Ücretsiz psikiyatrik destek önemli
Hatay’dan Kilis’e, Gaziantep’ten İstanbul’a, milyonlarca sığınmacının yarattığı ‘sorunlar’ listesinin çok da fark edilmeyen kısmında çocuklar yer alıyor. Buna dair son tespit, Marmara Üniversitesi’nden Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Doktoru Veysi Çeri’den geldi.
Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi-HUGO ile İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi-IGAM işbirliğinde gerçekleşen Suriyeliler Barometresi 2017 Çalışması’na imza atan Prof. Dr. M. Murat Erdoğan, Kasım 2017’ye kadar 295 bini aşan Türkiye doğumlu Suriyeli bebek sayısına işaret etmiş, bu durumun günde ortalama 306 doğum ile devam ettiğinin altını çizmişti.
Hatay’ı da içine alan araştırma sonucuna “mülteci çocuklar” başlığında eklenen son tespitler, Marmara Üniversitesi’nden Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Doktoru Veysi Çeri’de geldi. Antalya’da düzenlenen 10. Uluslararası Psikofarmakoloji Kongresi ve 6. Uluslararası Çocuk ve Ergen Psikofarmakolojisi Sempozyumu’na katılan Çeri, Türkiye’de 7-17 yaş arasındaki mülteci çocuklar üzerinde yapılan 4 çalışmayı değerlendirdi ve “Çocukların yüzde 60’ında, yani her 10 çocuktan 6’sında en az bir psikiyatrik hastalık var” dedi.
Bu konuda 2014 yılından bu yana 4 çalışma yaptıklarını anlatan Çeri, “Türkiye’de 7-17 yaş arasında mülteci çocuklar üzerinde yapılan 4 çalışmanın toplamına baktığımızda çocukların yüzde 60’ında, yani her 10 çocuktan 6’sında en az bir psikiyatrik hastalık var. En mütevazı çalışma 2 mülteci çocuktan birinde bir psikiyatrik hastalık olduğunu ortaya koydu” dedi.
Bu tespit, Prof. Dr. M. Murat Erdoğan’ın, aralarında Hatay’ın da olduğu 26 ilde 2.089 T.C. Vatandaşı, 10 ilde ise 1.235 Suriyeli hane (7.591 kişi) ile yapılan görüşmelerle ortaya çıkan son araştırmanın şu tespitini hatırlatıyor:
“Halen 10 ildeki 21 kampta yaşayan Suriyelilerin sayısı, toplam Suriyeli nüfusun % 7’sinin altına, 230 bin civarına düşmüştür. Bu nüfusun kamplarda daha fazla kalmasının da anlamı kalmamıştır. Bu kampların -istisnai gruplar dışında- boşaltılması gerekmektedir. Ancak bu kamplardan çıkacak sığınmacıların, kampların bulundukları illere yerleşmesi de başka sorunlar ve toplumda ciddi tepkiler yaratabilir.”
-MÜLTECİ ÇOCUKLAR-
Oldukça ciddi sayıda Suriyeli sığınmacının kent merkezlerinde yaşadığı Hatay’ı yakından ilgilendiren konuda konuşan ve psikiyatrik hastalıkların butik hastalıklar olarak görüldüğünü, gerekli önemin verilmediğini ifade eden Çeri, şöyle konuştu:
“Mülteci çocuklar açısından bakarsak travma sonrası stres bozukluğu olan ya da ayrılık anksiyetesi bozukluğu nedeniyle çocuk evden çıkmakta ciddi sıkıntı çekebiliyor. Çocuk evden çıkıp okula gitmek istemiyor, gitse bile bu tür hastalıkların zihin üzerindeki bozucu etkisi nedeniyle çocuk derse konsantre olamıyor, bir şey anlamıyor. Devam eden anksiyete bozukluğunun kişiyi daha sonra o gerginlikten kurtulmak için madde kullanma ve alkol gibi başka arayışlara itebildiğini biliyoruz. Yani biz bugün bu çocukları doğru bir şekilde psikiyatri servislerinde tedavi etmezsek bunlar biriktiğinde yarın, öbür gün 20 yaşına gelmiş, okula gidememiş, Türkçeyi öğrenememiş ve halen ülkemizde yaşayan kişiler olarak karşımıza çıkacak.”
Şu anda Türkiye’de 4 milyonun üzerinde mülteci bulunduğuna dikkati çeken Çeri, “Bu 4 milyon kişinin yarısında psikiyatrik bozukluk var. 4 milyon kişinin 1,5 milyonu çocuk. Çocuklar özelinde bakarsak en az 700 bin mülteci çocuğun en az bir psikiyatrik hastalığı var” dedi.
Rahatsızlık yaşayanların önemli bölümünün psikiyatri servislerine başvurmadığını, başvursalar da dil bariyeri nedeniyle kendilerini anlatamadıklarını dile getiren Çeri, şunları söyledi:
“Bu sorun ilk kez bizim başımıza gelmedi, dünyayı yeniden keşfetmenin bir anlamı yok. Daha önceki mültecilerle yüzleşmiş toplumlarda ne yapılmışsa aynısını yapabiliriz. Önerilen şu, mültecilerin yoğunluklu yaşadığı bölgelerde özelleşmiş çocuk psikiyatrisi servisleri açılmalı, buralara mültecilerin kültürlerini bilen, gönüllük esasına bağlı psikiyatrlar, psikologlar, sosyal hizmet uzmanları ve çocuk gelişim uzmanları gidebilir.”
-DİL ÖNEMLİ-
Mültecilerle çalışacak kişilerin biraz da onların dilini öğrenmesi gerektiğine dikkati çeken Çeri, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Savaş insanları şöyle bir şeye itiyor, iyi veya kötü. Size direkt iyi veya kötü olarak bakıyorlar. Onların dilinden 3-5 kelime söylediğiniz zaman sizi direkt iyi algılıyorlar. Bu konuda ruh sağlığı çalışanlarına da eğitimler verilebilir. Savaş 8’inci yılına girdi, daha da uzun sürebilir. Bu nedenle bu konunun mutlaka bir devlet politikası halinde ele alınması gerekiyor.”
Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesinde mültecilere yönelik haftanın bir gününde ücretsiz psikiyatrik destek sağlandığını da belirten Çeri, bu tür yerlerin artması gerektiğine işaret ederken, akla, Hatay’da buna dair nelerin yapıldığı ve ne derece yapıldığı soruları geliyor. -Tamer Yazar-