Korumasını Bilseydik…

Pazar günü, üç devrim yasasının TBMM’nde kabul edilerek yürürlüğe girişinin 95. yılını kutladık. Ne idi bu üç devrim yasası? “Öğrenim birliği yasasının” kabulü ile , “halifeliğin” ve “Şer’iye ve Evkaf vekâletlerinin” kaldırılışına ilişkin idi. Daha Cumhuriyet beş ayını bile doldurmamış iken, bu üç devrim yasasının, Atatürk ve dava arkadaşları tarafından meclise hangi amaçla getirildiğini ve […]

Pazar günü, üç devrim yasasının TBMM’nde kabul edilerek yürürlüğe girişinin 95. yılını kutladık.

Ne idi bu üç devrim yasası?

“Öğrenim birliği yasasının” kabulü ile , “halifeliğin” ve “Şer’iye ve Evkaf vekâletlerinin” kaldırılışına ilişkin idi.

Daha Cumhuriyet beş ayını bile doldurmamış iken, bu üç devrim yasasının, Atatürk ve dava arkadaşları tarafından meclise hangi amaçla getirildiğini ve yürürlüğe girmesi ile ülkemizde nelerin gerçekleşmesinin yolunun açılmak istendiğini, aradan geçen yaklaşık bir asra yakın süreden sonra iyice düşünmek, değerlendirmek ve varılacak olan sonuca göre de bu üç devrim yasasının sulandırılmadan yaşamını sürdürebilmesi için neler yaptığımızı, neler yapmadığımızı sorgulamak suretiyle kendimize bir not vermemiz gerekir.

Bu üç devrim yasası, ülkemizin çağdaş bir anlayış ile yönetilmesini sağlayacak genç beyinlere sahip olunabilmesi, teknolojinin ileriye yönelik tüm gelişmelerini dikkatle takip etmek suretiyle dünyanın en uygar devletleri arasında yer alabilmemizin sağlanabilmesi, beyinlerin çağdaş bir anlayış ile şekillenmesi ve böylece örümcek kafalar yerine çağdaş bir anlayışla şekillenmiş beyinlerin yetişmesi suretiyle, ülke geleceğinin daima aydınlığa yönelik bir şekilde gelişmesi, çağdaşlığın izlenmesi, dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer almamızın sağlanabilmesi için kabul edilmiş ve yaşama geçirilmiş idi.

Öğrenim birliği yasası ile eğitimin ilim, bilim ve teknoloji kaynaklı bir anlayış içerisinde sürdürülmesi ve böylece hurafeler yerine bilimin, gerçeklerin yaşama geçirilmesi suretiyle, beyinlerin bu şekilde çağdaş bir eğitim anlayışı doğrultusunda şekillenmesinin sağlanması amaçlanmıştır.

Öğrenim birliği yasası ile ülkemizin tüm zenginliklerinin kendi imkânlarımız ile yaşama geçirilmesi ve bunun sonucu olarakta başkalarına muhtaç olmadan kendi kendimize yeter bir duruma gelmemizin sağlanması amaçlanmıştı.

Bu bağlamda ilk adımları atılan köy enstitüleri, kısa sürede semeresini vermiş, ülke ekonomisine ve kalkınmasına büyük katkılar sağlamaya başlamıştı.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve dava arkadaşlarının bu ileri görüşleri aradan geçen 95yıllık süreç içerisinde sulandırılmadan her şeyi ile tam olarak yaşama geçirilse idi Türkiye bugün nerelerde olurdu acaba?

Bu soruyu sormak ve yanıtını tarafsız bir bakış ile almak gerekir.

Eğer öğrenim birliği yasasının ödünsüz olarak uygulamaya koyma başarısını gösterebilsek, şu veya bu nedenle sulandırma veya uygulamama yoluna gitmese idik, emin olun ki bugün ülkemiz tüm dünya devletleri tarafından parmakla gösterilecek, imrenilecek, örnek alınacak bir konumda bulunur idi.

Düşünebiliyor musunuz ki; cehaletin tamamen kalkmış olduğu, eğitimin çağdaş bir anlayış içerisinde yapıldığı, devrimlerin birbiri peşi sıra uygulamaya konulduğu, laikliğin tartışma konusu yapılamadığı, dış güçlerin etkisi altında kalmadan başta tarım, hayvancılık ve sanayi olmak üzere ekonomide her alanda ve her konuda kendi kendimize yeter bir duruma geldikten sonra fazlasını da ihraç eder bir konuma girmek suretiyle ekonomide de bağımsız bir ülke olarak ayakta alkışlanırdık.

Eğer Atatürk ilke ve devrimlerine yeterince sahip çıksak, onları korumasını bilsek, bugün içinde bulunduğumuz durumdan kat be kat üstün ve iyi bir durumda olma imkânına sahip olurduk. Ama ne yazık ki aradan geçen 95 yıl içerisinde biz ileriye gideceğimize, zaman zaman geriye gitme yolunda arayışlar içerisine girmek suretiyle bugünkü duruma geldik.

Aralarında öğrenim birliği yasasının da bulunduğu bu üç devrim yasasının kabulünün 95. yılında bu gerçekleri bir kez daha hatırlamak ve hatırlatmak suretiyle, zararın neresinden dönülürse kârdır özdeyişi misali, hiç olmazsa bundan sonra Atatürk ilke ve devrimlerine sımsıkı sarılmak, sahip çıkmak suretiyle kaybettiğimiz yılların acısını çıkartmak, o kayıpları telafi etme yolunda hızlı adımlar atarak onun gösterdiği yolda ilerleyebilmek için kendimize düşeni yapmalıyız.

İşte o zaman biz gelecek kuşaklara, görevi tam olarak yerine getirmiş olmanın huzuru içerisinde hesap verebiliriz…

nabiinal@hotmail.com

Exit mobile version