2012 Senesinden bugüne, kimi zaman ‘yerel idareciler’ tarafından kimi zaman da Ankara merkezli projelerle gündeme taşınan Antakya’nın geleneksel Uzun Çarşısı, verilen sözlerden çok, vurulacak kazmayı sorguluyor ve ‘ne zaman’ diye de soruyor!
2018’e başlarken verdiğimiz haberin giriş cümlesi şuydu: “Dönemin Antakya Belediye Başkanı Lütfü Savaş’ın, tarihler 2012’yi gösterirken, ‘Uzun Çarşı Üst Örtü Cephe İyileştirme ve Sağlıklaştırma’ Projesi’nin 27 Ağustos’ta başlayacağını bildirmesiyle başlayan ‘umudun’ bugününde benzer bir bekleyiş var. Ancak dünden eksik bırakılanların nasıl bir finalle son bulacağını herkes merak ediyor.” 2017 senesinde ise, dönemin Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı, bugünün Ak Parti Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman’ın, “Hatay, tarih boyunca Asya, Avrupa ve Afrika’nın kesişim noktasında yer alan önemli bir ticaret merkeziydi. Esnaf ve yerel yönetimlerle işbirliği içinde yapacağımız çalışmalarla, Antakya’nın o eski kimliğine kavuşmasına katkıda bulunmak istiyoruz” açıklaması bir adım öne çıktı. Yayman, o dönemki açıklamasında, gündeme gelen Uzun Çarşı projesini “Hatay’ın çılgın projesi” olarak nitelemiş, bir
-BUGÜN MÜ?-
Ak Parti Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman tarafından gündeme taşınan Antakya Uzun Çarşı’ya dair 27.11.2017 tarihli haberin bir cümlesi şöyle:
“İhalenin ardından, kısa süre sonra restorasyon ve renovasyon çalışmalarının başlayacağı, mevsim farklılıkları gözetilerek yapılacak restorasyonda ilk bölümün 2019 yılının ilk aylarında bitirileceği öğrenildi.” 2019 yılının ilk yarısını geride bırakmaya hazırlanan Çarşı esnafı ve vatandaş ise “2019 yılının ilk aylarında bitirileceği” ifade edilen kısımların bekleyişinin daha ne kadar süreceğini sorguluyor.
Geçmişten bugüne proje kalabalığı yaşayan, ancak devam eden bir projeye sahip olamayan Uzun Çarşı içinde hayata geçen ve bugün hizmette olan Kurşunlu Han ise sonlanan restorasyonu ardından devam eden bir eksikliği noktasında ‘beklemeye’ devam ediyor.
Buna dair tespiti bir turizmci paylaşsın…
“Eski hikâyeleri olan bir kentte yaşıyorsanız, o kenti ‘turistik’ anlamda pazarlarken zorluk yaşamazsınız. Ama anlattığınız hikâyelerin bozulmaması da gerek. Yani ne anlatıyorsa, onu yansıtmalı. Buradaki amaç, doğru restorasyon ve ardından da o yapıların doğru kullanımı! Kurşunlu Han, bizlerin, gelen misafirleri yönlendirdiği ana adreslerden biri. Ancak oradaki bazı sıkıntılar en başından beri düzeltilmedi. Bir kere, Osmanlı mimarisi yönünden çok fazla kalabalığı olmayan bir kent, Antakya. O açıdan bu Han çok önemli. İlk sıkıntı, Han’ın taş avlusu! O kadar kalabalık bir kullanım yaratılmış ki, sizi yoruyor o görsellik. Bir kere, meydana girişte de devasa dolaplar karşılıyor sizi. Esnaf da haklı ama… Bir dengenin yaratılması gerekiyor. O dengeyi de bu kenti yöneten kurumlar sağlayacak. Yoksa her şeyi vatandaşa ve esnafa teslim ederseniz,
Diğer bir konu, Kurşunlu Han’a, çarşının her iki tarafından da girişler var. Büyük taş kemerli girişler bunlar. Ama sizi karşılayan tek şey, ‘Kurşunlu Han’ yazısı. Bir de küçük bir tabela var, üzerinde ‘1660’ yazan! Tamam da bu 1660 nedir? Tarih mi? Dönemi mi? Garip bir durum var anlayacağınız. Sayın Vali’nin son Çalıştay açıklamaları çok yerinde. Ama yanlışları da yerinde görmesi gerekiyor kendisinin. Bence Han’ı ziyaret etmesi ve eksiklikleri, yanlışları tespit etmesi, buna göre de talimat vermesi gerekiyor. Çünkü ilgili ve sorumlu diye ifade ettiğimiz kurumlar, anlaşılan o ki, çalışmıyor. Vali’ye yansıyan kısım da
Bir diğer konu… Çarşı içindeki çeşmeler! Çok güzeller, ama yıkık-dökük haldeler. Buna da bir an önce çare bulunmalı. Topu sürekli birbirinin sahasına atan kurumlar yüzünden ‘kaybetmeye mahkûm’ görüntüsü veren bir kent olmasın, Antakya. Buna herkes artık bir ‘dur’ desin. Herkesin kazanabileceği bir şehirde, insanlar da kent de kaybediyor, bu fark edilsin!” -Tamer Yazar-