Güney sınırlarımızın ötesinde önemli gelişmeler oluyor. Bu yörelerde bir takım oluşumların meydana gelmesi, ülkemizin güvenliği açısından tehlikelere neden olabileceğinden gereken uyarılar yapılıyor, tepkiler gösteriliyor.
Hatırlanacağı üzere güney sınırlarımız, Suriye’de yapay olarak çıkartılan iç savaştan önce güvenli bir bölge idi. Hani bir zamanlar Suriye ile olan sınırımız boyunca döşenmiş olan mayınlı arazilerin temizlenmesi ve tarıma açılması yolunda çalışmalar yapılmış, hatta bu yörelerin mayınlardan temizlenmesi karşılığı İsraillerin kullanımına verilmesi bile söz konusu edilmiş iken, şimdi o yörelerimiz birer barut fıçısına dönmüş durumda.
Emperyalist güçlerin Suriye üzerindeki emellerini gerçekleştirebilmek için başlattıkları iç savaş sonucu, güney sınırlarımızda hem IŞİD, hemde PYD-YPG terör örgütleri başta olmak üzere, birçok terör örgütü faaliyet göstermeye, emperyalist devletlerin hesaplarını ve emellerini gerçekleştirebilme yolunda, kendilerine sağlanan nema karşılığı destek vermişler ve bunun sonucu olarakta Suriye’nin belli yörelerini ele geçirmişlerdi.
IŞİD tehlikesi giderek boyutunu arttırdığı ve kendini besleyen canavarın palazlandıktan sonra sahibine de zarar vermeye başlayacağı kuralı doğrultusunda, bu terör örgütü, kendilerine destek veren devletler içinde tehlike oluşturduklarından, etkisiz hale getirilmeleri için koalisyon güçleri oluşturulmuş ve IŞİD ile mücadele adı altında bir takım hareketler gerçekleştirilmişti.
Bu gelişmeler olurken vatan toprağı olan Süleyman Şah türbesi bile apar topar yerinden alınarak başka bir bölgeye nakledilmiştir. Sanki vatan toprağı taşınırmış, nakledilebilirmiş anlayışı ile bu nakil işlemi gerçekleştirilmişti.
Zaman içinde IŞİD etkisiz hale getirilmiş ve giderek hakimiyet alanındaki bölgeler elinden alınmıştır.
IŞİD’e karşı bunlar yapılırken, bu kez güney sınırlarımız ötesinde, PYD-YPG terör örgütü palazlanmaya ve yeni bir oluşumun adımları atılmaya başlanmıştır.
Öyle ki; artık güney sınırlarımız ötesinde, Suriye’nin kuzeyinde olan bölgeler kuzey Suriye olarak anılmaya ve oradaki oluşumun özerk bir devlete dönüştürülmesi yolundaki adımların atılmasına, başta ABD olmak üzere emperyalist güçler destek vermeye başlamışlardır.
İşler bu noktaya geldiğinde, tehlikenin büyüklüğünün ve ülkemize vereceği zararların farkına daha çok varılmaya ve bunun sonucu olarakta gösterilen tepkiler arttırılmaya başlandı.
Geçtiğimiz yılda yapılan Fırat kalkanı harekatından sonra ,PYD-YPG terör örgütünün elinde bulunan bölgelerin birleştirilmesinin önüne geçilmiş, araya bir koridor açılmak suretiyle bu örgütün amacı engellenmiştir.
Ancak daha sonra Afrin ve İdlib bölgelerinde ,yeni gelişmeler olmaya , terör örgütlerinin güç gösterilerine sahne olunması gibi bir durumlada karşı karşıya kalınmaya başlanmıştır.
Bir taraftan ABD, öte yanda Rusya, Suriye üzerindeki emellerini gerçekleştirebilmek için yoğun bir çaba sarf etme içine girmişlerdir.
Zaman zaman anlaşır, zaman zaman karşı karşıya kalır gibi politika izlemeye başlayan bu güçlerin davranışları da , ülkemiz açısından yararlı değil zararlı olma eğilimi göstermektedir.
Bu nedenle ABD ile Rusya’nın etkinliklerini sürdürdükleri Afrin ve İdlib bölgeleri her an patlamaya hazır bir bomba konumuna girmiştir.
Bu arada Suriye devleti güçleride, İdlib’teki terörist unsurları temizlemek için bir harekat başlatmaya , tehlike daha da boyutunu arttırmıştır.
Bir yandan ülkemizin sınır güvenliğinin korunması ve sınır ötesinde yeni bir oluşumun engellenmesi için ,diplomatik ve askeri çalışmalar yapılırken ,öte yandan Afrin ve İdlib’teki harekât sonucu olası göçün getireceği yük ve zararlar hesaplanmaya başlanmıştır.
İşte güney sınırlarımız ötesindeki gelişmeler bu doğrultudadır. Bu sınırlarımıza yönelik olası tehlikeler önlenmeye çalışılırken, kamuoyu da şu soruyu sorma gereğini duymaktadır: “Suriye’deki iç savaş öncesinde güney sınırlarımız güvence altında iken, sınırlarımız ötesinde yeni bir oluşumun meydana gelmesi söz konusu değil iken, neden, nasıl ve hangi yanlış adımlarla bu durumlara gelindi?”
Bir taraftan önlem alınırken, öte yandan da bu soruya cevap aranıyor…
nabiinal@hotmail.com