Yaşananlar, içinde bulunulan durum ve korku ortamının yarattığı huzursuzluk sonucu bireylerin ruh sağlığının önemli ölçüde bozulduğunu göstermektedir.
Artan şiddet olayları, çarpık eğitim modeli ve bireylerin yaşadıkları, eğitim-öğretim birliği yasasının tam anlamıyla uygulamaya konulmaması sonucu eğitimsiz bir toplum içerisinde kadına yönelik hareketler, tutum ve davranışlar bir arada değerlendirildiğinde, toplumun ruh sağlığının yerinde olduğunu söylemek elbetteki mümkün değildir.
Sorunların giderek artması, hatta bir ölçüde çözümsüzlük yumağına dönüşür hale gelmesi sonucu yaşananlar, toplumun hangi ruh hali içinde olduğunu net bir şekilde ortaya koymaktadır.
MHP genel başkanının geçen haftaki gurup konuşmasında yaptığı konuşma ve yine aynı partinin gurup başkan vekilinin basına yaptığı açıklama, toplumun ruh sağlığı durumunun masaya yatırılması ve üzerinde gereken ciddi incelemenin yapılması gerekliliğini ortaya koymuştur.
Bu konuda TBMM’ne sunulan yasa teklifinin görüşülmek üzere meclis sağlık komisyonunda beklediği açıklanmıştır.
Teklifin görüşülmesi sırasında gerekçelerin ortaya konulması, sorunların teker teker belirlenmesi ve toplumun bozulan ruh sağlığının düzeltilmesi için neler yapılması gerektiğinin karara bağlanması bakalım mümkün olabilecek mi?
Bu vesileyle yapılan açıklamalarda, hayat şartlarındaki zorlaşmalar, ekonomideki yangın ve eğitim sistemindeki çarpıklıklar ruh sağlığının bozulmasında en büyük etkenler olarak görülmektedir.
Yapılan araştırmalarda toplumda 6 kişiden birinin tanı konacak düzeyde ruhsal hasta olduğu belirlenmiştir.
Artan intihar olayları da bunun kanıtı olarak gösterilebilir. İntihar olaylarının geçen süreç içerisinde %50 oranında arttığını göz önünde bulundurduğumuzda, bunun ne derece önemli ve endişe verici bir tespit olduğu net bir şekilde kendini göstermektedir.
Sadece son 10 yılda yaklaşık 29 bin kişinin intihar ettiği göz önüne alındığında, içinde bulunulan ruhsal durumun ne kadar sağlıklı olduğu anlaşılmaktadır. Ülkemizde uyuşturucu madde kullanma yaşının 10 a kadar inmiş olması oldukça dikkat çekicidir. Uyuşturucu kullanımının 10 yaşına kadar inebilmiş olması büyük bir tehlikenin habercisi olsa gerek. Bu nedenle sorumluluk mevkiinde bulunanların vakit geçirmeden konu üzerine eğilmesi, nedenleri üzerinde durması ve gereken önlemleri acilen alması zorunludur.
Bunlar yapılmadığı takdirde tehlike giderek büyüyecek, olumsuz etkileri giderek artacaktır.
Ruh sağlığı bozulan toplumlarda doğal olarak antideprasan ilaçların kullanımı da artmaktadır. Bu ilaçların kullanımı son 5 yılda %56 oranında bir artış göstermiştir. Böylesine önemli orandaki bir artış oldukça dikkat çekicidir.
Ruhsal sorunları olanların büyük bir kısmı uzmanına başvurmak yoluna gitmemektedir. Bunda neden, hem eğitimsizlik, hemde ekonomik imkansızlık olarak gösterilebilir.
Ruhsal sorunu olanların yalnızca %14 ünün bir uzmana başvurduğu göz önünde bulundurulduğunda durumun vahameti kendini bir kez daha açıkça ortaya koymaktadır.
Toplumun ruh sağlığının bozulması ve bu bozulmanın giderek hızlanması ileride çok önemli sorunlarla karşı karşıya kalmamıza neden olabilecektir.
Yaklaşık 16 yıldır tek başına iktidarda bulunan AKP’nin yetkili ve sorumlu olan kişilerinin bu gerçekler karşısında ne diyeceği ve ne yapacağı merak konusudur.
AKP iktidarının tek destekçisi olan MHP tarafından meclise sunulan ruh sağlığı yasa tasarısı bakalım AKP tarafından desteklenecek mi?
Desteklendiği takdirde ortaya çıkacak vahim tablo karşısında siyasi iktidar ne diyecek ve ne tavır takınacak? Toplumun bu duruma gelmesinde payı bulunanlar bu sorumluluğun altından nasıl kalkabilecekler?
Ruh sağlığı bozulan toplumların yeniden sağlıklı bir konuma kavuşabilmesi için büyük bir çaba sarf edilmesi ve ciddi tedbirler alınması gereklidir.
Aksi halde bozulan ruh sağlığının oluşturacağı zararlar ve gerek bireylere, gerekse topluma yapacağı olumsuz etkiler giderek boyutunu arttıracaktır. Buna sorumluların ne yapacağını ve ne diyeceğini merak ediyoruz…
nabiinal@hotmail.com