Yaşananları, Türkiye siyasal tarihinde kırılma süreci ya da en önemli dönüm noktası olarak görenler yok değil. Neval Oğan Balkız’a göre, olacaklar, eldekinden çok şey götürecek ve çok şeyi de değiştirecek.
Hukukçu ve Akademisyen Neval Oğan Balkız, Hatay kamuoyunun da yakından izlediği Anayasa Değişiklik Paketi noktasındaki tartışmalara eklediği “Anayasa değişikliği kabul edilirse ne olur?” sorusunu herkes adına cevapladı. Son Antakya ziyaretinde Antakya Gazetesi olarak bu yündeki sorularımızı da cevaplandıran Balkız’ın bu son cevabında, bizleri bekleyen yeni Türkiye adına oldukça çarpıcı bir tablo var.
Ailesi nedeniyle Antakya ile gönül bağı olan Neval Oğan Balkız’a göre, “Bu değişiklik teklifinin kabul edilmesi halinde, ‘Partili Cumhurbaşkanı’ adı altında; süper yetkilerle donatılmış, politik tüm gücü (yasama, yürütme ve yargı) elinde toplayacak, ama herhangi bir sorumluluğu olmayan bir başkan ve ‘süper başkanlık’ sistemine geçilmiş” olacak.
Balkız, bu durumda olacakları da şöyle sıralıyor:
* Demokratik değişim yönünde halk hareketlenmesinin gerçekleşebileceği yasal alan bütünüyle ortadan kalkacak.
* Güçler dengesinde demokratik değişim olanaksız hale gelecek.
* Devletin; antidemokratik olan örgütlenme biçimini, yapısını ve işleyişini ‘insan hak ve özgürlükleri temelinde bir nebze olsun!’ değiştirme umudu ve buna yönelik oluşacak demokratik gelişmelerin önü kapanacak.
* Devleti, bireyin hizmetinde olan, ‘insan haklarına dayalı demokratik bir hukuksal, insansal kuruma’ dönüştürmeyi amaçlayan her söylem, politik araç ve oluşum engellenecek. ‘Kutsal ve mutlak devlet anlayışı’ tek adam şahsında birleşecek ve vesayet rejimi şahsileştirilecek.
* Emekçilere, öğrencilere, Sol’a, insan hakları savunucularına karşı alışılmış baskı ve insan hakları ihlalleri ağırlaşarak devam edecek.
* Her demokratik muhalefet hareketi, radikal talepleri eklemlemiş görüntüsünü yaratacak. Bu, belli kesimlerde toplumsal istikrarsızlığın arttığı kanısının uyanması olasılığını güçlendirecek, bölünmeler ve toplumsal kutuplaşmalar artacak; diğer yanda, toplum denetiminin azalmasından ve yerleşik çıkarların tehlikeye düşmesinden hep kuşkulanan kesimler, toplum üzerinde gözcü ve denetçi olma konumlarını artırmaya devam edecek.
* Sol Partiler dahil tüm Partilerin seçimlere eşit katılımı olanağı azalacak, hukuki ve fiili engeller çoğalacak.
Tüm bu sıralananların ötesinde, toplumsal her kesimin, iyimser bir gelecek tasavvurunu yitirmeye başladığı ve toplumsal gerilimin oldukça arttığı bu koşullarda ortaya çıkacak Anayasa için ‘herkes’ kavramını kullanmak ne kadar kolay olacak? Tamer Yazar