Nereye baksanız çiçek…

Hatay, parfüm kokuyor… Geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiği Hatay ziyareti kapsamında Suriye’ye geçen ve buradaki tespitlerini okuyucularıyla paylaşan, Sabah Gazetesi Köşe Yazarı Yavuz Donat, köşesine taşıdığı Antakya için de keyif veren bir tablo çizdi. “Peygamber Çiçeği… Güz Sümbülü… Amanos İğneliği… Gece Gündüz… Ateş Pamuğu… Kanarya Otu… Bataklık Gülü… Beyaz Yonca… Sarı Çiğdem… Arap Gülü… Sümbül Çayı… Kedi […]

Hatay, parfüm kokuyor…

Geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiği Hatay ziyareti kapsamında Suriye’ye geçen ve buradaki tespitlerini okuyucularıyla paylaşan, Sabah Gazetesi Köşe Yazarı Yavuz Donat, köşesine taşıdığı Antakya için de keyif veren bir tablo çizdi.

“Peygamber Çiçeği… Güz Sümbülü… Amanos İğneliği… Gece Gündüz… Ateş Pamuğu… Kanarya Otu… Bataklık Gülü… Beyaz Yonca… Sarı Çiğdem… Arap Gülü… Sümbül Çayı… Kedi Nanesi… Bunlar, Hatay’ın sessiz güzelleri. 900 yabani çiçek. Dağ, taş, ova. Nereye baksanız çiçek. Hatay… Parfüm kokuyor.”
Bu kelimeler, Hatay ziyaretini köşesine taşıyan Sabah Gazetesi Köşe Yazarı Yavuz Donat’tan. Donat’ın ziyaret noktaları arasında, Antakya yöresel hayatı nabzının attığı Uzun Çarşı da yer aldı, restorasyon çalışmalarının devam ettiği Kurtuluş Caddesi de… Çarşı için, “Geçmişten geleceğe uzanan tarihi çarşı… Kentin göbeğinde, ekonominin kalbi. 27 sokak, 3 bin 500 metre uzunluk, 12 bin metrekare üstü örtülü alan, 195 tescilli yapı… Müze gibi!” diyen Donat, uzun bir süre bakımsız kalan ve ihmal edilen çarşının son çalışmalarına işaret etti.
-SİT ALANI-
Kurtuluş Caddesi’nde mola veren Donat’ın burası için tespitleri de dikkat çekti… “Hatay… Roma İmparatorluğu döneminde, Roma ve İskenderiye’den sonra Dünya’nın üçüncü büyük kenti. Kurtuluş Caddesi… Dünya’da ışıklandırılan ilk cadde. Cadde, metropol ilçe Antakya’nın sınırları içinde. Nereye baksanız tarihi yapı… Tescilli… Koruma altında… Bölge, sit alanı.”
Ekonomik olarak sıkıntıları da es geçmeyen Donat’ın mesajı, esnaftan kent yöneticilerine gitmiş…
“Dolaştık, çarşı-pazar. Esnafı dinledik. Sokağın sesi, ‘Yasaklar yumuşatılsın, lokantalar açılsın, Cumartesi-Pazar sokağa çıkılsın.”
-VE ANTAKYA-
Kadim kent Antakya’nın “Ezan, Çan, Hazzan” hikâyesinde de duran Yavuz Donat, köşesini, Antakya adına keyif veren bir tablo ile bitirdi:
Uygarlıklar, Farklı dinler… Türk, Arap, Kürt, Ermeni, Süryani… Sünni, Alevi… Müslüman, Hıristiyan, Yahudi bir arada. İmam, Papaz, Haham yan yana. Hatay, hoşgörü diyarı. Kimse kimseye dinini, mezhebini sormuyor. Sormak, büyük ayıp. Habib-i Neccar Camii, Şeyh Ahmet Kuseyri Camii, Aziz Nikola Ortodoks Katedrali,
Dünya’daki ilk Katolik kilisesi Saint Pierre, Antakya Yahudi Sinagogu… Ezan sesi, Çan sesi, Hazzan sesi birbirine karışıyor. Hatay’da, tarihin içinde gezmekten insanın başı dönüyor.”
-ROMA KENTİ!-
Sabah Gazetesi Köşe Yazarı Yavuz Donat’ın Hatay’ı ve Antakya’yı köşesine taşımasının, kentin turizmi ve sosyal hayatına yönelik beklentisi olanlar adına moral-motivasyon olduğunu ifade eden bir turizmci, köşe yazısı içinde geçen bir ifadenin yanlışlığına işaret etti, ancak aynı hatada kent yöneticilerinin de durduğunun altını çizdi.
“Sayın Donat, ‘Hatay… Roma İmparatorluğu döneminde, Roma ve İskenderiye’den sonra Dünya’nın üçüncü büyük kenti’ demiş. Ancak yanılmış! Hatay, Atatürk tarafından verilmiş bir isim. Bir hikâyesi, bir arka planı var. Bu da çok özel ama… İfade ettiği kent Hatay değil, Antakya! Eski Roma kenti, medeniyetler beşiği olan yer Hatay değil, Antakya! Ama bunun için kendisine kızamıyorum. Çünkü benzer yanlış söylemler, bizi, bu kenti yöneten isimlerce de defalarca tekrar edildi. Onlar için, eski Roma kenti ‘Hatay’ olsa ne olur, ‘Antakya’ olsa ne olur! Durum bundan ibaret olunca da, diğer herkes de benzer yoldan ilerlemeye devam ediyor anlaşılan!”
-Tamer Yazar-

Exit mobile version