Önemli bir gelişme olmazsa, anayasada değişiklik yapılmasına ilişkin teklifin ikinci ve son görüşmesi bugün ya da bilemediniz yarın sona erecek.
İkinci tur görüşmelerde teklifin tümü de oylanacak, eğer 330’un altında bir kabul oyu çıkarsa, teklif reddedilmiş sayılacak. Aksi halde teklif kabul edilmiş olacak. Bunun sonucu olarakta anayasa gereği mecliste kabul edilen teklif referanduma götürülecek.
Birçok kez yazıldığı, çizildiği gibi ülkenin içinde bulunduğu bu zor koşullar içerisinde, anayasa değişikliği teklifinin gündeme getirilmesi yersiz ve dayanaksızdır. Ama buna rağmen adına “Türk tipi başkanlık sistemi” denilen bir sistem ve bunun sonucu olarakta ülkede rejim değişikliğine neden olacak anayasa değişikliği teklifi meclise getirildi, sabahlara kadar meclis çalıştı, sonunda da teklifin ikinci görüşmesi aşamasına geçildi.
Tüm uyarılara, sağduyu çağrılarına, ortak akılla hareket edilme zorunluluğuna, ayrışma yerine birlik ve beraberlik içinde hareket etme zorunluluğunun bulunduğu bir ortamı yaşamakta olmamıza rağmen, bu anayasa değişikliğinin gerçekleşebilmesi için mümkün olan her şey yapıldı.
Bunun içinde bir desteğe ihtiyaç vardı, o destekte Devlet Bahçeli olarak ortaya çıktı. Bahçeli’nin AKP’ye bu konuda destek vereceğini açıklaması ve bu konuda ısrarcı olması sonucu, teklifin birinci görüşmesi 330’un üzerindeki bir kabul oyu ile sonuçlandığı için, ikinci görüşmeler Çarşamba günü başladı.
Merak edilen husus şudur: Bir siyasi partinin genel başkanı olan kişi ,nasıl olur da bu anaysa değişikliği teklifi sonunda partisinin barajın altında kalacağını bile bile buna destek verir?…
Bu soruya kabul edilebilir olumlu yanıt verilebilmesi bir türlü mümkün olamıyor.
O vakit akla başka şeyler geliyor.
Mesela ?…Mesela evet,acaba ,Bahçeli ile iktidar partisi arasında bir takım siyasi pazarlıklar mı yapıldı?. Bahçeli ile ona destek veren milletvekillerine bazı siyasi vaatlerde mi bulunuldu?…
Bu sorular gerek meclis kulislerinde, gerekse yazılı, görsel ve işitsel medyada sık sık dile getirilmeye başlandı.
Zaman içerisinde bunun doğru olup olmadığı anlaşılacaktır. Bu nedenle bekleyeceğiz ve göreceğiz.
***
Anayasa değişiklik teklifi ile Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana ülkemizde var olan parlamenter sistem ve kuvvetler ayrılığı ilkesi hemen hemen tamamen sona ermiş olabilecektir.
Meclisin yetkisi ve etkisi önemli ölçüde azalacaktır.
Kuvvetler ayrılığı ilkesi de büyük zarar görecek, neredeyse kuvvetler ayrılığı ilkesi yerine kuvvetler birliği ilkesi yaşama geçirilecektir.
Zira değişiklik teklifine bakıldığında, yasama, yürütme ve yargı egemenliğinin büyük ölçüde tek kişinin yetki, etki ve denetimine tabi tutulduğu açık bir şekilde görülmektedir.
Yasama, yürütme ve yargı erklerinin tek kişinin yetki, etki ve denetimi altında olduğu bir ortamda kuvvetler ayrılığından söz etmek mümkün değildir.
Böylesi bir ortamın var olması durumunda, t referanduma götürülmesi söz konusu olabilecek olan anayasa değişikliği teklifinin bir rejim değişikliğine neden olabileceği yolundaki eleştirilerde doğruluk ve haklılık payının bulunduğu yadsınamaz. Oysaki ülkenin bir rejim değişikliğine ihtiyacı yoktur. Ayrıca zaman ve zeminde buna müsait değildir.
Böylesi bir rejim değişikliği ihtimalinin söz konusu olduğu anayasa değişikliği teklifinin, hiçbir inandırıcı gerekçe olmadan MHP Genel başkanı tarafından açıkça desteklenmesinin kabul edilebilir, savunulur hiçbir yanının olmadığını bir kez daha belirtmekte yarar görüyoruz.
Eğer bugün veya yarın bu değişikliğin ikinci tur görüşmelerinde de 330’un üzerinde kabul oyu çıkar ve teklif referanduma götürülür ise, bu takdirde yapılabilecek tek şey yurttaşların uyarılması, tehlikenin farkına varmalarının sağlanması suretiyle hayır oylarının kabul oylarının fazla olması için gereken çabanın gösterilmesidir.
Bunun içinde, teklife karşı çıkan, siyasi partilerin ve tarafsız vatandaşlarla birlikte teklifi içlerine sindiremeyecek olan AKP’li ve MHP’li seçmenlerinde sandığa giderek inandıkları doğrultuda oy kullanmalarını temin etmek gerekir.
Çarşamba günü CHP Genel başkanı Kılıçdaroğlu ile MHP Genel başkanı Bahçeli arasında geçen görüşmeyi, bu kapsamda yorumlamak gerekir. Her ne kadar ilk açıklamalar havanda su dövmek olarak nitelendirilse bile, gerçek değerlendirmeyi ileriki günlere bırakmak daha sağlıklı olur kanısındayız.
Bu nedenle önümüzdeki aylar içerisinde teklifi destekleyenler ile karşı çıkanlar için büyük bir maraton başlayacaktır.
Temennimiz ülke geleceği ve ülke yararı açısından, en sağlıklı bir sonucun elde edilmesi için, sağduyunun egemen olması, tehlikenin farkına varılması ve parlamenter rejimin, kuvvetler ayrılığı ilkesinin ödünsüz uygulanmasının sağlanması suretiyle demokrasinin tüm kurum ve kuralları ile egemen olacağı bir sonucun elde edilmesidir…
nabiinal@hotmail.com