Dün, devrim şehidi Kubilay’ın katledilişinin 94. yılını andık.
Bundan 94 yıl önce devrim şehidi Kubilay, bekçi Hasan ve Şevki hunharca katledilmiş ama ülkemiz
gericilerden kurtulmuş idi.
94 yıl önceki bu gerici davranış sonrası yapılanlar değerlendirildiğinde, açıkça görülüyor ki, aydınlık
günlerin ve çağdaşlaşmanın önünü açılmıştır.
Kubilay’ın katledilişi sonrası laiklik daha çok korunmuş ve kollanmıştır.
Laiklik ve çağdaşlık, kıymetinin bilinmesi gereken birer sembol olarak günümüze kadar gelmiş ve
korunmuştur.
Kubilay’ın katledilmesi sonrası, laik ve bilimsel eğitimle yeni Kubilay’ların yetişeceği anlaşılmış ve
bunun önü açılmıştır.
Çağdaş eğitim bunun için önemli ve değerlidir.
Eğer çağdaş bir eğitimin yolu açılmamış olsaydı, bugünlere gelemez, bugünleri göremezdik.
Onun için çağdaş ve laik eğitimin değerini bilmeli ve üzerine titremeliyiz.
Eğer Atatürk’ü iyi anlar ve onun çizdiği yolda yürürsek, yetişecek Kubilay’lar sayesinde aydınlık
günler bizim olacaktır.
Ama bir gerçeği de görmek gerekir.
Cumhuriyet bugün kaç yaşında olursa olsun, hala var olan tehlikeyi görmek ve önlemlerini de
almak gerekir.
O günden bugünlere gelindi.
Kubilay’lar sayesinde tehlike önlenebildi ve cumhuriyet korundu.
Tehlike devam ederken, önlemesi için de tedbirler alındı ve bu suretle önümüzü görecek imkanlara
sahip olabildik.
Tehlikeden ve hatadan ders çıkardık. Böylece önümüzü gördük.
Böylece aydınlık günlerin gelmesini sağladık.
Böylece tehlikenin farkına vararak, önlenmesi için gerekenleri yaptık ve yapmaya devam ettik.
Bu nedenle eğitime önem verdik ve onu iyileştirme yolunda adımlar atmayı ilke edindik.
Bunların farkında olmayanlara bıkmadan, usanmadan çağdaş ve laik eğitimin önemini anlatmaya
çalıştık.
Okullarda yılbaşı hazırlıklarının yapılması için çalışmalar devam ederken Milli Eğitim Bakanlığı’nın
bir yazısı okuyanları şaşkına çevirdi ve bizi geçmişin karanlık günlerine döndürdü.
Bu yazıyla görüldü ki, yılbaşı kutlamalarının yapılması önlenmeye çalışılıyor.
Bir yandan aydınlığa doğru gitmek isterken, öte yandan geriye doğru gitmek isteyenlerin ayak
sesleri duyuluyor.
Bir başka örnek isterseniz işte size bir diğer örnek.
Gazetelerden öğrendiğimize göre Özlem Gürses’e yapılanlar!
Gürses’e hem ev hapsi, hem de yurtdışı yasağı.
Bu nedenle programını evden yapacak Gürses.
İşte böyle bir ortamda gidip geliyoruz.
Eğer Kubilay’lar olmasa,
Eğer tehlikenin farkına varılmazsa,
Eğer çağdaş ve laik eğitim olmazsa,
Eğer bu yolda doğru adımlar atılmazsa, 94 yıl önce vatan uğruna canını veren Kubilay’ın kanı yerde
kalacak ve tehlike giderek büyüyecek.
Bu nedenle tehlikeye görerek önlemeye çalışmalı ve aydınlık günleri hep birlikte karşılamalıyız.
Aksi halde aydınlık yerine karanlığa doğru atılan adımların ayak sesleri daha fazla duyulmaya ve
tehlike daha fazla büyümeye başlayacaktır.
Nur içinde yat Kubilay…