Bildiğimiz bir şey var ki… Anadolu’nun arkeoloji bakımından en zengin yerlerinden biri olan Hatay’daki arkeoloji müzesi, çalışmaları sona yaklaşan ikinci etabının da tamamlanmasıyla “Dünyanın en büyük mozaik koleksiyonunun sergilendiği müze” unvanını almayı hedefliyor! Peki, hedeflenenle ‘yapılanlar’ niye birbirini tutmuyor?
İlk etabını, 2014 senesi Aralık ayı itibariyle ziyarete açan, ikinci etabı ile birlikte toplamda 2 bin 500 metrekarelik bir mozaik alana ulaşma hedefinde olan Hatay Arkeoloji Müzesi, 33 bin metrekare kapalı alanı içinde ziyarete açık haldeki salonlarına yenilerini eklemeye devam ediyor. “Lahitler Salonu”, Müze Yönetimi tarafından hazırlıkları sonlandırılan ve ziyaretçilerini ağırlamaya devam eden bu yöndeki çalışmaların sonuncusu.
Peki, sırada ne var? Aslında bu soruyu sormadan önce, eldekiler için yapılması gerekeni yapıyor muyuz, buna yakından bir bakalım mı? Envanterinde kayıtlı 37 bin 504 eser olduğu söylenen Müze’nin mevcut sergileme alanlarında sıklıkla yaşadığı sorunlar ne derece çözüme kavuşturulmuş, bunu sorgulayalım mı?
Bugüne dair haberimiz için geride kalan Cumartesi günü Müze’deydik. Lahitler Salonu’ndan mozaiklerin yer aldığı alanlara, eserlerin ışıklandırma sorunundan bilgilendirme tabelaları ve tanıtım yazılarındaki ‘heceleme’ yanlışlarına kadar bir çok ‘sorun’ başlığı ile karşılaşmama umudu ile gitsek de, Müze’de ne yazık ki bu anlamda hiçbir şey değişmemiş!
Değişmeyenler noktasında beraber adımlayalım ve adımların sonunda, sorumuzu hem Müze idaresine hem de İl Kültür ve Turizm Müdürü’ne yöneltelim, ki cevaplar alma konusunda umudumuz olmasa da, vicdanen temizlenelim!
-İSİMSİZLER!-
Önünde devasa bir değirmen ile bizleri karşılayan Müze’nin hemen önündeyiz. İlk yapıldığı dönemde, bu değirmenin, içindeki su dolu havuz içinde dönmesi ve taşıdığı suları bir taraftan alıp diğer tarafa dökmesi planlanmış. Ama hiçbir şey planlandığı gibi gitmemiş! Hesaba katılmayan rüzgar nedeniyle, değirmen ve içine oturtulan havuz hiçbir zaman hayata geçirilememiş! Böylece, kocaman bir demir yığını şeklinde bir değirmen motifi, sabit ve mesajsız şekliyle gelen misafirleri karşılamaya devam etmiş. Aslında bu konudaki eleştiri oldukça net! Tarihi derinliği binlerce yıl geriye giden bir Müze,
Müze’ye girelim mi? Evet, adımlarımız, mozaiklerin olduğu salonlara doğru olsun! Şu an bulunduğumuz yer, üzerinde ‘Daphne-Harbiye’ yazan kapalı bir kapının hemen yanı başı ve odağımız da duvarda asılı duran büyük bir taban mozaiği… Bu kapının ardında, çalışmaları süren salonlardan biri olduğu söyleniyor. Ancak konumuz, kapının ardındakiler değil, ama hemen yanı başındaki devasa mozaik! Aslında hem konumuz, hem de ilk sorumuz! Zira mozaiğe yaklaşan ve gördüğü mozaiği yakından incelemeye çalışanlar ne bir isimlik, ne de bir bilgilendirme panosu ile karşılaşıyor. Benzer bir sorun, Lahitler Odası’na inen rampada sağlı sollu uzanan duvarlara ekli mozaikler için de geçerli!
O halde ilk sorumuz, hem Müze idaresine hem de İl Kültür ve Turizm Müdürü’ne gelsin… Sahi, sergi alanlarına indirilen ve restorasyonları tamamlanan mozaik eserler neden ‘isimsizler’? Bu durumu güvenlik görevlilerine sorduğumuzda, ‘yapılacak’ karşılığını alıyoruz! Garip olan…
-İSİS MOZAİĞİ-
Bu defa, bir dönem ‘müzede yaşandığı iddia edilen restorasyon skandalının’ baş aktörlerinden İsis Seremoni Mozaiği’nin yanındayız. Konumuz ‘mozaiğin’ kendisi değil, ama ışıklandırma! Oldukça ciddi eleştirilerin geldiği bu konuda harekete geçen Müze Yönetimi’nin bu alanda ufak bir düzenleme yaptığı söyleniyor. Mozaiklerin üzerinde adeta ‘patlayan’ ve bu nedenle görüşü engellediği ifade edilen ışıklandırma sisteminde gerçekleştiği ifade edilen düzenleme için tavana baktığımızda, buna dair bir tamirat göze çarpıyor. Göze çarpan detayı sizler için netleştirirsek eğer… Aydınlatma sistemi, tavanda yarım metre kadar geriye alınmış. Bu şekilde, mozaiğe yansıyan ışığın gücü biraz yumuşatılmak istenmiş. Ancak yapılan bu çalışmanın tavanda bıraktığı delikler, söz konusu çalışmanın ertesinde kapatılmamış! Vidaların girdiği delikler de, diğer eski ekipmanlar da tavanda olduğu gibi bırakılmış! Bu ise, ikinci etap sergi alanları ile iddiasını arttırma peşinde olan bir Müze’ye ‘özen’ noktasında yakışmamış. Bu arada, yapılan çalışmaya (!) rağmen, bu alandaki ‘ışık patlama’ sorunu sürüyor!
-LAHİTLER SALONU-
Müze’de geçirdiğimiz günün en çıkmaz sokağı ise Lahitler Salonu… ‘Çıkmaz’ dedik! Çünkü mozaiklerdeki ‘fazla ışık’ sorununa rağmen, bu salonda eksikliği hissedilen tek şey, ışık! Mistik bir hava yaratılmak istenirken, buradaki eserlere dair isimliklerin ‘loş ışık’ nedeniyle okunması ne yazık ki oldukça zor bir hale getirilmiş. Ancak şunu da net bir şekilde ifade edelim ki, Lahitler Salonu şu an müze bünyesinde ‘sergileme kalitesi’ başlığında bizleri kendisine hayran bırakan tek yer olmayı “bu soruna rağmen” sürdürüyor. -Tamer Yazar-