Hatay sınırında, ağır kış şartlarına rağmen ayakta kalmaya çalışanlar için geçen yıl yapımı tamamlanan 14 bin briket evin ardından, 6 bin briket ve betonarme evin inşası sürüyor. Ancak sınırdan gelen yorgun yaşam hikâyelerinin hasta, üşümüş, yorgun hallerinde duranlar, “Artık savaş bitsin” demeyi de ihmal etmiyor. Bölgede yaşanan trajedinin en büyük kurbanları ise çocuklar. Birçoğu, ellerine kalem-kâğıt aldığında, geride bıraktıkları hayatı resimliyor.
Reyhanlı, Kilis ve Şanlıurfa’daki bölge ofisleri üzerinden Suriye’ye yönelik yardımlarını sürdüren İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı gibi çok sayıda sivil toplum örgütü, Hatay ve diğer sınır illerinin hemen yanı başında kurulan çadır kentlerde, ağır kış şartlarında yaşam savaşı vermeye devam eden Suriyeli sivillere yardım etmeye devam ediyor.
-YAŞANAN!-
Hatay’ın Cilvegözü sınır kapısı üzerinden giden yardımlarla ayakta duran, Türkiye sınır hattına sığınan yüz binlerce sivil, imkânsızlıklar içinde hayata tutunmaya çalışıyor. Yaşananlara dair konuşanlar, bölgeye dair çok da bilinmeyen, görülmeyen, duyulmayan detayları paylaşıyor. O isimlerden biri, İdlib’de bir hastanede iç hastalıkları uzmanı olarak görev yapan, Dr. Usame Ammouri. Kamplarda ısınmak için kullanılan malzemenin astım, bronşit gibi çeşitli solunum yolu hastalıklarına sebep olduğunu söyleyen Ammouri, “Özellikle yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının patlak verdiği şu günlerde, halkımızın bu tür yakacaklardan uzak durmasını tavsiye ederim” diye konuştu.
İdlib’in kuzeyindeki Sadaka kampı sorumlusu Ahmet Derviş de benzer fotoğraf karelerini paylaşan isimlerden biri. Yakacak bulunmaması nedeniyle, ailelerin tezek, plastik, ayakkabı, eski elbise ve naylon yakarak ısınabildiklerini belirten Derviş, “Çadırda yaktığımız maddeler, kampta sık sık yangınlara, insanlarda nefes darlığı ve astım gibi birçok hastalığa yol açıyor” dedi. Kampta yaşayan Um Ahmet de, “Burada, tezek ve plastikle ısınıyoruz. Bu da, çocuklarda nefes darlığı ve göğüs hastalıklarına neden oluyor” dedi, ama ekledi de…
“Doktora gidecek paramız yok. Çocuklarımız sürekli hastalanıyor. Yakacak almaya paramız yok. Bu malzemeyi yakmak zorundayız.”
-GÖÇ!-
Zorunlu göçün bir araya getirdiği yüz binlerce sivilin, evlerinden ve topraklarından çok uzakta, Türkiye sınır hattında oluşturdukları çadır kentlerde bir dönem kalanlardan biri de, Halep’in güney kırsalındaki evinden göç eden, 70 yaşındaki Fatma el Abed. Bölgedeki saldırılardan kaçarak, İdlib’deki kamplara sığınan ve Türkiye’nin yaptırdığı briket evlere yerleştiğini söyleyen Abed, “Çadır hayatını Allah kimseye göstermesin. Rüzgar, yağmur, soğuk. Çocukları koruyamıyorduk. Yağmurda eşyalarımız su altında kalıyordu” dedi.
Briket evlerde yaşayan Suphi el Abid de, birçok kez göç ettiğini söyleyenlerden. İlk önce kampa sığındığını, ardından briket evlere yerleştiğini aktaran Abid, geçen kış çok büyük çileler çektiğini anlatırken, ağır geçen kış şartlarının kendilerini çok fazla etkilediğine işaret etti.
Çadır ile briket evlerin arasında çok büyük farkın bulunduğunu vurgulayan Abid, şunları kaydetti:
“Çadırda yaşam çok zor. Briket evlere geldikten sonra daha iyi anladık. Dilerim, çadırda yaşayan herkes briket evlere taşınır. Çadırlarda, asgari yaşam şartları yok. Sağlık hizmeti yok. İnsanların hayatını kolaylaştıracak hiçbir şey yok.”
-BELKİ BİRAZ!-
Bölgede yaşanan trajedinin en büyük kurbanları, her zamanki gibi çocuklar. Bir çoğu, ellerine kalem kağıt aldıklarında, geride bıraktıkları hayatı resimliyor. Onların yüzlerinde az da olsa bir gülümseme yaratmak için harekete geçenler ise Suriyeli aktivistler oldu. İdlib’de, evsiz kalan sivillerin sığındığı derme çatma çadır kentlerdeki yaşam şartlarına dikkatleri çekme adına, geçen sene organize edilen etkinlik, bu yıl da tekrarlandı. Suriye-Türkiye sınır hattındaki Ebu Fida sığınmacı kampında yapılan etkinlikte, basın mensupları ve yardım gönüllerinin de katılımıyla; çocuklarla çamurda futbol turnuvası, suda ve çamurda kayma ve yağmur nedeniyle su basan çadırları tahliye gibi aktiviteler düzenlendi.
Etkinliğe katılanlardan Firas Ahmet, “Aktivistlerin daveti üzerine buraya geldik. Geçen sene de bu etkinliği yapmıştık. Çocukların ve yerinden edinmiş sivillerin yağmurun altında çektikleri acılara dikkati çekmek için buradayız” dedi.
Çadır kentlere sığınanların zor şartlar altında hayatlarını sürdürmeye çalıştıklarını belirten Ahmet, “Biz, onların çilesini nasıl hissetiysek, dünyanın da buna seyirci kalmamasını istiyoruz” diye konuştu.
İdlibli aktivistlerden Abdülmelik Şeyh de, bölge halkının sesini duyurmak için etkinliği düzenlediklerini dile getirerek, “Çocuklara, kalbimizde olduklarını göstermek istedik. İnşallah, yerinden olan herkes evine döner” temennisinde bulundu.
Bölgede yaşanan insani dramın faturasında duran sivil kalabalıklara rağmen, İdlib merkezli son dönem artan askeri hareketlilikse, dikkati çeken hazırlıklara ev sahipliği yapıyor. Rusya Savunma Bakanlığı’na bağlı televizyon kanalı Zvezda’nın yayımladığı habere göre, Suriye’deki Rus askerleri, rejim güçlerine, obüs teknolojilerinin kullanımıyla ilgili verdiği eğitimleri hızlandırdı. Haberde, Rusya’nın, bir aydan kısa bir süre içinde dördüncü eğitimi verdiği kaydedildi. Rus askeri uzmanların, Suriye rejim ordusu 5’inci Kolordu’ya bağlı Topçu Birliği’ndeki unsurlara, obüste kullanılan radar ve keşif cihazlarının kullanımıyla ilgili eğitim verdikleri bilgisi aktarıldı.
Rus askeri eğitmenler, top atışlarının niteliğini artırmak amacıyla, rejim unsurlarını ön eğitim sürecinden geçiriyor. Zvezda’ya göre, eğitime tabi tutulanların yüzde 90’ı, daha önce askeri operasyonlara katılanlardan oluşuyor.
Bölgedeki kaynaklar, İdlib’de hala mevcut silahlı grupların yarattığı rahatsızlığın, taraflar arasındaki çatışma olasılığını her geçen gün
-GRUPLAR!-
Hatay’a komşu Suriye’nin İdlib kenti, Heyet Tahrir el-Şam ağırlıklı, terör listesinde de yer alan silahlı grupların yönetiminde. Heyet Tahrir el-Şam örgütü, 2017’de, aralarında Cabhat el Nusra’nın da bulunduğu farklı radikal İslamcı grupların birleşmesiyle oluşan, bölgedeki en güçlü silahlı grup olarak biliniyor. Heyet Tahrir el-Şam, Suriye’de hükümeti devirip, Halifelik/Şeriat kurmak istiyor.
Reyhanlı’da ikamet eden ve bölgeden giden yardımlar çerçevesinde gönüllü olarak çalışan bir Suriyeli, Moskova ve Şam ağırlıklı artan askeri hareketlilik için konuşurken, şunları dile getirdi:
“Geçenlerde okumuştum. Düşünün, Almanya’da bile, Heyet Tahrir el-Şam’a yönelik operasyonlar düzenleniyor. Orada bile bu grup ya da benzerleri bir tehdit olarak görülüyor. Herkes, Suriye’de bir şeylerin artık doğru gitmesini istiyor ya… Sanırım olması gereken, Almanya’nın da yaptığı gibi, İdlib’i de bu gruplardan temizlemek. Başka türlü, ne bu trajedi bitecek, ne de acılar ve ölümler. Şam ve Moskova’nın askeri hazırlık yapması ise şaşırtıcı değil. Şam’ın, İdlib olmadan bir Suriye düşünmesi çok zor. Ama bunu yapmak için de, kalkıp askeri bir operasyon başlatırlarsa, bu defa sınırdaki kalabalığı tutmak kolay olmayacak. Bunu, hiç birimiz istemiyoruz. Buradaki Suriyelilerin hep dediği gibi… İstediğimiz şey, artık evlerimize ve kendi topraklarımıza gitmek, hayatlarımızı geri almak.” Tamer Yazar