İncelikleriyle, alçakgönüllülükleriyle kimi insanlar örnek aldığım kişiliklerdir. Mış gibi yapanlar değil söz ettiğim, Prof. Dr. Kaya Türkay gibi içtenlikli, candan olanlar. Dil Derneği benim için ikinci okuldur. Giderek 2010-2016 yılları arasında pırıl pırıl aydınlık yıllar geçirdim. Ustalarımın desteğiyle Çağdaş Türk Dili dergisini yönetiyordum. Sevgi Özel, Prof. Dr. Kaya Türkay, Prof. Dr. Ahmet Kocaman, Işık Kansu, Hülya Küçükaras, Öner Yağcı, Prof. Dr. Necdet Adabağ… Kimler yoktu ki. Ad yazmak zor durumdur; anımsayamadıklarım bağışlasın. İşte Kaya Türkay Öğretmenimle de yakınlaştığımız yıllardır. Dergimize yazardı. En çok da tıp alanının Türkçeleşmesine çalışırdı o yıllarda. Yanlış anımsamıyorsam tıp dergi ve demokratik kitle örgütlerine çalışmalarıyla destek olmaktaydı. Gerçekten de kamuoyunda, dünyanın her yerinde aynı tıp terimleri, sözcükleri kullanılırmış gibi yanlış kanı yaygındır. Oysa gerçek öyle değil. Bazı gelişmiş ülke dillerinde kendi sözcükleriyle karşılamaktalar. Bizde de hâlâ kan basıncı yerine tansiyon, sinirbilim yerine nöroloji, iç hastalıkları yerine dâhiliye, yürekbilim yerine kardiyoloji… demenin, yazmanın açıklanabilir bir anlamı var mı? İlaçevi yerine eczane ise ayrı bir yanlışlık. Tüm bunlar yetmezmiş gibi şimdi bir de Arapça reçete rezaleti çıkarıldı…
Kaya Türkay, Atatürk’ün Türk Dil Kurumu’nun kuruluşunda görev almış ilk yöneticilerinden Agop Dilaçar’ın kişiliğini, yaşamını, çalışmalarını kitap boyutunda yaratıya dönüştüren yazardır, bilimcidir (A. Dilaçar, TDK Yay, 1982). Sonra bir benzerinin yazıldığını anımsamıyorum. Dil Uzmanı Agop Dilaçar’ın soyadını 1934 yılında veren Atatürk’tür. Ve tanışmaları ta Suriye cephesindeki karşılaşmalarına uzanır.
Atatürk izleyen yıllarda Agop Beyi (Hagop Martayan) unutmaz. 26 Eylül 1932’de Dolmabahçe Sarayında yapılan ve birkaç gün süren Dil Kurultayına Sofya Üniversitesinden çağırtır. Dilaçar yaşamı boyunca Türkiye’de çalışır. Dilaçar birçok dili bilen tam anlamıyla dil uzmanıdır.
A.Dilaçar adlı kitabının yanı sıra Uygulayım Terimleri Sözlüğü, TDK, 1977; Alî Şîr Nevâyî, Bedâyi’u’l-Vasat. Ankara: TDK Yay., 2002; Yeni Özleştirme Kılavuzu, Kırmızı Kedi Yay., 2016; Kavaid-i Lisan-i Türki (Türkçenin Dil Bilgisi)-Halit Ziya Bey, TDK, 2018… adlı kitaplarıyla da ekinimize eşsiz katkı sağlamıştır. Bir kitabı da Şiir Kitabı-20. Yüzyıl Türk Şiir Seçkisi’dir ki pek bilinmez Öğrenci Kitabevi Yay., 2001. Bu derlemeyi yayımladığında doçenttir.
Türkay, Türkçenin sorunlarına, önüne çıkarılan engellere, gerici baskılarla Arapçaya-Farsçaya dönme çabalarına ışık tuttu.
Kaya Türkay incelik dolu insandı. Çalışkandı. Türkçeyi sevgiyle düşünür, dil sorunlarını açmaya çalışırdı. Atasözlerinden, özleşmeye pek çok izlekte, yüzlerce araştırma yazısı yazdı. Öğrenciler yetiştirdi. Araştırırken gördüm ki kendisiyle ilgili hiç iz bırakma kaygısı, çabası taşımamış. Tanıdığım için, öğretmenim, ağabeyim olduğu için biliyorum, bunun tek nedeni alçakgönüllülüğü, inceliği, öne çıkmaktan kaçınması, bilim çalışmalarıyla bilinmek istemesidir.
5 Ocak 2021’de yitirdik Kaya Türkay Öğretmenimi, o güzel insanı. Nerede artık öyle bilginler. İyi ki yollarımız kesişmiş. İyi ki tanımışım.
Özellikle akademik çevrenin Kaya Türkay’ın yaşamını yitirmesine yönelik ilgisizliğini kınamadan edemeyeceğim. Hiç mi o sütunlarda, o tarihsel yapıda görülmedi? Böyle bilimci, yazıncı olacağımıza, olmayalım.
Işıklar içinde uyu Kaya Öğretmenim. Göz ışığımızın birlikte düştüğü sayfalar tanığımızdır. Elbet bir gün ses verir.