Kurban kelimesi “k-r-b” kökünden türemiş bir kelimedir ve fiil olarak “manen yaklaşmak, yakın olmak”, isim olarak ise “kulu Allah’a yakınlaştıran araç, vasıta, vesile” edilen herhangi bir şey demektir.
Kurban kesme konusuna Kur’an ile açıklık getirilmiştir. Konuya Hac-28. ayet ile Hac için Mekke’ye gelmiş olanların Kurban Kesme işlemini muhkem /değişmez farz bir kural olarak yerine getirmeleri gerektiği belirtilmiştir.
Hac-28. “Gelsinler ve Hac’da iken hem kendileri için bir ta¬kım yararlara (duygusal, sosyal, kültürel ve ekonomik) muhatap olsunlar, hem de Allah’ın kendilerine rızk olarak verdiği hayvanlardan, belirlenmiş eğitim günlerinde, Allah’ın adını anarak ve Allah’ın rızası için kessinler ve bir kısmını hedy olarak bağışlasınlar, bir kısmını kendileri de yesin ve sıkıntı içindeki muhtaçlara /yoksullara da yedirsinler”.
Hac-37 nci ayet ile, cahiliye dönemi insanlarının, putlara ibad edip /kulluk edip Allah’a yaklaşmakta olduklarını düşünme gelenekleri iptal edilmiştir.
Yine, ete, kana ve bunların miktarı gibi şekilsel ibad etmelerden ziyade, takva içinde olmak, imanlı ve Salih /olumlu ameller gerçekleştirmenin de ön planda olması gerektiği, dolayısıyla da yapılan yardımın, amacına uygun fayda sağlayıp sağlamadığının önemsendiği vurgulanmaktadır.
Hac-37. Ve şunu iyice bilesiniz ki, size Allah’ın rızasını kazandıracak olan kurbanlarınızın eti ve kanlarının azlık ve çokluğu değil, sizin içtenlikle Allah’a olan bağlılığınız ve takva içinde /muhkem değişmez ana hükümlere uyamamaktan korku içinde oluşunuzdur.
Hac sırasında kurban kesme hükmü, Hac-28, 34, 36 ve Bakara-196 ncı ayetlere göre, Hz. İbrahim zamanında Allah’a teslim olmayı pekiştirmek ve Mekke ile çevre insanları muhtaç oldukları için gerekli kılınmıştır.
Hac-34. Bu kurallardan olan kurban kesmeyi, Kâbe’ye gelen bütün toplumlara, onlara rızk olarak verdiğimiz hayvanlardan keserken de Allah’ın ismini anmayı yerine getirmeleri için gerekli gördük. Böylece de tek ilahınız olan Allah’a tam teslim oluşunuzu pekiştirmek istedik. Ya Muhammed! İşte bu şekilde içtenlikle teslim olanlara olumluluklarla karşılaşacaklarının müjdesini ver.
Hac-36. Tekrar etmek gerekirse Biz, bu küçük veya büyük baş hayvanların kurban edilmesini Allah’a mutlak teslim oluşun bir sembolü olarak belirledik.
Bakara-196’ncı ayette, kurban kesme olayının sadece Hac için Mekke’de olanlar ile sınırlı olduğu ve herhangi bir nedenle gerçekleştirilemeyince, bunu diğer nüsuklardan olan Oruç ile telafi ettirilmekte olduğu anlaşılmaktadır. Yani Kur’an’da, Hacı olana bile, Mekke dışında ve memleketinde kurban kesmeye müsaade edilmemektedir.
Bakara-196…..Herhangi bir nedenle kurban kesemeyenler, Hac günlerinde üç gün, memleketine dönünce de yedi gün olmak üzere, toplam on gün oruç tutsun. Bu uygulama, ailesi Mescid-i Haram’ın /Kâbe’nin bulunduğu şehirde yaşamayanlar için geçerlidir.
Kurbanın sadece Hac sırasında kesilmesini Hz. Muhammed’e atfedilen şu sözü pekiştirmektedir;
“Resulullah’a: “Hangi hac daha efdaldir?” diye sorulmuştu. “Yüksek sesle telbiye getirilip, kurban kesilerek yapılan hac!” diye cevap verdi- Ebubekir-i Sıddık- Kütubu sitte-1171.
Dolayısıyla Hac dışında olan Kurban kesme uygulaması dinsel değil, tamamen geleneksel bir uygulama olmaktadır.
Bu görüşü ayrıca Fetih-25, Maide-2 ve Hac-29 ncu ayetler de desteklemektedir:
Fetih-25. Bildirilen muhkem /değişmez ana kuralları inkâr eden o küfre sapmış olanlar, sizin Mescid-i Haram’ı /Kâbe’yi ziyaret etmenizi ve Hac sırasında hazırladığınız kurbanları kesip gerekeni yapmanızı engellemektedirler.
Maide-2. Ey iman edenler! Hac sırasında Allah’ın helal kıldığı şeylere, savaşmanın haram /yasak edildiği Hac ayına, Hac sırasında Allah’a kurban edeceklerinize, kurbanların kimlere ait olduklarını belirleyen süslerine ve Rablerinin iyilik ve rızasını umarak Kâbe’ye gelenlere saldırarak ve engellemeye kalkarak saygısızlık etmeyin.
Hac-29. “Kurbanı kestikten sonra da temizlenmesi gereken yerlerini temizlesinler, daha yapmaları gerekenleri /diğer Hac kurallarını yerine getirsinler ve o eski güvenli evi /Kâbe’yi tavaf etsinler” diyerek insanlara bildirmesini istemiştik.
Hacı adaylarının Mekke’de kestikleri kurban, Hedy Kurbanı olarak isimlendirilmektedir.
Zamanla da bu kurban kendi içinde Şükür Kurbanı, Ceza /Kefaret Kurbanı, Adak Kurbanı, İhsar Kurbanı ve Nâfile (Tatavvu’) Kurbanı olmak üzere 5 çeşit olmuştur.
Beşer /insan olarak güvensiz ve korkak yapımız, her şeyi ve özellikle İnançla ilgili olanı hemen abartmaya ve aşırılaştırmaya /ifratlaştırarak uygulamaya yatkınız.
İşte bu özelliğimiz nedeniyle de Hac dışında da farzmış gibi atalarımızdan birileri de Kurban kesmeyi Hac dışına da taşımışlar ve bu uygulama da daha birçok Kur’an dışı uygulama gibi gelenekselleştirilmiştir.
Hâlbuki gördüğümüz gibi Bakara-196’ncı ayet ile Hacı olana bile, Mekke dışında Kurban kesmesine müsaade edilmemektedir.
Allah’ın önermediği bu uygulama, insanlık tarihindeki uygulamaların bir nevi devam ettirilmesine dayanmaktadır diye düşünüyorum.
Ve bunun temelinde yine insanın güvensizliği, güçsüzlüğü ve korku duygusu yatmaktadır.
Çünkü Hac dışındaki kurbanda, daima insanın şu düşünceleri etkili olmuş ve halen olmaktadır.
1. Hac farzı: Mekke’deki Hacı adayları için.
2. Hayranlık: İnsanlar çeşitli sebeplerle bazı şeylere (gök, ay, güneş, hayvan vs.) hayranlık duymuşlar, bu hislerini de o hayran oldukları varlıklara kurban sunarak dile getirmişlerdir.
3. Şükran: Yeryüzünde çok çeşitli nimetlere sahip olma şansına erişen insan, bunları kendisine ihsan ettiğini düşündüğü Tanrı ya da Tanrılara kurban sunmak suretiyle, şükrünü ifade etmiştir.
4. Gönül Alma: İlkel dinlerde insanlar, Tanrı /Tanrıların gazabını dindirmek ya da işlemiş oldukları suçların cezasından kurtulmak için kurban eyleminde bulunmuşlardır. Kurbanı bir tür gönül alma vasıtası olarak kullanmışlardır.
5. Pazarlık (Adak): İnsanlar bazı isteklerinin Tanrı /Tanrılar tarafından kabul edilmesini istemişler /dilemişlerdir. Dilekleri yerine gelince de Tanrı’ya bu lütfunun karşılığı olarak kurban sunmuşlardır.
6. Kefaret: İnsanlar yaptıkları fenalıklar ve işlemiş oldukları cürümlerin karşılığı olarak kurban eylemini gerçekleştirmişlerdir.
Kurban kesme uygulamasını kabul edenler tarafından Hac dışında kurban kesme adeti için 3 dayanak ileri sürülmektedir:
1. Rivayete göre, ilk doğan 2 kızdan güzeline kavuşmak amacıyla, Adem’in 2 erkek çocuğundan hayvancılıkla geçinen Hâbil bir koç, çiftçilik yapan Kâbil ise bir deste ekin adamıştı.
Hâbil ile Kâbil’in Allah’a adak hadisesi insanlık tarihindeki ilk “adak kurbanı” olmaktadır.
Maide-27’nci ayete göre Allah’ın her adak veya kurbanın değil, kişinin takva durumuna göre bazılarının kabul, bazılarının da ret edileceği vurgulanmaktadır.
Maide-27. “Ya Muhammed! Onlara Adem’in iki oğlunun (Habil ve Kâbil’in) gerçek olan olayını anlat. Şöyle ki; “Ademin iki oğlu, Allah’a birer kurban adamışlardı da birisininki (Habil’in) kabul edilmiş, diğerininki (Kâbil’in) kabul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen, diğer kardeşine; ‘Seni öldüreceğim’ demişti. Kurbanı kabul edilen de ‘Allah ancak takva içinde olanların kurbanını kabul eder.
Konuya inşallah haftaya deva edeceğim