KURBAN FARZ MI, GELENEKSEL Mİ? – 2

Ayette geçen “Boğazlamak” ifadesi, “bir kimseyi öldürmek üzere kesmek” anlamında olduğu gibi, ayrıca “çok sevip bağlanmış olunan bir şeyden ayrılma fedakârlığını göstermek, beraberliğin mutluluğundan vazgeçmek, bağlılığını kurban etmek, Saffat-107’nci ayette geçtiği gibi canlı ise onu yapayalnız bırakmak ve bile bile çok sıkıntıya girmesine yol açmak, zora sokmak” anlamında da kullanılmaktadır. Bu olay, Hz. İbrahim’i “Allah […]

Ayette geçen “Boğazlamak” ifadesi, “bir kimseyi öldürmek üzere kesmek” anlamında olduğu gibi, ayrıca “çok sevip bağlanmış olunan bir şeyden ayrılma fedakârlığını göstermek, beraberliğin mutluluğundan vazgeçmek, bağlılığını kurban etmek, Saffat-107’nci ayette geçtiği gibi canlı ise onu yapayalnız bırakmak ve bile bile çok sıkıntıya girmesine yol açmak, zora sokmak” anlamında da kullanılmaktadır.

Bu olay, Hz. İbrahim’i “Allah için, sevdiklerinden vazgeçme” konusunda imtihan etme amacı yanında, eski toplumlarda uygulanan ve ergenliğe varan bir erkek çocuğu, bir tapınağın önünde kurban etme geleneğini kaldırmak amacı ile gerçekleştirilmiştir.

Yoksa bir insanın kurban edilmesinin istenmesi, Maide-32. ayette belirtilmiş olduğu gibi, Allah’ın “bir insanı öldürmek, bütün insanlığı öldürmek gibidir” sözüne terstir.

Saffat-108 ve 109. ayetlerde, Hz. İbrahim’e böylesi bir farklı uygulama yaptırılmasının, onun insanlara örnek olması için düzenlenmiş olduğuna değinilmiştir.

Saffat-108. Allah’a verdiği sözde durmasını ve çok sevdiği oğlundan ayrılmayı gerçekleştirmesiyle Biz, gelecek kuşaklar için İbrahim’i bir örnek kıldık. 109. Böylece de istedik ki, çağlar boyunca İbrahim’e selâm edilsin /olumlu dualar gönderilsin.

Hz. İbrahim, oğlu İsmail’i kurban ettiğini gördüğü rüyayı, Allah tarafından “farz” bir emir olarak algılamış ve bunu yerine getirmeye teşebbüs etmiştir. Daha sonra, oğlunun yerine sevdiği bir koçu, yeni inşa ettikleri ve din eğitimi başlattığı Kâbe’de ve din eğitiminden mezuniyet sonu kutlama sırasında kurban etmeyi ve bir bayram sevinci ve kutlama, Allah’a teşekkür etme törenleri şeklinde yerine getirmiştir.

Onun bu uygulaması ile de, ilk çocuğu kurban etme yerine hayvan kurban etme gelenekselleşmiştir. Daha sonra bu uygulama Mezopotamya, Anadolu, Mısır, Hint, Çin, İran ve İbrani dinlerinde, yılın belli aylarında dinî törenlerle hayvan şeklinde kurban sunma, bayram kutlamaları yapma geleneği şeklinde devam ettirilmiştir.

Böylece Âdem’in iki oğlu Hâbil ve Kâbil’le başlayan adak şeklindeki kurban ibadeti, dinî bir ibadet olarak, peygamberlik silsilesi içerisinde yüzyıllar boyunca ilerleye ilerleye Hz. İbrahim ve İsmail’e ulaşmış, onlarla hac eğitiminin bir parçası şekline dönüşmüş ve yine aynı peygamberler silsilesi yoluyla yüzyılları takip ede ede ve zaman içinde eğitimsiz, sadece bayram şeklinde gelip Hz. Muhammed’e kadar devam etmiştir.

Hz. Muhammed de Kâbe’deki bu geleneği, Hacı olma diye tanımlanan Kur’an eğitimini tamamlamış olmanın mezuniyet töreni kutlaması ve bu sırada kurban kesme şeklinde devam ettirmiştir. Hz. Muhammed, 23 yıl gibi uzun bir Kur’an eğitimi yapmış olduğu için, tek bir defa ve sadece mezuniyet töreni uygulamalarını “VEDA HACCI” ismi altında gerçekleştirmiştir.

Ancak peygamberimizin vefatından sonra Mekke’de Kur’an eğitimi uygulaması tekrar kaldırılmış ve sadece mezuniyet kutlamasının törensel şekilleri olan Kâbe’nin tavaf edilmesi, Safa ve Merve arasında Say yapılması, Arafat’ta Vakfe, Müzdelife’ye gitme, Mina’ya geçilip Şeytan taşlama şeklinden sonra kurban kesme ve traş olma veya saçtan bir miktar kesme ile sonlandırılmıştır.

Böylece de eski Sami toplumunda insan kurban etme, sadece bir gelenek ayini iken, İbrahim’in hayvan kurban etme uygulamasında, Allah’a tam bir teslimiyetin ifadesi ve oğlunu kurtarmış olmanın kutlaması olarak BAYRAM olmuştur. Çünkü O’na göre, Allah böyle istemiştir.

İşte bu eylemle Hz. İbrahim, içten imanın bir göstergesi olarak, hayvan kurban etme olarak yeni bir dinsel uygulamayı başlatmıştır.

Hz. İbrahim, bu bayram kutlama ve törenleri ile kurban kesme uygulamasını, Kâbe eğitim okulunda yaptığı 3-4 aylık “DİN EĞİTİMİ” ni bitirip HACI ÜNVANLI BELGEYİ alanların, diğer bir ifade ile “din eğitimi verebilir” aşamaya ulaşanların mezuniyetlerini kutlama törenleri ile birleştirmiştir.

Böylece de Mekke’ye gidiş, din eğitimi ile Hacı olma, Hacı eğitimindeki öğrencilerin ihtiyaçları ve şükür için Kurban kesme ve mezuniyet töreni birlikteliği şeklinde devam ettirilmiştir.

Ve önceleri “MEZUNİYET BAYRAMI” iken, zamanla dinde ayrışmalar oldukça din eğitimi yapılmaz olmuş, dolayısıyla da uygulama sadece törenlere kalmış ve “KURBAN BAYRAMI” ismi ile devam ettirilmiştir.

Dolayısıyla asırlardır olduğu gibi, halen de yapılan, Kur’an eğitimsiz, dolayısıyla da din eğitimi verebilecek Hacı yetiştirmesiz, sadece mezuniyet töreni ritüelleri olmaktadır.

Kuzey ve Orta Asya toplumlarının Tengri (Tek Allah) inancında, kötü Ruhların etkisiyle bozulan huzurun yeniden sağlanabilmesi, insanların başarılı, sağlıklı ve varlıklı bir yaşam sürmeleri, ailede hastalık olmaması, hayvanların ölmemesi, yiyeceğin eksilmemesi, yağmurun yağması, savaşlarda zafere ulaşılması veya barışın ve anlaşmaların onaylanması gibi dilekler kurban nedenleridir.

  1. Kurban için ileri sürülen 3. dayanak Kevser suresinde bulunan “nhar” kelimesidir. Hanefi Mezhebi Fıkıhçıları, Kevser suresini örnek göstererek, şartları taşıyan herkesin kurban kesmesini vacip kabul etmişlerdir. Şafii, Maliki ve diğer fıkıh mezhepleri ise kurban kesmeyi vacip değil sünnet olarak kabul etmişlerdir.

Kevser-1. Ya Muhammed! Biz Sana Kevser ile bolca nimet ve mutluluk dolu bir hayatı verdik, şanını yücelttik. 2. Şimdi Sen, tüm bu verdiklerimize karşılık Allah’a yönelik salli faaliyetine (Allah’a ve yaratılanlara yardımcı olma çabana) devam et ve kendini kurban edercesine Rabbine ada /her şeyinle O’na yönelip Sen de O’nun şanını yücelt. (1. İnna a’taynakel Kevser. 2. Fe salli lirabbike venhar).

“Nhar” kelimesi için 25 Mealin 18’inde Kurban kes, 7’sinde yoğun bir Çaba göster denmiştir. Demek ki ayetin anlamında tek bir doğru yok.

“Nhar” kelimesinin sağlamasını yapmak üzere hangi anlamda olduğuna bakalım:

Duha-9 ve 10 uncu ayetler ikilisinde “Nhar” kelimesinin olduğunu ve “9. Sakın Sen de yetime kötü davranma ve onu üzme, 10. Ve gerçekten ihtiyacı olanı da geri çevirme /olumlu olacak çabanı esirgeme-La tenhar” anlamında kullanılmış olduğunu görüyoruz.

“Nhar” kelimesi ayrıca “olumsuz nefslerini öldürmek, becerikli olmak, fedakârlıkta bulunmak, kendini kurban edercesine gayret içinde olmak, çırpınmak” anlamında da kullanılan bir kelimedir “Ragıp İsfahani. Müfredat, s. 1038’de – Eğer Kurban anlamında kullanılacaksa, bunun Hac Kurbanı olduğunu vurgulamıştır”.

Ayetlere göre Kurban, bir Hac uygulamasıdır. Böylece Kurban Bayramı, kurban kesme ve kavurma yapma ve ihtiyacı olandan çok, yakındakilere et dağıtım ayından çıkarılmalı ve başkasının:

“Acaba kesti mi, niye kesmedi, ne kesti acaba” sözlerinden ve mahalle baskısından kurtarılmalı ve GERÇEK MUHTAÇLARIN, BELİRLENEN İHTİYAÇLARININ GİDERİLMESİ VE ONLAR İÇİN BAYRAM’a çevrilmelidir. Yani bir YARDIM BAYRAMI olmalıdır.

Yapılacak yardım, özellikle okuma güçlüğünde olan öğrencilere veya başka muhtaç olanlara doğrudan veya bir Vakıf ve dernek aracılığı yapılmalıdır. İnşallah!!!!!

NOT- NÖVAK Vakfımızın kitaplarının gelirleri ile Eskişehir Tıp Öğrencilerine burs veriyoruz. Özel günlerinizde kitaplardan alır veya hediye ederseniz bize destek olur ve öğrenci sayımız inşallah artar: “DİN VE BEYİN”, “SON DAVET KUR’AN”, “KUR’AN KADINI KORUYOR”, “OKU! Konularına göre Kur’an ayetleri”, “KUR’AN’IN KULU KÖLESİ MEVLȂNA”, “TEVRAT VE İNCİL’DE ÖNCEKİ İSLAM”, “KUR’AN VE SON İSLAM”, “ALLAH İLE ANLAŞMAMIZ VAR”, “ALLAH’TAN ALACAKLI OL”, “ÖZDE DİNDAR, SÖZDE DİNDAR”, “ALLAH KİMİ SEVER, KİMİ SEVMEZ”, “HADİS VE SÜNNET GERÇEĞİ” ve “KUR’AN-İNCİL-TEVRAT ORTAK OLAN VE OLMAYANA MUHKEM KURALLAR”

 

Exit mobile version