Eğitim-Sen

Hatay Şube Başkanı Özgür Tıraş’tan, öğretmen atamalarında mülakat sistemine tepki … ATAMALAR TORPİLE GÖRE DEĞİL LİYAKATA GÖRE YAPILMALI   Eğitim-Sen Hatay Şube Başkanı Özgür Tıraş, öğretmen atamalarını mülakat sistemiyle yapılmasına sert tepki gösterdi, atamaların torpile göre değil, liyakat esasına göre yapılmasının gerekliliğine vurgu yaptı.   Siyasi iktidarın, yıllardır kamu istihdamında liyakat yerine, siyasal-ideolojik yakınlık, sadakat […]

Hatay Şube Başkanı Özgür Tıraş’tan, öğretmen atamalarında mülakat sistemine tepki …

ATAMALAR TORPİLE GÖRE DEĞİL LİYAKATA GÖRE YAPILMALI

  Eğitim-Sen Hatay Şube Başkanı Özgür Tıraş, öğretmen atamalarını mülakat sistemiyle yapılmasına sert tepki gösterdi, atamaların torpile göre değil, liyakat esasına göre yapılmasının gerekliliğine vurgu yaptı.

  Siyasi iktidarın, yıllardır kamu istihdamında liyakat yerine, siyasal-ideolojik yakınlık, sadakat ve yandaşlık ilişkilerine göre istihdam uygulamalarını benimsediğini savunan Başkan Özgür Tıraş, ülke tarihinde en yoğun siyasal kadrolaşmanın geçtiğimiz 19 yıl içinde yaşandığını söyledi. İlk uygulandığı andan itibaren tartışılan ve çok sayıda mağduriyet yaşanmasına neden olan mülakat sınavı ile sözleşmeli öğretmen alımında yaşanan haksızlıklar ve adaletsizliklerin artarak sürdüğünü belirten Başkan Özgür Tıraş, geçtiğimiz yıllarda sözleşmeli öğretmenlik mülakat sınavında sorulan sorular üzerinden ortaya atılan iddiaların, mülakat uygulamasının siyasi kadrolaşma amacıyla nasıl kullanıldığını açıkça gösterdiğini bildirdi.

Sayısız haksızlıklar oldu …

  Geçtiğimiz Kasım ayında 15 bin sözleşmeli öğretmen alımında yapılan mülakat sonuçları açıklandığında yazılı sınavdan yüksek puan almasına rağmen çok sayıda öğretmenin düşük puan verilerek elendiğinin görüldüğünü, mülakat sonucunda elenenler arasında kendi alanında doktora yapan ve KPSS’de birinci olan bir meslektaşlarının da bulunduğunu söyleyen Başkan Özgür Tıraş, açıklamasında şunlara yer verdi: “Mülakat sınavına dayalı tüm uygulamaların ‘siyasal kadrolaşma’nın önünü açarak sayısız haksızlığa neden olduğu bilinmektedir. Sınava girenlerin aldıkları puanlara bakılmaksızın iktidarın dünya görüşüne uygun olanlar başarılı olurken, iktidarın dünya görüşüne yakın olmayanların taraflı ve kasıtlı değerlendirmeler sonucunda elendiği bilinmektedir.

MEB en güvenilmez bakanlık haline geldi …

  Sözlü sınavların/mülakatların nesnel olmadığı açıktır. Bu sınavların sonucunu belirleyen, sınavı yapanların siyasal ideolojik tutumları ve buna bağlı olarak oluşan öznel yargılarıdır. İçerik bakımından yargısal denetimi olanaksız kılan mülakat uygulaması torpile, siyasal kayırmacılığa en elverişli sınav biçimi olduğu için iktidar ve MEB tarafından benimsenmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı’nın 19 yılda ortaya koyduğu pratik, hemen her konuda olduğu gibi, öğretmen atamaları ve mülakat konularında da en güvenilmez bakanlık haline gelmesini sağlamıştır. Eğitim sisteminde yapılmak istenen değişiklikler başta olmak üzere, yapılan her atama ve sınavın şaibeli olduğu yönünde kamuoyunda geniş bir yargı oluşmuştur. Geçtiğimiz ay yapılan mülakatlarda yüksek puan almasına rağmen düşük sözlü not verilerek elenenlerin durumu bu düşünceyi pekiştirmektedir.

Siyasal torpilden vazgeçilmeli …

  Ölçme ve değerlendirme üzerine yapılan bilimsel çalışmalarda, ‘değerlendirmenin nesnelliği’ ile ‘puanlama güvenirliliği’ birlikte ele alınmaktadır. Bir sınavın güvenirliliği öncelikle, yanıtların değerlendirilmesindeki nesnelliğe bağlıdır. Nesnellik, sorulara verilen yanıtlara göre değerlendirme yapmak demektir. MEB, öğretmen atamalarından eğitim yöneticilerinin belirlenmesine kadar her alanda doğrudan ‘siyasal torpil’ uygulamasını çağrıştıran mülakat gibi taraflı yöntemler değil; liyakatin temel alındığı, objektif, bilimsel ölçütlere dayanan ve kimsenin kafasında soru işareti oluşturmayacak yöntemler belirlemelidir.

  Kamu personelinin işe girme ve görevde yükselmelerinde tamamen taraflı bir uygulama olan ve doğrudan siyasal torpili çağrıştıran bütün uygulamalardan vazgeçilmeli, öğretmen ya da kamu görevlisi olma koşullarını taşıyan herkes cinsiyet, inanç farklılığı, etnik kimlik ya da siyasi görüş ayrımı yapılmadan kamuda istihdam edilmelidir.”

  Mehmet ÖZGÜN

Exit mobile version