Sanat, insanlar arasında bir iletişim öğesidir.
Sanat, insanoğluna sevmeyi, acımayı, güzellikler karşısında coşkulanmayı öğretir.
Sanatın temel işlevlerinden biri insanların yaşamını daha dolu, daha gerçek yapmaktır. Sanat, yaşamımızı, yaşantımızı zenginleştirir. Okuduğumuz bir kitap, dinlediğimiz bir müzik parçası, izlediğimiz bir oyun bizi bencillikten, bireysellikten kurtarır, başkaları ile bütünleştirir.
Kültür ve Sanatın, bir ülkede demokrasi kültürünün gelişip serpilmesine çok ciddi katkıları olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu yüzden, salt eğlenceyi hedeflemeyen, halkın kültürel düzeyini geliştirmekle kendini görevli sayan sanatsal etkinliklerin sayısının artması çok önemli.
Kentler sadece bir coğrafya parçası değil, bir kültür parçasıdır da. Kentler daha gelişmiş bir yaşamı gösterir. Bunun göstergesi de sanatsal, kültürel etkinliklerdir. Kültürel mekânlardır.
Antakya eski bir Roma kenti. Eski Roma’da; okulu, kitaplığı, dinleti salonu, kent kurulu (senato), alışveriş yerleri, tapınak, çeşme, hamam, stadyum, gölgelikli oturma, gezinme, söyleşi alanları, çift sütunlu yolları, tiyatrosu, agorası, olmayan yere kent denmiyordu. Niçin? İnsanlar daha da insanlaşsınlar diye.
Doğal güzellikler bir yana, insan elinden çıkmış güzellikler içinde elbette daha insan olur insan. Daha kültürlü, daha yaratıcı, daha hoşgörülü olur. Bunun için sanat çok önemlidir.
Yalnızca yiyip içmekle, sevişip uyumakla insan olunmuyor. Bir yerde yaşayanların ne denli insan olabileceklerini anlayabilmek için o yerin insana neler verdiğine bakmak lazım.
Geçtiğimiz günlerde Hatay Milletvekilimiz, Eski Kültür Bakanı Yardımcısı Sayın Hüseyin Yayman beni heyecanlandıran iki müjdeli haber verdi:
Birincisi, Payas Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi’ne bir kütüphane yapılacağı haberi. 20.000 adet kitap da temin edilmiş.
Montaigne diyor ki, bilen insanla tartışabilirsin, düşünce üretebilirsin, zorlu uğraşlara girebilirsin… Bilgisizlik, cahilliğin kara örtüsü ancak kitapla aralanacaktır; ama raflarda duran, imgesi kurumadan sahaflara düşen kitaplarla değil… Aklımızı, birilerimizi değerlendirebileceğimiz, ona yön verebileceğimiz bu pusulayı daha ne kadar görmezden geleceğiz? Kitaplarla alış verişe girdiğimiz gün başka dünyaların kapıları aralanacaktır.
Bu bakımdan ülkemizin neresine olursa kütüphane haberleri beni mutlu ediyor.
Defne ilçemizin Harbiye Mahallesinde bilindiği gibi Defne Gençli Kültür Merkezi diye çok güzel bir mekanımız vardır. Süleyman Küçükrecep arkadaşımızın kontrolünde yıl boyunca güzel çocuklarımıza ev sahipliği yapar. Arada bir, etkinliklerimizi de yaparız bu sıcak mekanda. En son, büyük değerimiz Cemil Meriç’i anmıştık.
Mekânın girişinde kocaman bir salon vardır. Son ziyaretimde gördüm ki, her yaşa uygun yerli ve yabancı yazarlardan tam 2500 adet kitap alınmış ve bu yapıtlar okurunu bekliyor. Ben bu özgün kitaplığın oluşmasında emeği geçen Meclis Üyesi Sayın Necati Summakoğlu ile Belediye Başkanımız Sayın İbrahim Güzel’e şükranlarımı sunuyorum. Defne gibi tarihi bir ilçemizde maalesef kitaplığımız yok. Herkese öneriyorum, bu güzel mekânı ziyaret edin, o güzel kitaplara dokunun ve sevgili Süleyman’ın tatlı sohbetine katılın.
Yine deneme ustası Montaigne’in sözüdür: “İnsan hayatı denen bu yolculukta benim bulduğum en iyi nevale kitaplardır ve ondan yoksun anlayışta insanlara çok acırım.”
Sayın Vekilimizin beni heyecanlandıran ikinci projesi, Edebiyat Müzesi projesidir.
Hatay gibi, Cemil Meriçleri, Davud El Antakileri, Ayla Kutlu, Burhan Günel, Ali Yüce…. gibi yüzlerce ustayı yetiştirmiş bir kente böyle bir müze çok yakışır, böyle bir müze kente çok şey katar.
‘Yedi Güzel Adam Müzesi’ni görmek amacıyla ta Kahramanmaraş’a kadar gitmiştim.
(Devam edecek)