Prof. Dr. Naci Görür, Marmara’da beklenen büyük depremin henüz gerçekleşmediğini vurgulayarak, deprem dirençli şehirlerin halkın bilinçli talepleriyle inşa edilebileceğini söyledi. Görür, siyasetçilerin harekete geçmesi için halkın güçlü bir şekilde talepte bulunması gerektiğinin altını çizdi.
Marmara’da beklenen büyük deprem henüz olmadı
23 Nisan’da Marmara Denizi’nde art arda meydana gelen ve en büyüğü 6,2 olan depremler, kamuoyunda endişe yaratmıştı. Ancak Prof. Dr. Naci Görür, bu depremlerin Marmara’da beklenen büyük sarsıntı olmadığını belirtti. Habertürk ekranlarında açıklamalarda bulunan Görür, İstanbul’un depreme hazırlıklı hale getirilmesinin hayati bir mesele olduğunu vurguladı.
“Marmara kırılmak zorunda” uyarısı
Görür, Marmara Denizi’nde bulunan Kumburgaz ve Adalar fayı için tehlikenin kapıda olduğunu ifade etti. 1766 yılında en son kırılan bu fayların enerjisini yeniden biriktirdiğine dikkat çekerek, “Marmara kırılmak zorundadır, bu gerçeği göz ardı edemeyiz. İnsanlarımızın canı söz konusu, bilimsel doğruları açıklamak bizim görevimiz,” dedi.
“7’den büyük deprem olasılığı yüzde 47”
1999 Gölcük Depremi’nden bu yana Marmara bölgesinde 7’den büyük bir depremin olasılığı yüzde 47’ye yükseldi. Görür, bu istatistiği bir yazı tura örneğiyle anlatarak, “Şansınız neredeyse yazı tura atmak kadar. İstanbul deprem riski asla küçümsenmemeli,” ifadelerini kullandı. Ayrıca deprem sonrası sadece büyüklüğün değil, yapıların kalitesinin de yıkımı belirleyeceğini hatırlattı.
“Beklediğimiz deprem bu değil”
23 Nisan’da gerçekleşen depremler sonrası kamuoyunda oluşan rahatlama havasına karşı çıkan Görür, “Bizim beklediğimiz deprem bu değil. Marmara Denizi’nde beklenen büyük deprem olduğunda manzara çok daha ağır olacak,” diyerek uyarıda bulundu. İstanbul’daki üretim ve ekonomi durursa, tüm Türkiye’nin diz çökeceğini belirtti.
“Halk talep ederse siyasetçiler adım atar”
Görür, deprem dirençli şehirler için siyasetçilerin harekete geçebilmesi adına halkın baskısının şart olduğunu vurguladı. Vatandaşların seçim dönemlerinde açık bir şekilde “Deprem dirençli şehirler istiyoruz” talebini dile getirmesi gerektiğini belirten Görür, “Yavrularımızın geleceği için halk bu konuda kararlı olmalı,” dedi.
“Önceliğimiz can güvenliği olmalı”
Yol, köprü ve fabrika gibi yatırımların önemli olduğunu ancak önceliğin her zaman can güvenliği olması gerektiğini söyleyen Görür, şu önerilerde bulundu: “Önce devlet yönetimini, halkı, altyapıyı, yapı stokunu, çevreyi ve ekonomiyi deprem dirençli hale getirmeliyiz. Yol, köprü zamanı gelince yapılır, ama can kaybını telafi edemezsiniz.”
“Türkiye genelinde afet bakanlığı kurulmalı”
Afet Bakanlığı kurulması gerektiğini savunan Görür, bu bakanlığın öncülüğünde Türkiye’nin bütün kentlerinin deprem dirençli hale getirilmesi gerektiğini ifade etti. “10-25 yıl içinde sadece İstanbul değil, tüm Türkiye deprem güvenli hale getirilebilir. Havaalanı, yol, köprü yapımına ayrılan bütçeden daha fazlası depreme hazırlık için harcanmalı,” dedi.
“İstanbul’u depreme hazırlamak için sahaya inilmeli”
Görür, masa başında plan yapmakla deprem hazırlığının mümkün olmadığını belirterek, “İstanbul gibi büyük şehirler sokakta 24 saat çalışarak depreme hazırlanmalı. Başlangıçta büyük bütçelere bile ihtiyaç yok. Önemli olan kararlı ve sürekli bir şekilde çalışmaya başlamaktır,” ifadelerini kullandı.