İyileştiriyor, ama…
Onların da İsteği Var!
İlimizdeki özel hastaneler, tıp merkezi ve diğer sağlık kuruluşları bir araya gelip, Hatay Özel Sağlık Kuruluşları Derneği’ni kurdu.
Mozaik Hastanesi Genel Müdürü Fazıl Altunay’ın başkanlığındaki Hatay Özel Sağlık Kuruluşları Derneği; Levent Kuruz, Ahmet Ahraz, Ozan Güngör, Hanifi Yılmaz, Murat Hekimoğlu ve Servet Ateş’in girişimleriyle kurulurken, kurucu yönetimde Başkanlığa Fazıl Altunay, Başkan Yardımcılığına Levent Kuruz, Saymanlığa Ahmet Ahraz, Sekreterliğe Ozan Güngör, asil üyeliğe ise Hanifi Yılmaz getirildi.
Dün, basın mensuplarıyla bir araya gelen Hatay Özel Sağlık Kuruluşları Derneği başkan ve kurucu yöneticileri, pandemi sürecindeki özverili çalışmalar yanında, günün 24 saatinde sağlık hizmetlerinin aralıksız en iyi şekilde sunulmaya çalışıldığı kaydedildi ve “Bizim de sorunlarımız ve isteklerimiz var” vurgusu yapıldı.
ÖZEL HASTANELERİN KATKISI İNKAR EDİLEMEZ
Kurucu Başkan Fazıl Altunay, şunları söyledi:
Özel Sağlık Kurumları, ‘Özel Hastane’ faaliyetleriyle, bölgede sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi ve kalitenin yükselmesine büyük katkı sağlamışlardır. Bugün, Kamu Hastaneleri dahil, sağlık hizmet kalitesinin artışından söz edebiliyorsak, özel hastanelerin katkıları inkar edilemez. Sağlıkta hizmet çıtasını yükseltme yanı sıra, kurumlarımız, bölge halkı için çok ciddi bir istihdam kaynağı da yaratmıştır. Özetle, özel sağlık sektörü, binlerce hastaya şifa dağıtırken, çalıştırdığı insan sayısı, ödediği sigorta stopaj ve vergilerle de ülke ekonomisine çok büyük katkılar sağlamaktadır.
Son yıllarda yaşadığımız koronavirüs salgınında ve tüm dünyayı etkisine alan pandemi sürecinde, hastanelerimiz, hiçbir gelir beklemeden cansiperane salgınla mücadele etmiş, hasta yataklarının büyük bir kısmı bu mücadeleye ayrılmıştır. Bu süreçte birçok arkadaşımız hastalığa yakalanmış ve maalesef bazı arkadaşlarımız hayatını kaybetmiştir.
Kamu yararı gözeterek hizmet üreten hastanelerimiz, çok büyük sıkıntılar içinde var olma ve ayakta kalma savaşı veriyor. Bir yandan artan enflasyon baskısı, kullandığımız cihaz ve sarf malzemelerinin büyük ölçüde dövize endeksli olması, öte yandan artan işçilik maliyetleri, hastaneleri ciddi ekonomik dar boğaza sürüklemiştir. Bunun sonucu olarak, ülke genelinde olduğu gibi, bölgemizde de maalesef hastane ve tıp merkezlerinde iflas ve kapanmalar meydana gelmiştir.
Ana gider kalemlerimizden enerji fiyatları son 1 yılda % 300, tıbbi sarf-malzeme maliyetleri yaklaşık %250 – %300, işçilik maliyetleri % 120 artarken, reel gelirlerimiz sürekli olarak düşmektedir. Sosyal Güvenlik Kurumu ile yaptığımız anlaşmalarda baz alınan Sağlık Uygulama Tebliği (S.U.T) fiyatları, son on yılda yaklaşık % 80 – %100 oranında artmıştır. Hastalar, bizlerden maliyetin altında ücretlerle hizmet alırken, alacaklarımızın tahsili konusunda sıkıntı yaşamaya devam etmekteyiz.
Ayrıca coğrafi konumumuzdan dolayı, hastanelerimize çok sayıda göçmen sevk edilmektedir. Bunların tedavisinden kaynaklı alacaklarımız çok geç ödenmekte, ortalama tahsilat süremiz bir yılı geçmektedir. Bir yıllık enflasyon artışını düşündüğünüzde, tahsil ettiğimiz paralar, tedavi amaçlı kullandığımız girdilerin maliyetini karşılamamaktadır.
Bütün bunlarla beraber, bürokrasi kaynaklı kısıt ve engeller faaliyetlerimizi hantallaştırmakta, maliyetlerimizi arttırmaktadır. Hizmet verecek hekimlerimiz olmasına rağmen, bakanlıktan kadro izni alamadığımızdan, ihtiyaç duyduğumuz branşlarda hizmet verememekteyiz. Özellikle üst ve yan dallarda hastanelerimizin kadro ihtiyaçları bulunmaktadır.”
SORUN: SAĞLIK PERSONELİ EKSİKLİĞİ
Sektörün en büyük sorunlarından bir tanesi olarak da sağlık personeli eksikliğini gördüklerini söyleyen Dernek Başkanı Fazıl Altunay, bu konuda da şöyle konuştu:
“İstihdam ettiğimiz sağlık personelini, verdiğimiz hizmet içi eğitimlerle yetiştiriyoruz. Bu durum, özel işletmeler için ciddi bir zaman ve ekonomi kaybına neden oluyor. Yetişen elemanlar bir süre sonra devlet memuru olarak atandığından, özel sektörde de hemşire ihtiyacı artıyor. Hastaneler hemşire bulamazken, acil tıp teknisyeni, paramedik, anestezi teknikeri, çevre sağlık teknisyeni gibi unvanlarla mezun olan çok sayıda kişi, iş ve istihdam bekliyor. Temel sağlık eğitimi almış, iş bulamayan elemanların sağlık sektörüne entegrasyonu, hem hastanelerin eksik eleman ihtiyacını karşılayacak, hem de istihdamı arttırıp ülke ekonomisine katkı sağlayacaktır.
Her sektörde olduğu gibi, sağlık sektöründe de işini doğru yapmayan veya haksız menfaat sağlamaya çalışanlar olacaktır. Amaçlarımızdan bir tanesi de bu yanlışları en aza indirebilecek otokontroller oluşturmaktır. Bu yanlışlardan hareketle, bütün özel sağlık kurumlarını zan altında bırakacak yanlış haberler yapmak ve yaymak, toplumun tümünü cezalandırmak anlamına gelir.
Sağlıkta şiddetin giderek arttığı günümüzde, asılsız algı operasyonları yapmak, sadece sağlıkta şiddeti tetikleyecektir. Tüm kamuoyundan beklentimiz, asılsız provakatif haberlere itibar etmemeleridir.
Yeri gelmişken, son dönemde artarak devam eden sağlıkçılara yönelik şiddeti kınıyor ve caydırıcı yasal hukuki düzenlemelerin bir an önce yapılıp yaşama geçirilmesini talep ediyoruz.”