ABD, Sovyetler Birliğinin çöküşünden sonra dünyayı bir dev gibi, rakipsiz bir şekilde kontrol etmek istedi. “Jeopolitik ihtirasları” doğrultusunda, demokrasi kavramının altını oydu. Demokrasi getirme gerekçesiyle müdahale ettiği Irak, Libya ve Suriye gibi ülkeleri, terör üretme çiftliğine ve kanın aktığı bir coğrafyaya dönüştürdü.
Rusya, Sovyet imparatorluğunu geri kazanma tutkusuyla 2008’de Gürcistan’a, 2014’te Ukrayna’ya müdahale etti, Kırım’ı işgal etti. Bu ülkelerin NATO’ya üyelik süreçlerini engelledi. Güney Osetya ve Abhazya’yı Gürcistan’dan; Kırım’ı Ukrayna’dan kopardı. Suriye, Libya ve Güney Kafkasya’ya pençesini attı.
***
“Ukrayna olmadan Rusya, Avrasya’da İmparatorluk olamaz” der Amerikalı ünlü siyaset bilimci Zbigniew Brzezinski. Samuel Huntington, “Medeniyetler Çatışması” adlı kitabında, Ukrayna’nın Avrupa ve Rusya medeniyetleri arasında bir çatışma alanı olduğunu belirtir. Rusya, Ukrayna’yı Batı’ya kaptırdığında, kendi coğrafyasına sıkıştırılacağının farkında. Ayrıca, Kırım’daki Sivastopol Üssü’nde bulunan Rus Karadeniz Filosu, Rusya için Stratejik önemdedir ve kırmızıçizgi durumunda.
14 Haziran 2021’de Brüksel NATO zirvesinde, Çin ve Rusya’ya özel bir vurgu yapıldı. 2021, 2022 ve 2023 NATO zirve sonuç bildirilerinde, ABD’nin NATO’yu kullanarak, Çin ve Rusya’ya karşı bir cephe oluşturacağı anlaşılıyordu. Baltık’tan başlayarak Doğu Avrupa ve Karadeniz üzerinden Orta Asya’ya, oradan da Hint Okyanusu üzerinden Çin’in güneyine, Güney Kore ve Japonya’ya uzanan ülkeleri içine alacak şekilde yeni bir cephe kurma hedefi belli oluyordu. En son yapılan 2023 NATO zirvesinde, Rusya birinci tehdit olarak kabul edildi. Çin ise, meydan okuyan bir ülke olarak yer aldı. Böylece Çin, NATO’nun etki alanına alındı. Bu yüzden, Avustralya, Yeni Zelanda, Japonya ve Güney Kore NATO zirvesine katıldı. Pasifik’te Çin’e karşı, ABD’nin önem verdiği bu ülkelerin güvenlik endişeleri, NATO’nun şemsiyesi ile giderilmiş oldu. ABD ve NATO’nun 2030’larda aynı anda Rusya ve Çin’e karşı bir harekât yapma yeteneği olmadığından, önce Rusya’nın yıpratılarak tehdit olmaktan çıkarılması gerekiyordu.
***
Rus korkusunun yaratılması, önceden denenmiş bir senaryoydu. İkinci Dünya Savaşı’nda, Rus korkusuyla Avrupa, ABD yanında yer almıştı. 2022’de aynı strateji uygulandı. Ukrayna’da, Rusya’yı kışkırtacak adımlar atıldı. Rusya, 2008 Gürcistan ve 2014 Kırım müdahalesinde elde ettiği sonuçlar açısından zaten buna hazırdı. Oyuncular, ABD, İngiltere ve NATO Genel Sekreteri’ydi. ABD Başkanı ve NATO Genel Sekreteri olmak üzere üst düzey yetkililerden, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması durumunda doğrudan müdahale edilmeyeceğine ve asker kullanılmayacağına ilişkin açıklamalar yapıldı. Bu açıklamalar arasında, mümkün olmadığı halde Ukrayna’nın NATO üyesi olacağı söylendi. Ukrayna’nın NATO/AB üyeliğinin, Rusya’nın kırmızı çizgisi olduğu biliniyordu. Rusya’nın işgal için askeri hazırlığı ABD, İngiltere ve NATO tarafından adım adım izlendi. Bu şamada, ABD ve İngiltere, Ukrayna hava sahasını korumak için F-16/F-35 savaş uçaklarını Ukrayna’da uçurabilirlerdi, uçurmadılar. ABD, Ukrayna hava sahasını korumak için Patriot sistemini gönderebilirdi, göndermedi. Rusya’nın işgale başladığı günün hemen öncesi, Beyaz Saray sözcüsü Jen Psaki, “Daha kaç defa söyleyeceğim. Hiçbir senaryoda Biden Ukrayna’ya asker göndermeyecek” açıklamasıyla Rusya adeta işgal için teşvik ediliyordu.
***
ABD, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sayesinde, ortamı şekillendirmek için fırsat kolluyordu. ABD, Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle;
-Baltık’tan Akdeniz’e uzanan bir savunma hattı oluşturuyor ve Rusya’yı bu hat ile kuşatıyor,
– NATO ve AB ülkelerini Rusya’ya karşı konumlandırıyor,
-Rusya korkusuyla Finlandiya ve İsveç NATO üyesi yapılıyor ve Rusya Kuzey Baltık’tan da kuşatılıyor,
-Rusya korkusuyla, Baltık ve Doğu Avrupa ülkelerinin çoğunu kendine daha bağımlı duruma getiriyor,
-Önceden gerçekleştiremediği, başta Doğu Avrupa ülkeleri olmak üzere, NATO üyelerinin savunma harcamalarını artırmış oluyor,
-AB ülkelerinin ekonomik yönden Rusya’dan uzaklaşmasını sağlıyor,
-ABD için çok önemli olan silah satışı rekor düzeye ulaşıyordu.
***
Rus saldırısı aslında 24 Şubat 2022’de değil, 27 Şubat 2014’te Kırım’ın işgaliyle başladı. Ancak Ukrayna ve Batı, bunun bir savaş olduğunu öngöremediler. Ukrayna sıkıyönetim dahi ilan etmedi. Savaş, “terörle mücadele operasyonu” olarak adlandırıldı.
Gelinen aşamada, Ukrayna coğrafyasının yaklaşık yüzde 20’si Rusya’nın kontrolünde. Birleşmiş Milletler, Avrupa Komisyonu ve Dünya Bankası’nın ortak raporuna göre savaşın Ukrayna’ya maliyeti 486 milyar dolar. 10 milyondan fazla Ukraynalı evlerini terk etti, bunların 6,4 milyondan fazlası yurt dışında mülteci konumunda.
New York Times, Ağustos 2023’te ABD yetkililerin tahminlerine dayanarak 70 bin Ukraynalı askerin öldürüldüğünü ve 100-120 bin askerin yaralandığını açıkladı. Ağustos 2023’e kadar, 120 bin Rus askeri öldüğü ve 170-180 bin arasında askerin yaralandığı belirtildi.
***
ABD/AB’nin Rusya konusundaki öngörüleri gerçekleşmedi. Rusya ekonomisi 2023 yılında, şiddetli yaptırıma rağmen yüzde 3,6 oranında büyüdü. ABD ve AB’yi geride bıraktı.
Savaş uzadıkça, Rusya’nın savaş alanı deneyimi ve daha etkili bir savaş gücü oluşturma kapasitesi arttı. Rusya, asker kayıplarını nüfusundan karşılayabilme potansiyeline sahip. Oysa, Ukrayna kayıpları karşılamakta zorlanıyor. Rusya; Çin, İran ve Kuzey Kore’nin desteğiyle silah üretimini ve savunma teknolojisini geliştirdi. Ukrayna’nın ise, ABD-Batı’nın yardımlarına dayanan bir savaş gücü var. Bu da, Ukrayna için büyük bir dezavantaj.
ABD/NATO/Batı, en azından şu aşamada Ukrayna’da savaşın durmasını istemiyor. Ukrayna’nın yenilgisi Rusya karşısında ABD/NATO’nun yenilgisi anlamında. CIA Direktörü William Burns’ün, Foreign Affairs dergisinde yer alan son makalesinde “Şu kritik aşamada ABD için geri adım atmak ve Ukrayna’ya desteği kesmek, kendi kalemize gol atmak olur”, açıklaması da bunu işaret ediyor.
***
Putin’in savaşı sona erdirme koşulları çok açık:
-Rusya’nın bugüne kadar işgal ettiği toprakları elinde tutması,
-Ukrayna’nın NATO üyesi olamaması,
-Ukrayna’nın Nazilerden arındırılması.
Rusya-Ukrayna Savaşı’nı bu aşamada, ABD ve İngiltere sona erdirmek istemiyor. Ukrayna üzerinden yürütülen bu savaş, ABD’nin Rusya’yı çevreleme politikasından; ABD ve İngiltere’nin Karadeniz’e egemen olma hedefinden; Rusya’nın ekonomik ve askeri gücünü yıpratarak, çökmesi stratejisinden ayrı düşünülemez.
Mussolini: “Barış masasına oturmam için birkaç bin ölüye ihtiyacım var”, demişti…
Clausewitz ise, “Savaş siyasetin başka araçlarla devamıdır”, der… Şu anda olan da bu…