Mimarlar Odası Kararlı: Bilimsel İlkelerden Sapılan İhaleler İptal Edilmelidir!

Hatay’ın yaşadığı deprem felaketi sonrası başlatılan ihale süreçleri, Mimarlar Odası ve Mimarlar Odası Hatay Şube Başkanı Mustafa Özçelik tarafından bilimsel şehircilik ilkelerine aykırı bulunarak sert bir dille eleştirildi. Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından yaşanan organizasyonel sorunlar ve bölge halkının sıkıntılarını çözmeye yönelik atılan adımların yetersizliği üzerine odanın merkez yönetim kurulu bir basın açıklaması yaptı. Hatay ve […]

Hatay’ın yaşadığı deprem felaketi sonrası başlatılan ihale süreçleri, Mimarlar Odası ve Mimarlar Odası Hatay Şube Başkanı Mustafa Özçelik tarafından bilimsel şehircilik ilkelerine aykırı bulunarak sert bir dille eleştirildi. Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından yaşanan organizasyonel sorunlar ve bölge halkının sıkıntılarını çözmeye yönelik atılan adımların yetersizliği üzerine odanın merkez yönetim kurulu bir basın açıklaması yaptı.
Hatay ve çevresinin tarihi ve kültürel miras açısından zengin bir coğrafya olduğuna dikkat çeken Mimarlar Odası, planlama süreçlerinin doğru yürütülmesi gerektiğini vurguladı. Ancak, Hatay’daki ihalelerin bilimsel planlama ilkelerine uygun olmadığı belirtilerek, ilgili bakanlık tarafından gerçekleştirilen planlamaların yetersiz olduğu ve bölgenin yaşam tarzını ve kimliğini yok edeceği endişesi dile getirildi.
Özellikle TOKİ projeleri üzerinden yapılan planlamanın eleştirildiği açıklamada, Hatay’ın ve diğer deprem etkilenen bölgelerin geleceği için endişe duyulduğu ifade edildi. Odanın talebi ise, söz konusu ihalelerin derhal iptal edilmesi ve planlama süreçlerinin şeffaf, katılımcı ve bilimsel verilere dayandırılması oldu.
Mimarlar Odası, kamuoyunu bilgilendirmek ve sürecin doğru yönetilmesi için çaba göstermeye devam edeceklerini belirtti.

Basın açıklamasının tamamı şu şekildedir:

‘’Ülkemizde yaşadığımız en yıkıcı depremlerden biri olan “Kahramanmaraş Merkezli 6 Şubat Depremleri”ni takip eden 3-4 gün sonunda ancak başlatılabilen yardım sürecindeki organizasyon sorunlarını büyük bir kaygı ile takip etmiştik. Depremin başından beri yaşanılan bu organizasyon sorunları bölge halkının sıkıntılarını çözmeye, tarihi ve kültürel miraslarımızı korumaya ve kentlerimizin yeniden kurulmasına yönelik atılan adımlarda da devam ettiği görülmektedir. Bu adımların bilgi ve beceriden yoksun olarak atıldığını bölgedeki gözlemlerimizde tespit ederek kamuoyu ile paylaşmıştık. Bu süreçte gerçekleşen bakan değişikliklerinin büyüyen sorunları çözme konusunda hiçbir şey ifade etmediğini, konulara yaklaşım biçiminin tamamen değiştirilmesi gerektiğini dün olduğu gibi bugün de ifade etmekteyiz.

Bir kere daha vurgulamak gerekir ki; ülke tarihinde önemli bir yeri olan, çok kültürlü, çok dilli, tarihi ve kültürel miras açısından oldukça zengin olan Hatay ve çevresinde planlama yapmak zahmetli ve bir o kadar da zor bir süreçtir, dolayısıyla aşağıdaki uyarılarımızın dikkate alınması ile katkıda bulunabileceğimizi ifade etmek isteriz.
Yıkılan bir tarihi kentte planlama bir bütün olarak ele alınmalıdır. Bu kapsamda ilgili bakanlıklar, üniversiteler ve ilgili birimleri, meslek odaları, yerel yönetimler ve kentin kullanıcılarının birer paydaş olarak dâhil olduğu, katılımcı ve şeffaf bir sürecin işletilmesi ile doğru bir planlama süreci yürütülebilir.
Hatay ve çevresinde ise süreç bilimsel planlama ilkelerine aykırı olarak yönetilmektedir. İlgili bakanlık, hiç de yabancı olmadığımız şirketlerden birinin vakfı üzerinden, pilot bölge adı altında küçük bir bölgede planlamayı başlatmış iken; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanından öğrendiğimiz üzere Hatay’ın tüm bölgelerinde 140.000 adet konut yapmak için 6 adet firma üzerinden, ihalesinin nasıl ve hangi şartlarla yapıldığı belli olmayan, adrese teslim yöntemlerle dağıtımı gerçekleştirilmiştir. Bu kapalı süreç kamuoyuyla bir başarıymış gibi paylaşılmıştır. Sürecin bilime ve tekniğe uygun yürütülmemesi ve olağanüstü koşullar nedeniyle daha önceleri kadük hale getirilmiş mevzuata dahi uygun yürütülmemesi, gelecekte Hataylıların yaşam kalitesi açısından başka sorunlar ortaya çıkaracaktır.
Hatay’a ve tüm bölgelerine dayatılan bu TOKİ projelerini, Hatay’ın yüzlerce yıldır oluşturulmuş yaşam tarzı ile uyumsuz ve kimliksizleştirilmesine yol açacak bu planlamaları kabul etmiyoruz. Hatay’ın yanı sıra depremden etkilenen diğer illerimiz için de aynı kaygıları taşıyor ve yanlışlardan dönülmesi için bir kez daha uyarıyoruz.
Yapılan bu ihalelerin derhal iptal edilmesini, yapılacak olan planlamanın tüm aşamalarının şeffaf, katılımcı ve bilimsel verilerin ışığında gerçekleştirilmesini bekliyor ve talep ediyoruz.’’  Yusuf Cemil Karaçay-

Exit mobile version