Lütfen, Lütfen, Lütfen….

Günlerdir tüm dikkatler İstanbul Büyükşehir belediye başkanlığı seçimi üzerine odaklanmıştır. Daha ilk günden itibaren seçimi CHP adayı Ekrem İmamoğlu’nun kazanmış olduğu YSK’nın internet sitesinden yaptığı seçim sonuçlarını gösteren tutanaklardan anlaşılmakta idi. Her ne kadar seçim gecesi bir ara AKP adayının, 3 bin küsur farkla seçimi kazandığını açıklanmışsada, daha sonra bunun gerçek sonucu yansıtmadığı, seçimi İmamoğlu’nun […]

Günlerdir tüm dikkatler İstanbul Büyükşehir belediye başkanlığı seçimi üzerine odaklanmıştır.

Daha ilk günden itibaren seçimi CHP adayı Ekrem İmamoğlu’nun kazanmış olduğu YSK’nın internet sitesinden yaptığı seçim sonuçlarını gösteren tutanaklardan anlaşılmakta idi.

Her ne kadar seçim gecesi bir ara AKP adayının, 3 bin küsur farkla seçimi kazandığını açıklanmışsada, daha sonra bunun gerçek sonucu yansıtmadığı, seçimi İmamoğlu’nun kazandığı ıslak imzalı tutanaklardan anlaşıldı.

Ancak kaybetmeyi aklına ve hayaline getirmeyen Cumhur ittifakı, böyle bir sonuçla karşılaşınca, önce ne yapacağını şaşırdı, daha sonra da seçim sonuçlarının değiştirilebilmesi ya da seçimin iptalinin sağlanabilmesi yolunda itirazlar yapmaya başladı.

Bu yazının kaleme alındığı sıralarda İmamoğlu mazbatasını henüz almamıştı. Buna göre de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini kimin kazandığı resmen açıklanmamıştı. Böyle bir açıklama yapılmadığı içinde, ülkede siyasi tansiyonun yükseldiği, sinirlerin gerildiği, gergin bir havanın oluştuğu, karşılıklı söz düellolarının, karşılıklı atışmaların yapılmakta olduğu izlenmektedir.

İstanbul Büyükşehir belediye başkanlığı seçim sonucu, sadece ülke içinde değil ülke dışında da merakla izlenmektedir.

Gelinen son noktada durumun şu doğrultuda olduğu kanısındayız:

Mevcut sayımlara, tekrardan yapılan geçersiz oylarla ilgili sayımlara, bazı yerlerdeki tüm oyların yeniden sayılmasına ve ilçe, il, son olarakta YSK’nın kararlarına göre, seçimi Ekrem İmamoğlu’nun kazandığı anlaşılmaktadır.

Ancak tüm bu gelişmelere rağmen Cumhur ittifakına dâhil olan partiler ve bu partilerin yetkili kişileri, seçimi kaybetmeyi bir türlü kabullenememekte ve bunun sonucu olarakta yeni itiraz yolları aramaktadır.

Bunların başında da yasada mevcut olan olağanüstü itiraz yolu gelmektedir.

Elbette ki, her siyasi parti için bu hem doğaldır, hem de bir haktır.

Bu nedenle bu hakkın kullanılmasına kimsenin bir şey dememesi, itirazda bulunmaması gerekir.

Ancak bu hak kullanılırken, dayanaklarının da gerekçeli ve inandırıcı olması gerekir.

Medyaya yansıyan haberlerden öğrendiğimize göre, tam hukuksuzluk yolundaki itiraza dayanak olarakta seçmen listelerindeki kaydırmalar, belirsiz yerlere ve adreslere yapılan yazımlar, kamu görevlisi olmayanların kurullarda görevli olmaları gösterilmektedir.

İşte burada dur demek ve itirazı dikkatle irdelemek gerekir.

Bilindiği gibi yürürlükte olan seçmen kütüklerinin yazımı ile ilgili yasa doğrultusunda, seçimlerde nerede oy kullanılacağı belirlenmekte ve listeler askıya çıkartılmak suretiyle herkesin incelemesine açık tutulmaktadır.

Listeler askıya çıkartıldıktan sonra verilen süre içerisinde yapılan itirazlar, yine yasanın gösterdiği organlar tarafından incelenip karara bağlanmakta ve böylece seçmen listeleri kesinlik kazanmaktadır.

Belleğimiz bizi yanıltmıyorsa, 31 Mart seçimleri için oy kullanacakları belirleyen seçmen listeleri 31 Ocak tarihinde kesinleşmiştir.

31 Ocak tarihine kadar yapılmayan itirazların, ortaya konulmayan iddiaların, seçimlerden ve seçim sonuçlarının belli olmasından sonra kullanılmaya kalkışılması hem yasaya aykırıdır hem de siyasi açıdan doğru bir hareket değildir.

Bu nedenle, kesinleşmiş seçmen listeleri üzerinden bir itiraz yapılmasının ve bu listelerin sağlıklı olmadığının öne sürülmesinin mevcut yasalarımıza göre yerinde olmadığı kanısındayız.

Elbette ki bu doğrultuda son kararı YSK verecektir.

Ancak karar ne olursa olsun kamu vicdanının bunu kabul etmesi ve içine sindirmesi gerekir.

Bu nedenle lütfen ülkenin geleceği açısından, içinde bulunulan ekonomik krizin kısa sürede ve en az zararla atlatılabilmesi için, demokrasimizin sağlıklı bir şekilde yürümeye devam edebilmesi için, birlik ve beraberliğimizin bozulmaması için, huzurlu bir ortam içerisinde bir arada yaşamayı sürdürebilmemiz için, herkesin sağduyu ile düşünüp hareket etmesi, ihtiras, beklenti, hırs ve çeşitli hesapları biryana itmek suretiyle ülke, sadece ülke yararı anlayışı ile hareket etmesi gerekir.

Biz bir kez daha lütfen, lütfen, lütfen diyoruz…

nabiinal@hotmail.com

Exit mobile version