1993 yılında yaşanan Madımak Katliamı davasında önemli bir gelişme yaşandı. Anayasa Mahkemesi, suçlu bulunan 17 kişinin tahliye edilmesine olanak tanıdı. Adalet arayışının devam ettiği bu davada, mağdurların yakınları ve toplumsal kesimler tepkilerini dile getiriyor. Sivas’ta yaşanan bu trajedinin izleri hala derin bir şekilde hissediliyor.
2 Temmuz 1993’te, Sivas’ta gerçekleşen Madımak Katliamı, Türkiye’nin en karanlık sayfalarından biri olarak hafızalarda kalmıştı. Bu trajik olayda, 33 aydın, gerici gruplar tarafından yakılarak katledildi. O günden bu yana adaletin sağlanması için yıllardır mücadele ediliyor. Ancak, davada son zamanlarda alınan bir karar, katliamın sanıkları açısından önemli bir gelişmeye yol açtı.
Anayasa Mahkemesi (AYM), 2023 yılında verdiği bir karar ile, katliamda çakmağı çakarak yangını başlattığı belirtilen Yunis Karataş’ın tahliye olmasına olanak tanıdı. Karataş, 1993 yılında Madımak Oteli’ni ateşe veren ve 33 kişinin ölümüne yol açan eylemi gerçekleştiren kişiler arasında yer alıyordu. AYM’nin verdiği bu karar, koşullu salıverme uygulamasına da zemin hazırladı. Ancak, bu süreçte terör suçlusu olduğu gerekçesiyle Karataş’ın koşullu salıverme hakkından yararlanamayacağına karar verilmişti.
Madımak Katliamı davasında tahliye kararı nasıl alındı?
Yunis Karataş, Sivas İnfaz Hakimliği’nin koşullu salıverme hükümlerinden faydalanamayacağı yönündeki kararına karşılık, bireysel başvuru yaparak Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. AYM, başvuruyu değerlendirerek, Karataş’ın “terör suçlusu” sayılamayacağına ve koşullu salıverme hükümlerinin ona uygulanması gerektiğine karar verdi. Bu kararın ardından, Madımak Katliamı davasında ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırılan 23 kişiden 17’sinin tahliye edilmesine karar verildi.
CHP’den tahliyelere tepki
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Ulaş Karasu, AYM’nin kararına sert tepki gösterdi. Karasu, 32 yıldır adalet arayan mağdurların ailelerinin, birer birer tahliye edilen katliam sanıkları karşısında büyük bir hayal kırıklığına uğradıklarını belirtti. Sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamalarda, şu ifadeleri kullandı:
“Sivas, Tokat, Bolu, Kırıkkale ve Kocaeli cezaevlerinden serbest bırakılmaya başlanan bu sanıklar, 30-36 yıl sonra tahliye edilmekte. Anayasa Mahkemesi, terörle mücadele kapsamında bu kişileri serbest bırakırken, hala gerçek katillerin yargılanmadığına dikkat çekiyor.”
Yargıdaki boşluklar ve mağdurların tepkisi
Sivas Katliamı davasındaki sanıkların birer birer serbest bırakılması, toplumun farklı kesimlerinde büyük bir adalet tepkisi yaratmış durumda. Sivas Katliamı’nda yaşamını yitiren 33 aydının yakınları, gerçek katillerin hala yargılanmamış olmasından duydukları üzüntüyü dile getiriyorlar. Ayrıca, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karar ile, sanıkların terör suçlusu sayılmaması ve tahliye edilmeleri, bazı kesimler tarafından hukukun ve adaletin tecelli etmemesi olarak yorumlanıyor.
Sivas Katliamı’ndan günümüze: Hangi sanıklar tahliye oldu?
Madımak Katliamı’nda yer alan Yunis Karataş, Eren Ceylan ve Murat Sonkur gibi isimler, yangınla bağlantılı olarak uzun yıllar hapis yatmışlardı. Karataş ve Ceylan, 35 kişinin ölümüne yol açtıkları gerekçesiyle 15 yıl hapis cezasına çarptırılmışlardı. Ancak, Anayasa Mahkemesi’nin kararıyla birlikte, bu kişiler, koşullu salıverme hükümlerine uygun olarak serbest bırakıldılar.
Sivas’taki katliamın faili olarak bilinen diğer bazı sanıklar da, katliamın üzerinden yıllar geçmesine rağmen hala serbest bırakılmayı bekliyor. Bu sanıklardan bazıları, yurt dışında firar etmekte ve hala yargı önüne çıkarılmamaktadır.
Katliamda yaşamını yitirenler ve adalet mücadelesi
Madımak Katliamı’nda hayatını kaybeden 33 aydın, Türkiye’nin önemli isimlerindendi. Bunlar arasında şairler, yazarlar, akademisyenler ve sanatçılar bulunuyordu. Katliamda hayatını kaybedenlerin isimleri hala hafızalarda yer ediyor: Muhibe Akarsu, Metin Altıok, Ahmet Alan ve daha birçok aydın, yaşamını yitirdi. Bu olay, toplumda derin izler bırakmaya devam ediyor.
Sivas’taki Madımak Oteli’nde yaşanan bu trajedi, sadece katliamın faili olanların değil, adaletin sağlanmadığı her durumda mağdurların da birer birer unutturulduğunun bir göstergesidir.