Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Sinan Seyfittinoğlu

Künefe Heykeli Konusunda Emin miyiz?

İyi günler sevgili okuyucu.

Köprübaşı Künefeciler Meydanı’nda yerleştirilen ve şu sıralar tamire götürülen heykel, sessiz Antakya’mızın, yorumsuz Antakya’mızın bir komedi penceresi. Bir kere, emekçisinin eline sağlık diyelim ama… Heykel, gördüğüm en kötü heykel çalışmalarından biri. Meydana hiç yakışmıyor. Bu heykelin meydanda düşünülmesi, belki fikir olarak çok iyi, ama uygulama tam bir facia.

İlk yerleştirildiğinde kimselerden ses seda çıkmadı. Ama önünden geçip şöyle bir bakanların hepsinde acı bir gülümseme hakim. Doğru, Künefe, Antakya’mızın sembollerinden biri. Bu değerimizi taçlandırmak, heykelleştirmek mantıklı gelebilir. Ancak bu kentte, şehir meydanına yerleştireceğiniz objeler konusunda iki kere düşünmenizde fayda var. İyi niyet olabilir, fakat iyi niyetinize rağmen çok iyi bir fikri berbat edebilirsiniz.

Konulduğu ilk günlerde tepsisi çalındı; ‘bir serseri yapmıştır’ dedik. Şimdi de heykelin kolları kırıldı. ‘Yine serseri işidir’ diyebiliriz. Lakin bu heykelin orada birilerini rahatsız ettiği gerçeğini değiştiremeyiz.

Ben, Güzel Sanatlar eleştirmeni değilim. Ama Üniversitedeki hocalarımın affına sığınarak, bir iki görüşümü dile getirmek istiyorum. Kentin sembol bir değerini heykelleştiriyorsunuz ve bu heykel, meydanın en can alıcı yerine konacak. Garip bir künefe ustasını, elinde çevrilmeye hazır künefe tepsisi ile betimliyorsunuz. Adam kocaman, tepsi küçücük. Tepsi ne tepsisi, anlaşılmıyor. Allah aşkına, künefe mi bu? Neyse, emekçisinin eline sağlık diyelim ve olaya başka pencereden bakalım.

Bu heykel fikri, tahminimce Eskişehir’de uygulanan heykel çalışmalarından esinlenildi. Son yıllarda Eskişehir ilimiz, kent meydanlarında yerleştirilen heykelcikler ile sık sık gündeme geldi. Bu heykeller, verdikleri mesajlar itibariyle yaygın basın ve sanat eleştirmenlerinin konusu olup, gündem oldular. Ama söz konusu heykellerdeki kalite tartışılmadı. Bizde ise bir vurdumduymazlıktır ki sormayın. Mantık şu ya; “düşünmüşler, koymuşlar, kalsın, kimseye zararı yok”. Zararı olmaz olur mu? Bence var. Komik duruma düşüyoruz. Bu hesaplanmıyor.

Ama Antakya’mız heykeller konusunda çok başarısız sınavlar veriyor. Bugüne kadar kent meydanlarına yerleştirilen heykel çalışmalarının hiçbiri muvaffak olamadı. Beğenilmedi. Neden acaba? Bence bunun nedeni, heykel çalışmalarının estetik bütünlüğünü ve önemini değerlendirebilecek bir ön elekten geçmemesi.

İlgili belediye başkanı, ‘heykel yapalım, meydana koyalım’ diyor. Oh, bütün meclis üyeleri aynı koro misali onaylıyor. Heykel fikri sanatçıya iletiliyor, ondan sonra hem belediye başkanı hem de meclis üyeleri, söz konusu heykel uygulamasını meydanda yerleştirilmiş açılışı sırasında görüyor. Bir ön değerlendirme yok. Ne acı, oysa bizde bu değerlendirmeyi yapabilecek hem Üniversite hocaları var hem de danışman tutacak irade. Biz, fikri beğeniyoruz, heykeli değil. ‘Fikir güzel ise gerisi hikaye’ diyoruz.

Meydana yerleştirilen Künefe heykeli; bence künefimizi tanıtma ve bu sembolümüzü yüceltme işlevi görmüyor. Garip bir adamın tuttuğu garip bir tepsi ile hiç bilmeyenler için adeta bilmece unsuru konumunda.

Bence bu künefe heykeli fikrinde çok ısrarcı olmayalım. Ya da hatadan dönelim. Bu şekilde devam ederse, ne olduğunu anlamayan gençler ya da hadi sersiler diyelim, ha babam heykele zarar verecek. İşin kötüsü, meydanın dört bir yanını çevreleyen künefeci dükkanlarının sahip ve çalışanları da bu heykele sahip çıkıp korumayacaklar. Çünkü bu heykel bir aidiyet hissi yaratmıyor.
Heykel konusunda bence bir kez daha düşünüp karar verilmeli.
İyi çalışmalar.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER