Merhaba sevgili okuyucu.
Şimdi sizi küçük bir hayal yolculuğuna çıkartmak ve fantastik bir kurgu yapmak istiyorum. Öncelikle Korona virüsü ve insanlık üzerindeki etkisini değerlendirdiğimizde, ölümcül olduğunu, temas yoluyla bulaşıp yaygınlaştığını çok iyi öğrendik. Bağışıklık sistemimizi tahrip edip, bizleri zayıf düşürüyor. Şiddetli bir grip misali, özellikle 65 yaş üstü yetişkinlerde üzücü sonuçlar doğuruyor.
Dünya Sağlık Örgütü, pandemi ilan ederek salgının küresel bir tehlike olduğunu açıkladığı andan itibaren, dünyanın öbür ucundaki kardeşim ile ben ayrı ayrı evde tecrit olmuş durumdayız. Korona virüsü, insanın insana olan temasını adeta yok etti.
Hal böyle iken, hummalı bir AŞI çalışması ilk dikkat çeken şey. Ama benim fantezim biraz farklı olacak. İnsanlık, tek tek bireylerden başlayan ve uslarda yeşeren yeni bir sevgi anlayışı yaratacak. Bu sevgi anlayışı, daha önce sahip olduğumuz tüm önyargıları yıkacak. Kötü düşüncelerden, kötülükten arınan birey; evrensel değerler ışığında önce zihninde, beyninde tam bir arınma yaşayacak. İçi sevgiyle dolacak, taşacak. Diğer insanlara, başkalarına karşı sorumluluk duyacak. Yaşam pınarının sadece insan üzerinden yeşermediğini, doğanın ve hayvanların bizi biz yapan en önemli değer olduğunu duyumsayacak. İşte o vakit… İşte tam da o vakit, tanrısal bir mucize gerçekleşip, us dünyamızdan beslenen ve temel kaynağı sevgi olan yeni bir panzehir gelişecek ve adı sevgi virüsü olacak.
Sevgi virüsü de en az korona virüsü gibi bulaşıcı ve yayılmacı olacak. Tamamen sevgi ve saygı ile arınmış tüm bireylerde; yaş, din, dil, cinsiyet, tercih, ideoloji, renk ayırmaksızın temas yoluyla bulaşıp yaygınlaşacak. Tam arınma sağlamış bir insanın sevgi virüsü üretmesi ile ruhumuz ve bedenimizde bir araya gelen korona virüsü ve sevgi virüsü çatışacak. Sevgi virüsü, tartışmasız ruh ve bedenimiz üzerinde başat olacak ve ölümcül korona virüsünü sevgi taruduman edecek.
O vakit, Dünya Sevgi Örgütü kurulacak. Dünya Sevgi Örgütü, her yerde örgütlenip, bu yeni panzehirin yani sevgi virüsünün yayılması için yeni politikalar belirleyecek.
SEVGİ’yi nasıl yayarız? Sevgiyi nasıl bulaştırırız? diye bilim adamları, sosyologlar, psikologlar strateji üretecek. Sevgiyle donanmış bir birey, sevgisiz kalmış ve korona ile mücadele eden bir başka bireye sarıldığında, panzehir tüm kötülükleri bertaraf edecek. Dünya, sağlığına kavuşacak. Ama ne sağlık; herkesin herkese sarıldığı, dokunduğu, sevdiği ve sevildiği bir yenidünya düzenine gireceğiz.
Ah be kardeşim, hayaller gerçek olsa.
Neden bir kabus, bizi, geleceği kurmak ve inşa etmek yolunda ölümcül duygulara hapsetti? Hayır, gelin sevgiyi bulaştırarak yeni bir virüs yayalım. Sevgi ile sarılalım. Hissedelim. Aklımızdan, sevgiden başka hiçbir şey geçmesin. Fabrikalar sevgi üretsin. Dünyanın dört bir yanında sevgi hastaneleri 10 bin yataklı olsun. Solunum cihazlarından birbirimize insan nefesi üfleyelim. Ah ki ne ah… Keşke hayallerimizle yeniden inşa edebilsek dünyayı. Dünyayı keşke yeniden sevgiyle kucaklayabilsek.
Ne dersiniz, olmaz mı?
Olsun, belki yazdığım hikaye bilimsel değil. Ama bir an için yazdığım hikayenin doğru olduğunu düşünsek hiçbir şey kaybetmeyiz. Biz şimdiden ön yargı, hırs ve ihtiraslarımızdan sıyrılıp, kavgalarımız ve küskünlerimizle barışsak ve kendiliğinden yüceltsek sevgiyi, belki bu hayalim bir gün gerçek olur.
Sekiz milyar civarındaki insanın dünya genelinde el ele tutuşup halaylar çektiği, sarıldığı ve koklaştığı bir yenidünya olsa kim zararlı çıkar?
Evet, televizyon, internet ve sosyal medya üzerinden her gün gelen olumsuz haberler ile son derece boğulmuş iken, ben, sizleri başka bir hayale çekip, biraz moral vermeye çalışıyorum. Belki bu yazıyı okuyanlar beni anlar ve okuyan herkeste hesapsız bir sevgi virüsü can bulur.
Biz, kendi aşımızı buluruz; o da sevgi olur.
Sevgiler.