Mozaik Kenti Antakya

geleceğe, suyun suya benzemesinden daha çok benzer. İbn Haldun, Mukaddime, 14. yy. Bir kenti kent yapan en önemli unsur, kentin tarihi dokusu, kentin kültür-sanat çevresidir. Bir kentte yüksek yüksek binalar, büyük alışveriş merkezleri yapılabilir; ama orada her akşam perdelerini açan tiyatrolar bulunmuyorsa, birkaç müze yoksa, müziğin her türünde konserler yaşanmıyor, sergiler açılmıyorsa, edebiyat etkinlikleri, şenlikler […]

geleceğe,
suyun suya benzemesinden daha çok benzer.
İbn Haldun, Mukaddime, 14. yy.

Bir kenti kent yapan en önemli unsur, kentin tarihi dokusu, kentin kültür-sanat çevresidir. Bir kentte yüksek yüksek binalar, büyük alışveriş merkezleri yapılabilir; ama orada her akşam perdelerini açan tiyatrolar bulunmuyorsa, birkaç müze yoksa, müziğin her türünde konserler yaşanmıyor, sergiler açılmıyorsa, edebiyat etkinlikleri, şenlikler düzenlenmiyorsa… kütüphane yoksa, orası kent olmayabilir…

Antakya, bu bakımdan şanslı sayılabili: Antakya Mozaik Müzesi bile tek başına Antakya’yı marka kent yapmaya yeter.

IV. Yüzyılda, Roma döneminde yaşamış olan Antakyalı ünlü tarihçi Ammianus Marcellinus, “Dünyada hiçbir kent, ne topraklarının bereketi, ne de ticaretteki zenginliği bakımından bu kenti geçemezdi.” sözleriyle tanımlar Antakya’yı. Marcellinus, Libanius ve Malalas dönemin en ünlü Antakyalı üç tarihçidir. Marcellinus “Res Gesta”adlı Latince ‘Roma İmparatorluğu Tarihi’nin yazarı ve Roma’nın son büyük tarihçisidir

Marcellinus, “Tacitus ile Dante arasında yetişmiş en büyük edebi deha”dır.

Romalı İmparatorların, gezginlerin dilinde “Doğunun Kraliçesi”, “Asi’nin İncisi” diye adlandırılan Antakya, tarihte bütün uygarlıklar için önemli bir yerleşim yeri olmuştur. Asi Irmağı kenarında, Amanos ve Habibi Neccar Dağları’nın ortasında yer alan kentte, Anadolu’da kurulmuş çok sayıda uygarlığın izlerine rastlanır.

Tarih boyunca kentte yaşanmış zenginliklerin izlerini taşıyan mozaikler, 1932 yılında başlayan bilimsel kazılar sonucunda ortaya çıkarılmıştır. O yıllarda Fransız idaresi altında bulunan Hatay’daki çalışmalar, dönemin Antikiteler Müfettişi M.Claude Prost tarafından yapılmaktaydı.

Expo 2021’e hazırlandığımız bugünlerde, Romalı egemenlerin görkemli villalarının, dünyanın en zengin mozaiklerinin, Peri kızı Daphne ile Diana Mabedi’nin de bulunduğu ve Tanrıların uğramadan edemediği Daphne ne durumda? Sayın ilgilileri bu güzelim cennet köşesine biraz eğilmeye davet ediyorum.

Mozaik Müzemiz görkemli yeni binasına taşınınca, herkeste “eski bina ne olacak,” diye meraklı bir bekleyiş oluştu.

Nihayet orası, sessiz sedasız, “Kent Müzesi” olarak faaliyet göstermeye başladı. Büyük bir mutlulukla hafta içinde torunlarımla birlikte müzeyi görme olanağı buldum. Öncelikle bu tarihi binanın müzeye dönüşmesinde emeği geçenleri içtenlikle kutluyor ve onlara teşekkür ediyorum.

Kent Müzesi’nin olmayışı Antakya gibi kadim bir kent için gerçekten büyük bir eksiklikti. Bu eksiklik böylelikle giderilmiş oldu.

“Kent müzeleri temelde bir kentin yaşam serüvenini, tarihsel ve kültürel birikimini her yaş diliminden insanla paylaşan, baktığını gören kuşaklar yetiştirmek için oluşturulan bir eğitim ortamıdır. İnsanları müzeyle tanıştıran, müze okumayı, müze gezme alışkanlığı edinmeyi sağlayan bir alıştırma… Tarihin her dönemini ve her kesitini canlandıran, güncel yaşamla buluşturan bir mekân…Genç kuşakların kentin kokusunu içine çektiği, hemşerilik havasını kokladığı bir deneyim…”

Hafta içinde Necmi Asfuroğlu Arkeoloji Müzesi’ni de görme olanağı buldum. Açıkçası orayı, camla korunmuş bir mozaik olarak düşünmüştüm. Oysa tek başına benzersiz zenginlikte bir müze olmuş.

Müzede, Roma Dönemi’ne ait, çeşitli büyüklükteki çok sayıda taban mozaiği, yerinde korunmaktadır. Doğrusu da budur.

“Müze bu özelliğiyle dünyadaki sayılı örneklerden biridir. Mozaikler arasında MS ikinci yüzyıla tarihlenen Roma Dönemi villasına ait taban mozaiği dikkat çekmektedir. Dört panele ayrılan mozaiğin ana panelinde mitolojik kanatlı at Pegasus ve onu bir törene hazırlayan üç peri (nymphe) ana figürlerdir. Ana panelin altında yer alan ve daha küçük olan diğer üç panelde ise ilham perileri (muse’ler) ve onlardan biri olan Kalliope ile yazar Hesiodos’un karşılaşmasına yer verilmiştir. “Dünyanın en büyük tek parça mozaiği” olarak kabul edilen, 1050 metrekare büyüklüğündeki mozaik de bir başka dikkat çekici mozaiktir.”

Antakya Arkeoloji Müzesi’ni mutlaka görmüşsünüzdür. Bir yarım gününüzü de Kent Müzesi’ne, Necmi Asfuroğlu Arkeoloji Müzesi’ne ayırın. Çok sevdiğimiz kentimizi biraz daha seveceksiniz.

Exit mobile version