Neredeydin?…

  Kesin tarihini iktidarı yönetenin bildiği seçim sandığı, seçmenin önüne en geç 10 ay içerisinde konulacak. Ülkeyi yaklaşık 20 yıldır tek başına yöneten ve her istediğini yapma durumunda olan iktidar kanadının işi bu sefer oldukça zor görünüyor. Hangi konuda olursa olsun, iniş- çöküş başladıktan sonra bunu durdurmak imkânsızdır.  İnişi-çöküşü durdurabilmek için çeşitli yollar aranıyor, çeşitli […]

  Kesin tarihini iktidarı yönetenin bildiği seçim sandığı, seçmenin önüne en geç 10 ay içerisinde konulacak.

Ülkeyi yaklaşık 20 yıldır tek başına yöneten ve her istediğini yapma durumunda olan iktidar kanadının işi bu sefer oldukça zor görünüyor.

Hangi konuda olursa olsun, iniş- çöküş başladıktan sonra bunu durdurmak imkânsızdır.

 İnişi-çöküşü durdurabilmek için çeşitli yollar aranıyor, çeşitli kararlar alınıyor, çeşitli adımlar atılıyor.

Ama aranan bu yolların, kararların ve bu doğrultuda atılmak istenen adımların sonuca fazlaca bir etkisinin olmayacağı gelişmelerden anlaşılıyor.

20 yıldır gidilmeyen yerlere gidiliyor.

20 yıldır görmezden gelinenler görülmeye başlanmış gibi bir tavır takınılıyor.

20 yıldır dışlanan, küçümsenen kesimlere şirin görünmek için çeşitli manevralar yapılıyor.

Ama bunların hiçbirinin samimi olmadığı, hiçbirinin içten yapılmadığı, hiçbirinin inanarak söylenmediği hemen kendini gösteriyor.

Elbette ki talimatla yapılan işler böyle olur.

Talimat doğrultusunda hareket edildiği, tablolar bile hoş görülmek için değiştirildiği takdirde, sonucun hiçte olumlu olmayacağı açıkça kendini göstermektedir.

İnsana demezler mi ki; 20 yıldır sen neredeydin?

20 yıldır bugüne kadar görmediklerini şimdi mi görüyorsun?

20 yıldır horladığın kesimler şimdi mi sana şirin görünmeye başladı?

20 yıldır gitmediği yerleri şimdi mi görmeye başladın?          

Elbette ki bu soruları çoğaltmak ve yanıtını istemek seçmenin hakkıdır.

İşte seçmen önüne sandık konulduğunda, bu sorular sorulacak ve yanıtları aranacaktır.

Eğer alınacak yanıtlar olumlu ise, sandıktan iktidar lehine oylar daha çok çıkacaktır.

Eğer alınacak yanıtlar olumsuz ise, seçmeni tatmin etmeyen bir durum söz konusu ise, o takdirde muhalefet iktidar olacak, iktidar kanadı ise muhalefete geçecektir.

Yani bir tür nöbet değişimi söz konusu olacaktır.

Bu gerçekleri gören ve tehlikenin büyüklüğünü hisseden iktidar kanadı kendine göre önlemler alma yoluna gitmektedir.

Ancak seçmen de, bu durumu gördüğü ve bildiği için, yapılanların oy alma amacı ile olduğunu anlayarak buna fazlaca itibar etmemektedir.

Bir kez daha hatırlatmak istiyoruz: 20 yıldır yapılmayanları ve görülmeyenleri şimdi yapmaya çalışmak ve görmeye başlamak, herhalde samimiyetten uzak bir tutum ve davranıştır.

Seçmende, bu doğrultuda oluşan kanaati değiştirmek oldukça zor ve güçtür.

Son günlerdeki ziyaretler, şirin görünme yolundaki tutum ve davranışlar, seçmen tarafından samimi olarak görülmemekte ve içtenlikten uzak bir tutum ve davranışların çöküşü durdurmaya yetmeyeceği anlaşılmaktadır.

Bu gerçekler görüldükçe, iktidar kandında sertleşmeler başlıyor, söylemler ağırlaşıyor.

Bir yandan çöküşü ve inişi durdurmak için atılan ve ancak içten olmadığı hemen ortaya çıkan tutum ve davranışlar, öte yandan bu yolda başarılı olunamayacağının anlaşılması sonucu sert söylemler.

İşte ülkenin içinde bulunduğu durum bu merkezde.

  İktidar, gitmemek için her türlü yolu deniyor, muhalefet ise iktidarın yanlışlarını teker teker ortaya koymak suretiyle sandıktan başarılı çıkmanın yollarını arıyor.

Bakalım sandıktan bu iki arayışı savunanlardan hangisi galip çıkacak?…

                                            nabiinal@hotmail.com

Exit mobile version