Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK), Suriye’nin kuzeybatısında yer alan Afrin bölgesinde yerleşik terör odaklarına yönelik yürüttüğü Zeytin Dalı Operasyonu’na destek için Antakya Ulus Meydanı’nda bir araya gelen Memur Sen üyesi sendikalılar, mesajı verdi, Şehitleri de unutmadı
Memur Sen tarafından dün Antakya Ulus Meydanı’nda yapılan basın açıklamasında, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Afrin’de sürdürdüğü operasyona ‘tam destek’ verildi.
Yapılan basın açıklamasını okuyan ve “Türkiye, 15 Temmuz darbesinden sonra ordusuna sızmış gladyo artıklarını ve emperyalizmin aparatı FETÖ’cüleri temizleyerek operasyon gücünü artırmıştır. Asıl korkulan budur. Korktukları başına gelecek, emperyalizm ülkemizden olduğu gibi medeniyet coğrafyamızdan da def edilecek…” diyen Memur-Sen Hatay İl Temsilcisi Hasan Urhan, şunları söyledi:
“Askerlerimiz, vatanımızın bekası ve selameti için, Afrin’de teröre karşı Zeytin Dalı Harekatı’nı gerçekleştiriyor.
Harekatın 26. günündeyiz. Cepheye koşan yiğitlerimizin kimi şehitlik makamına, kimi gazilik mertebesine ulaştı. Operasyonun başlangıcından bugüne kadar ‘düğüne gidiyoruz’ diyen 31 yiğidimizi şehadete uğurladık.
Şairin deyişiyle; ‘Bir öğünç hil’ati gibi giydiler güzelliği, ufuklara oturup dolunayı sevdiler. Uzun, siyah kirpiklerinde seyyareler yanardı… Ağ buluttan atlarla ta Sidre’ye yettiler…’
Tam da bu yüzden, vatan için şehadet şerbetini içen her yiğidi ‘Süleyman Şah’, Şehit düştükleri yeri de ‘Süleyman Şah Türbesi’ kabul ediyoruz. Biz, bütün inanmışlığımızla bir kez daha haykırıyoruz… Onlar, ölümü öldürdüler ve ölümsüzlük otağını mesken tuttular…”
Zeytin Dalı Harekatı’nın gerekçelerini ve hedeflerini anlamakta zorlananlar olduğunu ve süreci yanlış anlamak için çırpınanlar ve çarpıtarak anlatmak için kıvrananlar olduğunu söyleyen Memur-Sen Hatay İl Temsilcisi Hasan Urhan, şöyle devam etti:
“Türkiye’nin terörle mücadele konseptini, terör örgütlerine yönelik ‘bitirici darbe’ hamlesini ‘savaş’ olarak göstermeye kalkışanlar var. Emperyal kulvarda, kapitalist blokta yer alan ‘sözüm ona’ müttefik ve dost ülkelerin Türkiye’ye yönelik örtülü savaş ilanını ‘sivil hassasiyeti’ ambalajıyla perdelemeye çalışanlar var.
Afrin’de yaşananlar üzerinden ortaya çıkan iki fotoğraf var. İlki; küresel terörle mücadele konusunda bedenini taşın altına koyan Türkiye’dir. İkincisi ise; terör örgütlerinin sırtını sıvazlayan, silah ve mühimmat yardımlarıyla terör örgütleriyle stratejik ortaklık kuran, bu şekilde Türkiye’nin yoluna taş koymaya çalışan küresel şer şebekesidir.
Bu yüzden, sınırımızın yanı başında cirit atmaya yeltenen terör örgütlerinin kuruluş tarihçesini, Afrin’de yaşananların çerçevesini, Afrin merkezli Zeytin Dalı Harekatı’nın esbabı mucibesini doğru bir içerikle ortaya koymak gerekiyor.
Bunu başardığımızda, tarihin ve coğrafyanın Türkiye’ye yüklediği misyonun gereklerini, cephede verilen mücadelenin anlamını ve değerini doğru kavrayabilir ve bütün çıplaklığıyla bihakkın anlatabiliriz. Emperyalizmin yerli lejyonerlerinin, kapitalizmin içerideki sinsi işbirlikçilerinin algılarda oluşturmak istedikleri cepheyi de ancak bu şekilde dağıtabiliriz.”
-EMPERYALİZME KARŞI-
eytin Dalı’nın, “Türkiye’nin emperyalizme direnme iradesinin, emperyalistlerin Suriye’de oluşturmak istediği düzeni reddetme mücadelesinin adı” olduğunu ifade eden Memur-Sen Hatay İl Temsilcisi Hasan Urhan, açıklamasına devamla şunları söyledi:
“Afrin, emperyal aklın çöküşünü sağlayacak, sömürgen devletlerin Ortadoğu’dan göçüşünü hızlandıracak iradenin karargahıdır. Suriye’de oluşturmak istedikleri düzen öyle kirli bir düzen ki, tarihte eşine pek az rastlanır şekilde milyonlarca insanı katletti, yerlerinden yurdundan etti. Bu, emperyalizmin ‘toza dönüştürme stratejisi’dir.
Toza dönüştürme stratejisi, emperyalizmin masa başında kurguladığı ve bizim medeniyet coğrafyamızda birkaç asırdır uyguladığı bir şiddet stratejisidir. Bu stratejinin uygulama aparatı, terörizmdir. Kullanışlı aptalları, terör örgütleridir.
Emperyalizm, uluslararası hukukun oluşturduğu sızıntılardan faydalanarak bu hakikati gizlemeye çalışsa da, ortalığa saçılan cüruf, çirkef her şeyi ayan beyan bize göstermektedir.”
-KİRLİ İTTİFAK-
Konuşmasına devamla, “DEAŞ’ı, PKK/PYD’yi ve FETÖ’yü bu noktadan değerlendirdiğimizde, ülkemizde ve bölgemizde son beş yıldır yaşananları daha net anlamış oluruz” diyen Memur-Sen Hatay İl Temsilcisi Hasan Urhan, Memur Sen olarak tespitlerini şöyle sıraladı:
“DEAŞ, PKK/PYD ve FETÖ arasındaki hem gizli hem de kirli ittifak bütün çıplaklığıyla ortaya çıkmıştır. Afrin’de yürütülen operasyona karşı içeride karşıt cephe oluşturmak için ter ve dil dökenler de, bizim nazarımızda bu kirli ittifakın tapınak şövalyeleri hükmündedir.
15 Temmuz’da FETÖ aparatıyla gerçekleştirilen işgal girişimi sırasında, sınırımızın güneyinde PKK’lı teröristlerin tetikte bekletildiği herkesin malumu. Suriye’nin kuzeyinde DEAŞ ile PKK/PYD arasındaki dönüşümlü strateji de öyle. ‘DEAŞ’la mücadele ediyor’ diyerek PYD’nin terör faaliyetlerinin DEAŞ’la üstünün örtüldüğünü de hepimiz biliyoruz. Daha da ötesi, DAEŞ’le mücadele hikayesi abartılarak, PYD’nin silah sermayesi artırılarak, örgütler arası dayanışmanın derinleştirildiğini de biliyoruz. Türkiye, Fırat Kalkanı Operasyonu’yla bu düzeni bütün çıplaklığıyla ifşa etmiştir.
Şimdi güvenli bölgeden bahsediyorlar. Kimin güvenliği? Emperyalizmin aparatı, eli kanlı terör örgütü PYD’ye zaman kazandırmak olmasın? Birinci dünya savaşından sonra kabileleri devletleştirenler, bugün de terör örgütlerini devletleştirme peşinde koşuyorlar. Bu kez yakalandılar. Türkiye’nin çelmesine maruz kaldılar.”
-MANİDAR VE GÜLÜNÇ-
15 Temmuz darbe girişimiyle ordusu zayıfladı denilen Türkiye’nin teröre karşı sürdürdüğü başarılı operasyonlar sonrasında, ‘sivil katliam’ yapmakla mahir bazı ülkelerin ‘siviller zarar görüyor’ kartını devreye sokmalarının manidar ve gülünç olduğunun altını çizen Memur-Sen Hatay İl Temsilcisi Hasan Urhan, sözlerini şöyle noktaladı:
“Türkiye, 15 Temmuz darbesinden sonra, ordusuna sızmış gladyo artıklarını ve emperyalizmin aparatı FETÖ’cüleri temizleyerek operasyon gücünü artırmıştır. Asıl korkulan budur. Korktukları başına gelecek, emperyalizm ülkemizden olduğu gibi medeniyet coğrafyamızdan da def edilecek.
‘Siviller ölüyor’ söylemi, timsahın söyleminden ibarettir. Dost ve düşman, Türkiye’nin bu konuda ne kadar ince eleyip sık dokuduğunu çok iyi bilmektedir. Fakat 9 askerimizin şehit verildiği saldırıda terör örgütünün sivilleri nasıl kullandığı da herkesin malumu.
Değerli dostlar… Bizler, MEMUR-SEN ailesi olarak, millet olarak, terör ve çatışmadan arındırılmış adil bir dünya istiyoruz. Kimsenin kimseyi sömürmediği, hakça paylaşımın gerçekleştiği bir dünya için mücadele ediyoruz. Ne var ki emperyalizm, başta bölgemizde olmak üzere, sömürü düzenini sürdürmek için şiddeti ve terörü bütün dünya sathına yaymaktan çekinmemektedir.
İçeride kimlerin, sözde ‘savaş karşıtı’ söylemlerle algılarda cephe açmaya giriştiğini, daha da ötesi, her zaman yaptıkları gibi emperyalizmi ve sömürüsünü gizlemeye niyetlendiğini çok iyi biliyoruz. Sözde ‘barış yanlısı’ ve gerçekte emparyal geminin tayfası olanlar; ‘savaşa karşı barış’, ‘savaş halk sağlığı sorunudur’, ‘barış, hemen şimdi’ beyanlarıyla, Türkiye’nin hak ve adalet mücadelesini akamete uğratmak için ‘barış’ gibi mübarek bir kavramı dahi silaha ve ihanete dönüştürmek hesabı içindedirler.
Biz sulh istiyoruz. Biz adalet istiyoruz. Fakat emperyalizm bölgemizden kovulmadan, emperyal taşeronu kanlı terör örgütlerinin kökü kazınmadan bunun sağlanamayacağını da çok iyi biliyoruz. Bu yüzden de çok rahat şunu deklare ediyoruz:
Türkiye, terörle mücadele ediyor, emperyalizme karşı da onurlu bir savaş veriyor. Tam da bu yüzden, Türkiye’nin Afrin’de gerçekleştirdiği Zeytin Dalı Harekatı’nı bütün benliğimizle destekliyor, cephede vuruşan askerlerimize de ‘Allah yardımcınız olsun’ diyoruz. Milletin desteğini, ümmetin duasını alan devletimiz ve silahlı kuvvetlerimizin, şanlı ecdadın evlatları olmanın hakkını veren yiğitlerimizin terör örgütlerini yok edeceğine, emperyal akla diz çöktüreceğine de yürekten inanıyoruz. -Cemil Yıldız-