Ne ararsan var!

Ama Eski Roma Yok! ‘Kadim’ başlığında başlayan hikâyesinde ‘dün’e dair çok şeyi anlatılan Antakya’nın trafiğe kapalı Hürriyet Caddesi’nde yıllar önce bulunan eski bir Roma kalıntısına bakanlar, etrafı demirlerle çevrili alanda, tarihin dışında her şeye tanıklık ediyor! Peki, yaşanan ‘utancın’ sorumlusu kim? Hangi kurum? Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un, “Markalaşma sıkıntımız var. Bir şeyi […]

Ama Eski Roma Yok!

‘Kadim’ başlığında başlayan hikâyesinde ‘dün’e dair çok şeyi anlatılan Antakya’nın trafiğe kapalı Hürriyet Caddesi’nde yıllar önce bulunan eski bir Roma kalıntısına bakanlar, etrafı demirlerle çevrili alanda, tarihin dışında her şeye tanıklık ediyor! Peki, yaşanan ‘utancın’ sorumlusu kim? Hangi kurum?

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un, “Markalaşma sıkıntımız var. Bir şeyi markalaştırmak istiyorsanız, sürekli tanıtım yapmanız lazım. Sürekli tanıtım yapmazsanız markalaşma değerinizi kaybedersiniz” ifadesinde durup da, Antakya kent merkezinde yaşadığımız şeyin ‘ne’ olduğunu sorsak mı? Peki, cevap kimden gelir? Sorumlu ve ilgili kurum olarak ‘kim’ konuşur? Hatta konuşmakla da kalmaz, eldeki adına hangisi ‘özür’ diler?
‘Bir zamanlar…’ diye başlayan binlerce yıllık bir kentin ‘medeniyetler şehri’ hikâyesinin çok ufak bir parçasını bulalı yıllar oldu! Ancak o süreyi, bulunanı ‘var’ etmeye ve tanıtımını gerçekleştirmeye harcamadığımız kesin! Bunun için eldeki fotoğraf kareleri yeterince bir şeyler anlatıyor mu?
-UTANMALI!-
İsmini vermek istemeyen bir esnafın ifadesi, buna dair:
“İlk bulunduğunda, herkes hayranlıkla izledi, hatta ‘devamı da gelir mi’ diye merak etti! Ama topraktan çıkan da çıktığına pişman olmuştur, bakın bu kesin. Bulunduğunda, üst kısmı kırık dökük haldeydi, ama şimdi bakın, dümdüz! Öyle bir restorasyon yapıldı ki, ilk yapıldığında bile bu kadar yeni değildi belki de!
Burası turistik bir cadde. Gelen giden burada oturuyor. Yerlisi de, yabancısı da! Ya bir şeyler yemek için ya da oturup soluklanmak için. Birçoğu, ‘ne var’ diye, merak edip kafasını uzatıyor, ama… Gördüğü, kentimiz adına utandırıyor. Kir içinde, çöp içinde, pislik içinde bir ‘medeniyetler kenti’ anlatıyoruz buraya bakanlara. Keşke bulmasalardı… Keşke bu, hiç gün yüzüne çıkmasaydı. Keşke… En azından, bu kenti utandırmazdık, sahip oldukları adına!”
-KURUM!-
Peki, soralım mı? Hatay coğrafyasının biriktirdiği tarih ve kültürün adresinde duran Müze İdaresi, sık sık sahip olunanlara dair açıklama yaparken, bulunan bu eski Roma için neden hiçbir şey yapmıyor? Eski müze binasının olduğu yere konumlandırdığı Turizm Danışma Ofisi’ne gelenleri, bu kentin kadim geçmişiyle karşılayan ve ‘hoş geldin’ diyen İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, eldeki adına neden önlem almıyor, tanıtım rotasına eklemek için çaba sarf etmiyor? Son Turizm Çalıştayı ile ciddi eleştirileri gündeme taşıyan ve kurumsal kimlikleri sorumluluklarını üstlenmeye çağıran Hatay Valiliği, neden, bekleneni ve gerekeni yapmayanlar noktasında harekete geçmiyor?
Sorular net… Eski Roma denende duran Amerikalı bir turistin söyledikleri de…
“Üzücü… En çok da neden, biliyor musunuz? Amerika’ya Anadolu’dan kaçırılan çok sayıda tarihi eser için Bakanlığınızın birçok dava üzerinden hukuk mücadelesi verdiğini izliyorum, okuyorum. Ama buradakine bakınca da, onca davanın ‘neden açıldığını’ sormak geliyor içimden. Olana böyle mi bakıyorsunuz? Gerçekten de üzücü!” -Tamer Yazar-

Exit mobile version