Oysa Sahiller öyle yakındı

Peyk’in solisti İrfan Alış ölmüş. Artık yaşıtlarımızın ölümüne alışmamız lazım galiba. Yakın arkadaşımız Pınar öldüğünde, yaklaşık 10 yıl kadar önce, çok fazla kişiyi etkileyen, uzun süren bir şok ve üzüntü yaşanmıştı. Pınar farklı insanları bir araya getirebilen biriydi. Cenazesinden sonra gittiğimiz bardakilerin çoğunu son kez gördüğümü biliyordum. Sonra herkes bir yere dağıldı, bir narın yere […]

Peyk’in solisti İrfan Alış ölmüş. Artık yaşıtlarımızın ölümüne alışmamız lazım galiba. Yakın arkadaşımız Pınar öldüğünde, yaklaşık 10 yıl kadar önce, çok fazla kişiyi etkileyen, uzun süren bir şok ve üzüntü yaşanmıştı. Pınar farklı insanları bir araya getirebilen biriydi. Cenazesinden sonra gittiğimiz bardakilerin çoğunu son kez gördüğümü biliyordum. Sonra herkes bir yere dağıldı, bir narın yere düşüp patlaması gibi.

 

Sonra ölüm bile sıradanlaştı.

 

Yaşıtlarım; yolunu hep kendisi bulmak zorunda kalan sessiz kahramanlar, şimdi son oyuna, yaşlanmaya hazırlanıyorlar. Üçüncü perde, biletler yandı, geri dönüş yok. Sıvalar döküldü ve bina su alıyor. Alıcı kuşlar gün batımını çığlıklarıyla vedaya boyuyor.  Dışarıda güzel bir hayatın olduğuna, yeni, pırıltılı ve bilmediğimiz şeylerin varlığına, gençlerin iyi bir şeyleri içinde büyüttüğüne ve haklı olarak bizden sakındıklarına inanmak istiyoruz.  Çünkü zaman böyle işler; Her ölüm çürük memeleriyle  yeni bir hayatı emzirir.  En azından bize böyle söylenmişti.

 

Belki de bu yanlış bildiğimiz son şeydi.

 

“Oysa sahiller öyle yakındı, uzatsan değerdi ayağın.

Bir gemi batıyor cani sulara” (*)

 

İrfan Alış’la gökkuşağından çok özel, çok aykırı bir renk eksildi. Hiçbir zaman dikkat etmediğimiz, ama hala mutlu olabildiğimiz nadir gecelerde zaman zaman bayrak gibi beliren, hep genç, müdanasız, tüm dünyayı ayaklarımızın altında çiğnediğimiz zamanları hatırlatan sesiyse artık ölümsüz.

 

(*)Peyk: Köleler ve kilitler

Exit mobile version