Antakya Çevre Koruma Derneği Başkanı Nilgün Karasu, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında yapılan basın açıklamasında barışın önemine dikkat çekerek şu ifadelere yer verdi:
“Ülkemizde, Dünya Barış Günü olarak kutlanan 1 Eylül’ de barışın egemen olduğu bir dünyada yaşamak istediğimizi belirtmek istiyoruz. Barış hakkı, bir insan hakkıdır.
İnsanlık tarihinin en kanlı savaşı olan İkinci Dünya Savaşı nedeniyle milyonlarca insan katledildi, soykırıma uğradı ve kentler yok edildi. Bu acıların bir daha yaşanmaması için Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 1 Eylül tarihi 1981 yılında Dünya Barış Günü olarak ilan edildi.
Büyük acılara neden olan bu savaşların üzerinden yıllar geçmiş olmasına rağmen, dünyanın değişik coğrafyalarında savaşlar devam etmekte, etnik ve dini farklılıklar körüklenerek halklar kışkırtılmakta, birbirine düşman edilmekte insanların huzur ve barış içinde bir arada yaşama umutları yok edilmektedir.
Savaşa, her türlü şiddete, terör olaylarına karşı dayanışma içerisinde, barış-dostluk ortamının sürekliliğini sağlamak görevimizdir. Savaş en büyük insanlık suçu ve çevre kirliliğidir.
İnsanlığın bugüne kadar yaşamış olduğu tüm acı olaylar bizlere; ırk, dil, din ve kültür farkı gözetmeden demokrasi, özgürlük ve barış içinde bir arada yaşanabileceğini ortaya koyuyor. Ancak ve ne yazık ki yaşadığımız depremin acısı bu kadar tazeyken, yaralarımız sarılmamışken, depremlerin afete dönüşmesini “takdir-i İlahi”, “doğanın fıtratı”, “Doğal Afet” gibi görerek, önlem alınmasını engelleyen, ölümleri kaderimizmiş gibi gösteren anlayış yerine; depremleri önlemenin mümkün olmadığını, ancak zararlarını ortadan kaldırmanın veya azaltmanın mümkün ve bizim elimizde olduğu anlayışını toplumsal bilince çıkarmak büyük önem taşımaktadır. Bizler bu ortamda 1 Eylül Dünya Barış Gününü kutlamıyouz.
İçerisinde yaşadığımız coğrafyada eşit, özgür ve adil olarak birlikte yaşamak en temel insan hakkıdır. Bu nedenle dünyada var olan kaynakların doğru kullanılması, çocuklar, engelliler ve kadınlar başta olmak üzere geleceğimiz egemen ve gerici şoven bir kültürün insafına terk edilmemelidir.
Savaşa karşı barışa, ölüme karşı yaşama sahip çıkıp, egemenlerin dünya halkları üzerinde uyguladıkları baskı, şiddet ve teröre karşı durup, halkın adaletli, barışçı ve demokratik iradesine sahip çıkılmalıdır.
Demokrasi, yalnızca siyasi ve ekonomik hak ve çıkarlarımızın gelişmesi anlamına gelmemektedir. Depremin üzerinden 7 ay geçmesine rağmen acil çözülmesi gereken sorunlarımızı bağıra bağıra gündemde tutmaya çalışıyoruz. Depremin yarattığı ekolojik yıkım, çevre ve halk sağlığına karşı mücadelenin güçlenmesi, temel sorunlarımızın kalıcı olarak çözülmesi ile kadınlar üzerindeki her türlüden baskı ve şiddetin engellemesi için mücadele, savaş politikalarına karşı yürütülen mücadeleden ayrı değildir.
Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk`ün ‘ Yurtta Barış, Dünyada Barış” ilkesi vazgeçilmez bir ilke olarak, 1 Eylül Dünya Barış Günü`nde savaşların olmadığı bir dünyada, mutluluğa, huzura, sevgiye, doğaya, insana, BARIŞ`a hep birlikte kucak açalım.
1 Eylül Dünya Barış Günü`nde ülkemizde ve bölgemizde yaralarımızın sarıldığı doğamız için, barış için ortak mücadele vurgusu yaparken, etnik kökeni, dili, dini ne olursa olsun bu güzel dünyayı paylaştığımız tüm halkların 1 Eylül Dünya Barış Günü‘nü kutluyoruz.” – Adil Yeşildağ –