Rapor, OHAL’i netleştirdi

Hatay’daki toplam öğretmenlerin yüzde 1,84’ü yani 611’in ihraç edilmesine neden olan OHAL düzenlemelerinin geldiği noktada biriken kalabalıkların beklentileri, işlerine ve hayatlarına geri dönebilmek. İnsan Hakları Ortak Platformu (İHOP), 31 Ağustos 2017 itibariyle OHAL düzenlemeleriyle ilgili hazırladığı durum raporunu yayımladı. Rapor, Hatay ve diğer illerde yaşanan değişimi netleştirirken, eleştirdi de. Yaşanan değişimin Hatay’daki yansıması ise diğer […]

Hatay’daki toplam öğretmenlerin yüzde 1,84’ü yani 611’in ihraç edilmesine neden olan OHAL düzenlemelerinin geldiği noktada biriken kalabalıkların beklentileri, işlerine ve hayatlarına geri dönebilmek.

İnsan Hakları Ortak Platformu (İHOP), 31 Ağustos 2017 itibariyle OHAL düzenlemeleriyle ilgili hazırladığı durum raporunu yayımladı. Rapor, Hatay ve diğer illerde yaşanan değişimi netleştirirken, eleştirdi de. Yaşanan değişimin Hatay’daki yansıması ise diğer iller gibi ihraçlar noktasında oldu. Hatay genelinde 611 Öğretmenin ve 2 Akademisyenin görevlerinden olduğu bu ‘yansıma’, yerel idareleri de bu sürecin dışında tutmadı ve bu kapsamda 49 ihraç da il genelindeki belediyelerde yaşandı.
-5 KERE UZATILDI-
Beş kere üç aylık olmak üzere uzatılan Olağanüstü Hal kapsamında, en sonuncusu 25 Ağustos 2017 tarihinde yayınlanan 28 Kanun Hükmünde Kararname (KHK) yayımlandı. Bu KHK’larla, herhangi bir yargı kararı aranmaksızın; kamu görevinde çalışanlara, sivil toplum örgütlerine, gazetecilere, yazılı ve görsel medya organlarına, şirketlere ve belediyelere yönelik ihraç, kapatma ve kayyım atama gibi yöntemler içeren tedbirler uygulandı. Bu tedbirlerin yanı sıra, Olağanüstü Hal Kararnameleri ile bir dizi mevzuatta kalıcı değişiklikler yapıldı.
Rapor’a göre, Olağanüstü Hal’in ilan edildiği 20 Temmuz 2016 tarihinden 31 Ağustos 2017 tarihine kadar 28 adet Kanun Hükmünde Kararname yayınlandı. Bu kararnamelerin sadece 5’i TBMM Genel Kurulu’nda görüşülerek kanunlaştırıldı.
Raporda yer alan verilerden bazıları şöyle:
*OHAL’de gözaltına alınanların sayısı en az 110 bin kişiyi buldu.
*“Terör örgütleriyle irtibatı olduğu değerlendirilen” 50 bin 587 kişi hakkında gözaltı işlemi uygulandı. Gözaltına alınanların yüzde 57’si (28 bin 803 kişi) “FETÖ/PDY”, yüzde 40’ı (17 bin 196 kişi) “PKK/PYD” ve yüzde 7,9’u (4 bin16 kişi) “DAEŞ” ve yüzde 1,1’i (572 kişi) “sol örgütler” ile ilişkili olarak nitelendirildi.
*28 KHK’yla toplam 113 bin 440 kişi görevinden ihraç edildi.
*Toplam 48 sağlık kuruluşu, 2325 özel öğretim kuruluşu, 15 vakıf yükseköğretim kurumu, 19 sendika ve konfederasyon kapatıldı.
*969 şirkete kayyum atandı.
*KHK’lar kapsamında toplam 6 haber ajansı, 65 gazete, 20 dergi, 34 radyo kanalı, 31 televizyon kanalı ve 29 yayınevi/dağıtım şirketi kapatıldı.
*Rapora göre 31 Ağuatos 2017 itibariyle kapatılan dernek sayısı 1412, vakıf sayısı da 139.
*İHOP’un raporunda kayyum atanana belediyeler de yer aldı. Buna göre, 1’i MHP ve 4’ü AKP olmak üzere 94 belediyeye kayyum atandı. Atanan belediyelerin geri kalanı DBP’ye aitti.
-KOMİSYON ELEŞTİRİSİ-
Bilindiği gibi, Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu’na yapılacak başvurulara ve Komisyon’un çalışmalarına ilişkin usul ve esaslar Başbakanlık tarafından belirlenerek, 12/07/2017 tarihli ve 30122 mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlandı. Ardından Komisyon’a yapılacak başvuruların alınmaya başlanacağı tarih, Başbakanlık tarafından 17 Temmuz 2017 olarak ilan edildi ve bu tarihte başlayan elektronik ortamdaki başvuru, evrak teslim ve başvuru alındı belgesi düzenleme işlemlerinin 14 Eylül 2017 Perşembe günü mesai saati bitiminde sona ereceği duyuruldu.
Ancak buradaki eleştiri, 685 sayılı KHK’nın 9. Maddesi uyarınca Komisyon’un incelemelerini dosya üzerinden yapacağı hükmü noktasında toplanırken, Rapor’da, bu maddenin savunma hakkını ortadan kaldırdığı ifade edildi.
Rapor’un buna dair açıklaması ise şöyle:
“Komisyonun incelemeyi dosya üzerinden yapacak olması, savunma haklarını tamamıyla kullanılamaz kılmaktadır. Kişi veya kurum, ‘terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulu’nca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti, aidiyeti, iltisakı veya bunlarla irtibatı olduğu gerekçesiyle’ yaptırıma uğramıştır. Ancak ne hangi yapı, oluşum veya grup olduğu kendisine bildirilmiştir, ne de hangi davranışının iltisak veya irtibat olarak değerlendirildiği bellidir. Bu durumda
yazılı başvuru yapan kişi veya kurumun söyleyebileceği iki şey vardır. Ya ‘ben hiçbir yapı, oluşum veya grupla ilgili değilim’ diyeceklerdir ya da tek tek ilgili olabileceğini düşündükleri hangi örgütle bağlantılı olmadıklarını açıklayacaklardır.
Böylesi bir yolun, Anayasa’nın 38. Maddesi’nde yer alan, ‘Hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz’ şeklindeki hükmüne ve AİHS’te açıkça belirtilmemiş olmasına rağmen, AİHM kararlarında adil yargılanma hakkının temelinde bulunan, genel bir uluslararası ilke olduğu tespit edilen, ‘kişinin susma ve kendini suçlamaya zorlanamaması’ ilkesine de aykırıdır…” -Tamer Yazar-

Exit mobile version