Teknolojinin bu denli geliştiği, iletişim ağının öylesine yaygın olduğu bir dönemde gördüklerimize inanamıyor, duyduklarımız ise bizi şaşkına çeviriyor.
Böylesi bir devirde hiçbir şeyin gizlenmesi, hiç bir şeyin gözlerden uzak tutulması ve hiç bir şeyin kamuoyunun bilgileri dışında bulundurulması mümkün değildir.
Bu nedenle gizlenmeye çalışılan olaylar bir yolunu buluyor ve kamuoyu bundan haberdar oluyor.
Böylesi bir dönemde kimin elinin kimin cebinde olduğunu da saklamak mümkün olamıyor.
Hak ve hukuk elbette ki herkesin gerçekleşmesini istediği bir kavram. Ancak paranın ön plana çıktığı bir dönemde hak ve hukukun ötelendiğini görüyor ve bundan da üzüntü duyuyoruz.
Tüm dünyada kul hak yemenin affedilemez olduğu kuralının geçerli olduğunu sanıyoruz.
Ülkemizde de bu kural doğrultusunda kul hakkı yemenin affedilemez bir suç olarak tanımlandığını görüyor ve biliyoruz.
Kul hakkı yiyenlerinde hiçbir şekilde af edilemeyeceği bu kuralın gereği olarak gözler önünde bulunuyor.
Ama gözünü para hırsı bürüyenler için bu kural göz ardı ediliyor ve bunun sonucu olarakta kul hakkı yiyenler ortaya çıkıyor.
Şöyle bir etrafımıza baktığımızda, kimin kul hakkı yediğini, kiminin ise dürüst bir yaşam sürdüğünü anlamak mümkün olabiliyor.
Gözünü para hırsı bürüyenler için hak , hukuk ve adalet gibi kavramlar ötelenmek suretiyle ,yerine sadece menfaat kelimesi ve bu kelimenin kapsadığı alanlar geliyor.
Cebini doldurabilmek için mümkün olan her şeyi mubah gören ve bu doğrultuda hareket etmek suretiyle gününü gün etmeye çalışanlar, ileriki zaman dilimi içinde hesap verme günü geldiğinde, bunun yaratacağı sonuçları düşünmeden hareket ediyorlar.
Bunun sonucu olarakta bazıları için, kimin eli kimin cebinde deyimini kullanmak gerekiyor.
Evet.
Kimin eli kimin cebinde belli değil.
Menfaat için, cebini doldurabilmek için gözünü bürüyen para hırsının gereğini yerine getirebilmek için, mümkün olan her türlü işlere girişiliyor, kanun dışı her yol mubah sayılıyor, kul hakkı yemenin en büyük günah olduğu ilkesi göz ardı ediliyor ve bunun sonucu olarakta şahlanan bir ata binilmiş gibi hareket ediliyor.
İşte böylesi bir ortam içinde hareket edenler, belki gözlerini bürüyen para hırsını tatmin edebiliyorlar.
Belki; içine kapıldıkları hırs ve ihtirasının gereğini yapmak suretiyle günlerini gün edebiliyorlar.
Belki yarını düşünmeden, verecekleri hesabın ağırlığını göz ardı etmek suretiyle şaşaalı bir yaşam yoluna gidebiliyorlar.
Ama bir şeyi unutuyorlar, helal para her zaman sahibine hayır getirir, yarar getirir.
Haram paraya tevessül edenler ise, hem kendilerine hem de yakınlarına hayır değil zarar verirler ve eninde sonunda bunun cezasını fazlasıyla çekeceklerini hatırlarına getirmezler.
Bu nedenledir ki; kul hakkı yemeden, dürüst bir yaşam tarzı içinde çalışmak, kazanmak ve böylece hem kendine, hemde yakınlarına zor hayat yaşatmamak için gereken özen gösterilmelidir.
Bunun içinde insanları n atacakları her adımda, yapacakları her harekette, izleyecekleri her yolda, kul hakkı yememeye özen göstermeleri gerekliliğini anımsatmakta yarar görüyoruz.
Eğer kul hakkı yemeden bir yaşam sürdürme yoluna gidilirse, bundan hem kendileri, hem yakınları, hemde bulundukları ülke büyük yararlar görecektir.
Bunun böylece bilinmesinde ve buna göre de bir yol çizilmesinde sayılamayacak kadar yararların olduğunu unutmamak gerektiğini anımsatmak için
kul hakkı yemenin sakıncalarını ve oluşabilecek zararlarını hatırlatmayı yararlı görüyor ve hatırlatıyoruz…
nabiinal@hotmail.com