24 Haziran seçimleri öncesi ne demişlerdi? Bana oy verin, seçildiğim takdirde her şey çok güzel olacak, tüm sorunlar çözülecek….
24 Haziran seçimleri yapıldı. Cumhurbaşkanlığına Recep Tayyip Erdoğan seçildiği,AKP’nin de birinci parti olarak galip çıktığı YSK tarafından açıklandı.
Böylece yeni sistem ve bu sistem gereği tek adam yönetimi adım adım yaşama geçirilmeye başlandı. Artık söz , her karar, tek kişinin ağzından çıkacak EVET yada HAYIR kelimesine bağlı hale gelir oldu.
Bunu hatırlatmamızın ve özetle anlatmaya çalışmamızın nedeni, yaşanan ekonomik kriz nedeniyle alınan kararların tamamından, yürütmenin ve yürütmenin başındaki kişinin haberdar olmamasının mümkün olamayacağını belirtmek için.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın YEP çalışmaları doğrultusunda McKinsey adlı kuruluştan yardım alınacağı, yılın her çeyreğinde bu kuruluşun yaptığı denetlemeler sonucu bir rapor düzenleneceği, bu rapor doğrultusunda gerekli adımların atılabileceği yolundaki açıklaması ile ilgili sözleri hala kulaklarımızda çınlamaktadır. McKinsey adlı ABD menşeli bu kuruluşla yapılan anlaşma ve bu kuruluşun YEP programı doğrultusunda yapacağı denetlemeler, öneriler ve sonunda düzenleyeceği raporlar, ekonomideki krizden çıkışın kurtarıcısı olarak bazı medya organlarında gösterilmeye başlandı.
Ama ekonomiden anlayanlar, her şeyi ben bilirim anlayışı ile hareket etmeyerek ekonominin kanunlarının ve kurallarının var olduğunu bilenler, McKinsey firmasına tanınan bu yetkinin ve varılan bu anlaşmanın sağlıklı olmadığını, yarar yerine zarar vereceğini, ayrıca iktidarın bugüne kadar ki söylemleri ile taban tabana zıtlık teşkil edeceğini net bir şekilde ifade etmeye başlamışlardı. Bizde 02.10.2018 tarihli “Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak” başlıklı yazımızda şu hususları dile getirmiş idik:
McKinsey ile çalışma konusunda alınan kararın neresinden tutmaya kalkışılırsa döküldüğü ortadadır.
Bir kere: Hani her şeyimiz yerli ve milli olacaktı. Amerika menşeli mallar boykot edilecekti. Amerika lisanslı ürünleri tüketimi engellenecekti. Dolarla alış-veriş yapılmayacak, bunun yerine TL ile harcamalar olacaktı. Kendi kendimize yetinmeyi öğrenecek, kendi değerlerimize önem verecek ve onların hizmetinden yararlanılacaktı?…
Ülkemizde McKinsey’in yapacağı hizmeti fazlasıyla yerine getirebilecek yerli ve milli birçok kuruluşumuz var.
Onlardan yararlanmak yerine Amerika menşeli bir kuruluştan yararlanma yoluna gitmenin anlamı ne?
Daha düne kadar yabancı menşeli kredi değerlendirme kuruluşlarının açıklamalarına gösterilen tepkiler ve söylenen sözler hala belleklerde.
Biz 2 Ekim’de bunları yazarken aradan uzunca bir süre geçmeden AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan McKinsey ile ilgili olarak şu konuşmayı yapmıştır:
Bütün bakan arkadaşlarıma söyledim. Bunlardan fikri danışmanlık hizmeti de almayacaksınız dedim. HİÇ GEREK YOK, BİZ BİZE YETERİZ….
Elbette ki McKinsey firması ile çalışma yapmamanın, 16 bakanlığın bu firmaya istediği ve isteyeceği her türlü bilgi ve belgeyi vermeyecek olmasının ülke ekonomisinin geleceği açsından çok önemli bir karar olduğunu belirtmekte yarar var.
Bu bir olumlu karardır. Olumlu bir adımdır.
Ama acaba bu olumlu karar neden alındı, bu olumlu adım neden atıldı.
McKinsey firması ile çalışılacağı yolunda açıklama Berat Albayrak tarafından yapıldığına göre, bundan Cumhurbaşkanın haberdar olmaması ve bu karara olur vermemiş olmaması mümkün olmasa gerek.
O halde bu dönüş neden oldu?
Kanımızca McKinsey adlı ABD menşeli şirket ile çalışılmasına karşı kamuoyunda büyük bir tepki oluştu. Öyle ki bu tepkinin, özelikle yaklaşan yerel seçimlerde sandığa olumsuz yönden büyük bir yansımasının meydana geleceği doğrultusunda tespitler yapıldı. Bunun içinde geri adım atıldı.
Hangi neden ve gerekçelerle olursa olsun, McKinsey firması ile yapılan anlaşmanın iptal edilmiş olması olumlu bir adımdır.
Ancak merak edilen birçok husus vardır
Bunlardan biri: Bu firma ile anlaşmaya varıldığını, kamuoyuna duyuran Hazine ve Maliye bakanın makamında kalmakta devam edip etmeyeceği hususu.
Diğer ise: McKinsey firması ile yapılan anlaşma gereği o firmaya ne kadar para ödendiği ve iptali halinde de ne kadar ödeneceği hususu.
Şimdi kamuoyu merakla soruyor: Madem biz bize yeterdik o halde neden ABD menşeli bir firmayla anlaşma yoluna gidildi?
Buna inandırıcı bir cevap verilmediği sürece bu soru devamlı sorulacak ve inandırıcı yanıtı beklenecektir…
nabiinal@hotmail.com