Künefe’de Durduk mu?

Peki, Listemiz Uzun mu? Merak edilen, Hatay’ın listesinde daha neler olduğu! Hatay’ın, kendi listesi için ne yaptığı! Ne kadarını başardığı! İzmir’in Boyoz’unu Yunanistan’ın ardından Amerika’ya taşıyan girişimciler noktasında sıklıkla sorulan bu soru, koşuda ne kadar geride ya da ileride olduğumuzu da sorguluyor. “Coğrafyamızın sağladığı pek çok imkandan, kültürümüzün aktardığı pek çok zenginlikten faydalanıyoruz. Bu zenginliklerin […]

Peki, Listemiz Uzun mu?

Merak edilen, Hatay’ın listesinde daha neler olduğu! Hatay’ın, kendi listesi için ne yaptığı! Ne kadarını başardığı! İzmir’in Boyoz’unu Yunanistan’ın ardından Amerika’ya taşıyan girişimciler noktasında sıklıkla sorulan bu soru, koşuda ne kadar geride ya da ileride olduğumuzu da sorguluyor.

“Coğrafyamızın sağladığı pek çok imkandan, kültürümüzün aktardığı pek çok zenginlikten faydalanıyoruz. Bu zenginliklerin en önemlilerinden birini ise yöresel ürünlerimiz oluşturuyor. Her yörenin kendine has iklim, topografya ve toprak özellikleriyle şekillenen yöresel ürünlerimiz, geçmişimizi ve kültürümüzü, yani bizleri yansıtan birer ayna gibidir. Bu aynalara bakanlar, orada insanımızın inceliğini, güzelliğini, erdemlerini, ahlakını göreceklerdir. Dolayısıyla bu ürünlerimize sahip çıktığımızda sadece ekonomik veya kırsal kalkınmaya yönelik bir gayret göstermiş olmuyoruz. Aynı zamanda insanımızı, vatanımızı ve bize ait olan, bizi biz yapan değerlerimizi de korumuş oluyoruz.”
Bu sözler, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’ye ait. Bu sözlere bakıp da, Hatay coğrafyasının zenginliğine ait fotoğrafların sayfasına soru ekleyenlerin buluştuğu ve sorguladığı nokta çok fazla değişmiyor. Zira Bakan Özlü’nün verdiği bilgiye göre, Türkiye’de coğrafi işaret tescili bulunan ürün sayısı 204. Ancak bu potansiyele sahip ürün sayısının ulaştığı rakam, 2 bin 500’ün çok üzerinde.
-KÜNEFE!-
Kent insanı noktasında bir sorgulaması yapılsaydı eğer, Künefe dışında daha kaç tescilli ürünümüzün olduğuna dair kaç doğru cevap alırdık sahi? Hiç mi? Peki, biliyor muyuz? Künefe dışında ‘tescilli’ sahipliğimizin kaydında ne var, var olan yeterli mi, sorguluyor muyuz?
Ama tüm bunların ötesinde, durup sorgulanması gereken asıl şey, her ‘resmi’ tanıtım başlığında en ön sıradan yürüttüğümüz ‘Künefe’ adına ne yapıp ne yapmadığımız! Soru mu? Net! Künefe, Hatay’ın ekonomisinde, ama içteki tüketiminin ötesinde ne derece bir ‘ticari’ değer?
Tam da bu konuda Bakan Özlü’nün tespiti bizler için:
“Bu noktada, coğrafi işaret tescilinin tek başına yeterli olmadığını da vurgulamak istiyorum. Mevcut tescillerimizden bazılarının sadece duvarları süslemekle kaldığını üzüntüyle görüyoruz. Coğrafi işaretlerin pazarlamasına yönelik çalışmalar yapmamızın, coğrafi işaretlerden beklediğimiz faydaların oluşması için elzem olduğunu da hatırlatmak istiyorum.”
-AB’DE VAR MIYIZ?-
O zaman ikinci bir soruyu bu ara yere sıkıştıralım mı? Avrupa Birliği (AB) genelinde 5 bin tescil edilmiş ürün yer alıyor. Türkiye’den ise sadece Aydın İnciri, Antep Baklavası ve Malatya Kayısı ‘AB’ anlamında tescilli durumda. Peki, Hatay’ın ‘tescil’ haritasında ‘Avrupa’ nerede duruyor? Bunun için ne yapılıyor?
-REKABET YOĞUN-
İzmir’in Boyozu, Kumru Ekmeği, Lokması, Şambali Tatlısı, Gümüldür ve Seferihisar’ın Mandalinaları, Bergama Tulum Peyniri, Kavacık Üzümü, Çeşme Kavunu, Muğla’nın Muğla Beyazı Mermeri, Köftesi, Saraylısı, Tarhanası, Çam Balı, Datça Nurlu Bademi, Milas Zeytinyağı, Uşak’ın Tarhanası, Manisa’nın Mesir Macunu, Taban Simit Ekmeği, Alaşehir Kapaması, Turgutlu’nun Dumanlı Papaz Eriği, Tuğla Ve Kiremiti, Akhisar Köftesi, Aydın’ın Memecik Zeytini, Dalama Tandırı, Madran Suyu, Çine Köftesi, Nazilli Basması… Rekabetin listesi oldukça uzun. Ancak merak edilen, Hatay’ın ‘bekleyen’ listesinde daha neler olduğu! Hatay’ın, kendi listesi için ne yaptığı! Ne kadarını başardığı!
Bu soru, İzmir’in Boyoz’unu Yunanistan’ın ardından Amerika’da New York’a kadar taşıyan girişimciler noktasında sıklıkla soruluyor ve sorulurken de, Bakan Özlü’nün, “Coğrafi işaretlerin pazarlamasına yönelik çalışmalar yapmamızın elzem olduğunu da hatırlatmak istiyorum” ifadesi hatırlatılıyor.
-DÜNÜN DEĞERİ-
Dünün değerini bugünün ticari bir kazancı haline getiren İzmirli İşadamı Musa Turan’ın, “İzmir’imizin meşhur boyozunu Amerika’dan sonra Selanik’e taşıdık ve burada ki insanlarla tanıştırdık. Boş konuşmadık. Atıp tutmadık. Dedikodu yapmadık. Başkaları ne yapıyor, demedik. Kimsenin işi ile ilgilenmedik. Hedefimize odaklandık, çok çalıştık, dürüst çalıştık, çok emek harcadık. ‘BOYOZ Yunanistan’da satılır mi’ dediler… ‘Yunanistan krizde, bir şey olmaz’ dediler… ‘Boşa zaman harcamayın’ dediler… Biz ne yaptık? Kimseye kulak asmadık. İnancımızı kaybetmedik. Hedefimiz belliydi. Sonuca ulaşmak için çok çalıştık” demesi, Hatay coğrafyası adına yapılabileceklerin ‘nadasında’ duranlar için oldukça önemli olmalı. Özellikle de, Sefarad Yahudilerinin İzmir’e armağan ettikleri mutfak mirasının bugün aldığı marka değeri ‘örnek’ gösterenlerin arttığı bir ekonomi tablosunda…
-NEREDEYİZ?-
O yüzden, bu sayfaya ekli lezzetlerin birbirinden keyifli fotoğraflarına bakanlar, ‘Peki, biz ne yaptık’ diyor. ‘Yaptıklarımızla hangi coğrafyalara ulaştık’ diye de ekliyor. Ulaştık mı? Yoksa hala Uzun Çarşı içinde miyiz?
-Tamer Yazar-

Exit mobile version