Sık sık yazarak hatırlatma gereğini duyduğumuz bir hususu bugünde yine gündeme getirme gereğini duyuyoruz.
Demokrasi ile yönetilen ülkelerde iktidar ile muhalefet koltukları geçicidir.
İktidarda kimin oturacağı, ülkeyi kimin yöneteceği ve buna karşılık yönetenlerin kim tarafından izleneceği, varsa yanlışlarının gösterileceği yapılacak seçimlerle belli olur.
Seçimlerde sandığa atılan gerçek oylar iktidar ile muhalefet partilerini belirler.
Hiçbir parti ve hiçbir kimse ben sandıktan çıkacak sonucu kabul etmiyorum diyemez.
Yine hiçbir parti ve hiç kimse sandığa gitmemek için ben çeşitli yollara başvurabilirim anlayışında olamaz. Yapılacak olan seçimde kullanılacak oyların güven altında olmadığı izlenimi yaratacak bir tutum ve davranış içinde olamaz.
Neredeyse bir asra yaklaşacak olan demokrasi yaşamımızda örnek davranışlar olmuş ve bu örnek davranışlar tarih sayfalarının başköşelerinde yerini almıştır.
Çok partili yaşama geçtikten sonra 14 Mayıs 1950 tarihinde yapılan seçimlerde demokrat parti birinci parti olarak seçimden galip çıkmış ve iktidar alma hakkını elde etmiş idi.
14 Mayıs 1950 tarihinde yapılan seçim sırasında iktidarda Cumhuriyet halk partisi bulunuyordu. CHP’nin genel başkanı ve Cumhurbaşkanı da İsmet İnönü idi.
Seçim propagandaları sırasında, açıktan veya örtülü olarak İsmet İnönü’nün milli şef olduğu, diktatör olduğu ve bu nedenle iktidarı da bırakmak istemeyeceği yolunda söylemlerde bulunulmakta idi.
Ama ne oldu?
İsmet İnönü tüm bu haksız isnatların ve iftira niteliğindeki söylemlerin aksine bir tutum izledi. İktidarı, seçimi kazanan demokrat partiye büyük bir onur içerisinde devretti. Kendisi muhalefete geçti.
İşte demokrasi tarihimizde unutulmaması gereken ve tarih sayfalarında başköşede yer alacak olan tutum ve davranış.
Eğer isteseydi İsmet İnönü iktidarı devretmemek için bir takım adımlar atabilir, bir takım hareketlerde bulunabilirdi.
Ama O demokrasiye ve demokratik sistem içerisinde makamların gelip geçici olduğuna içtenlikle inanmış ve ülkesinin demokrasi ile yönetilmesi hususunda kararlı adımlar atılmasına önderlik yapmış idi.
İsmet İnönü’nün bu hareketi ülkemizde demokrasinin tam anlamıyla yerleşmesi ve bir daha geriye gidişin adımlarının atılmaması için alınan en önemli bir karar ve yapılan en önemli bir hareket idi.
Demokrasilerde iktidar ile muhalefette kimlerin bulunacağı ve ülkenin hangi partiler tarafından yönetileceği, yapılacak seçimler sonucunda belli olacağından, zaman zaman iktidarda tek parti dönemi yaşanmış, zaman zamanda koalisyonlar dönemi başlamıştır.
Tek parti iktidarında da, koalisyon iktidarlarında da son sözü yine sandık söylemiş ve sandıktan çıkan oylara göre hareket edilmiştir.
Bunun en çarpıcı örneklerinden birini de Bülent Ecevit göstermiştir.
Yapılan ara seçimlerde partisinin geriye düşmesi sonucu iktidarı bırakma erdemliliğini göstermek suretiyle demokrasiye olan inancını da açıkça ortaya koymuştur.
Önümüzde erken veya normal zamanda yapılacak olan bir seçim vardır. Bu seçimde de demokrasinin kuralları gereği seçmen oyunu kullanacak ve sandığa atılan oylar hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde sayıldıktan sonra kimin iktidar, kimin muhalefet görevi yapacağı belirlenecektir.
14 Mayıs 1950 tarihinde seçim sonucu oluşan seçmen iradesi gereği İsmet İnönü’nün yapmış olduğu hareketi, atmış olduğu adımı bir kez daha hatırlatıyoruz.
Temennimiz bundan sonrada demokrasi kurallarının aynı şekilde uygulanması, mutlu, güvenli ve huzurlu günlerin yaşanabilmesidir…
nabiinal@hotmail.com