Sabih Kanadoğlu

Sömürücü sınıfların her fırsatta hukuk dizgesine saldırıları karşısında erdemli hukukçulara ulusça çok borçluyuz. Hiç kuşkusuz Sabih Kanadoğlu yurtsever hukukçularımızın en seçkinlerindendir. Sabih Kanadoğlu Türkiye’nin birçok yerinde görev yaptı. Burhaniye, Orhaneli, Erzurum, Bingöl, Tokat, Kırşehir, İzmir ve Bakırköy’de Cumhuriyet Savcısı, Sulh Yargıcı, Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı, Ceza Yargıcı, Ağır Ceza Mahkemesi ile Adli Yargı Adalet Komisyonu […]

Sömürücü sınıfların her fırsatta hukuk dizgesine saldırıları karşısında erdemli hukukçulara ulusça çok borçluyuz. Hiç kuşkusuz Sabih Kanadoğlu yurtsever hukukçularımızın en seçkinlerindendir.

Sabih Kanadoğlu Türkiye’nin birçok yerinde görev yaptı. Burhaniye, Orhaneli, Erzurum, Bingöl, Tokat, Kırşehir, İzmir ve Bakırköy’de Cumhuriyet Savcısı, Sulh Yargıcı, Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı, Ceza Yargıcı, Ağır Ceza Mahkemesi ile Adli Yargı Adalet Komisyonu Başkanı görevlerini yaptı. 19 Temmuz 1984 tarihinde Yargıtay üyeliğine seçildi. Yargıtay Büyük Genel Kurulu tarafından ilki 26 Aralık 1994 tarihinde, ikincisi de 28 Aralık 1998 tarihinde olmak üzere iki kez Yargıtay 11. Ceza Dairesi Başkanlığına seçildi. Yargıtay Büyük Genel Kurulu tarafından gösterilen adaylar arasından 21 Ocak 2001 tarihinde Ahmet Necdet Sezer tarafından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına atandı. 20 Mayıs 2003 tarihinde yaş sınırı nedeniyle emekliye ayrıldı. 2006 yılında Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV)’ın kurucuları arasında yer aldı. 26 Mayıs 2012 tarihinde Türk Hukuk Kurumu Başkanlığına seçildi.

Sabih Kanadoğlu ömrünü hukukun üstünlüğünün geçerli olduğu bir toplumun oluşturulması ülküsüne adadı. Ne ki bizde onyıllardır bir alışkanlık var; aman hukuk engel olmasın, hukuku dolanalım, olmadı, değiştirip, yamultup bize uyduralım. Kim uğraşacak kuralla, hukukla. Her şey biziz! Muhalefet bile bu kafada olduğunu defalarca gösterdi. İşte Sabih Kanadoğlu’nun TBMM’nin 2007 Cumhurbaşkanlığı seçiminde seçilebilmek için gereken nitelikli çoğunluk 367 sayısının, aynı zamanda toplanma yeterlilik sayısı koşulu da olduğunu ileri sürüp hukuksal olarak savunması böyle bir olaydır.

Belirtmeli ki yalnızca hukuk düzenlemelerinin değil, mantığın da gereği olan bu sav “kriz” nedeni sayılmış, Kanadoğlu ise bozguncu, karıştırıcı gösterilmiştir. Oysa düşününüz, 367 seçilme koşulu ise, 367 kişi toplanmadan nasıl oy verip seçebilecektir? O denli aymazca davranılmıştır ki Kanadoğlu’nun ölümü haberleştirilirken özellikle yandaş, kemikçi basın aynı zırvayı yineleyebilmiştir.

Bugün Kanadoğlu’suz bir hukuk ne durumda görülüyor. Yargıtay Yargıtay’dı onun döneminde. Kimse sahiplenemezdi orayı. Ağırlaştırılmış ömür boyu ceza istenenler iki günde salınamazdı. Beğen ya da beğenme Milletvekilleri hapiste tutulamaz, Milletvekillikleri düşürülemezdi. Hukukun ayaklar altına alındığı ülkelerde diğer tüm alanlar felç olur. Bunu yaşıyor, görüyoruz. Erzincan İliç Anagold Altın Madeni Kıyımında hukuksuzluğun payı yok mudur? Maden alanı Çöplük köyü alanı diye anılıyor; bu olayların sorumluları çöp hükmündedir. Yargılanmalılar!

Hukuk her şeyden önce kurallar bütünü ve biçimdir. Keyfi davranamazsınız. Sonuçları çok ağır. Her an her şey olabilir duygusu ve gerçeği ne acı.

28 Şubat 2023’te yitirdiğimiz Sabih Kanadoğlu’nu sonsuz saygı, sevgi ve özlemle anıyorum.

 

 

 

 

Exit mobile version