Şadi Asfuroğlu,…

Sanatı ve eserleriyle “Anadolu Kozmetolojisi” kitabında Adana’dan; “Antakya Antik Cam Sanatı”na tanıtım hamlesi Üç nesildir Antakya’da cam üreten ve bu konuda öncü olmuş bir ailenin mensubu olan Şadi Asfuroğlu’nun sanatı ve eserleri, Adana Seyhan Rotary Kulübü’nün katkılarıyla yayımlanan “Anadolu Kozmetolojisi” kitabında yer aldı. Kitabın amacının, yeni düzenlemesi ile dünya müzeleri arasında önemli bir yere sahip olan […]

Sanatı ve eserleriyle “Anadolu Kozmetolojisi” kitabında

Adana’dan; “Antakya Antik Cam Sanatı”na tanıtım hamlesi

Üç nesildir Antakya’da cam üreten ve bu konuda öncü olmuş bir ailenin mensubu olan Şadi Asfuroğlu’nun sanatı ve eserleri, Adana Seyhan Rotary Kulübü’nün katkılarıyla yayımlanan “Anadolu Kozmetolojisi” kitabında yer aldı. Kitabın amacının, yeni düzenlemesi ile dünya müzeleri arasında önemli bir yere sahip olan Adana Müzesi’nin cam objeler seksiyonundaki kozmetik kapları tanıtmak ve antik çağda cam üretiminin merkezlerinden olan Antakya’da bugün yok olmuş bu üretimi yeniden canlandırarak yöre kültür ve turizmine önemli ve örnek alınacak bir hale getiren Şadi Asfuroğlu’nun oluşturduğu Antik Cam Evi’nin kozmetik röprodiksiyonlarını, Antakya yeşil camları koleksiyonunu tanıtmak olduğu bildirildi.
Eser, yok olmaya yüz tutmuş bir sanatı tekrar günümüze kazandırmayı başaran Şadi Asfuroğlu’na verdiği değerle dikkat çekiyor. Diş Hekimi Şadi Asfuroğlu, 1996 yılından beri T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’na Üfleme Antik Cam ürünler veren El Sanatçılarımızdan biri olmasıyla dikkat çekiyor.
Şadi Asfuroğlu, yaklaşık 140 yıllık bir geçmişe sahip eski Antakya Evi’ni satın alarak, bu evde artık müzelik hale gelen Antakya’ya özgü yeşil cam eserleri sergilemekte. Sözü edilen Antakya Evi’nin anneannesinin babası tarafından yaptırılan büyük aile evi olduğunu belirten Şadi Asfuroğlu, çalışmalarının tarihçesi ile ilgili şu bilgileri aktardı: “Camın ilk keşfedildiği yerlerden birisi Antakya civarıdır. Tarih kitapları, camın tesadüfler sonucunda ilk olarak Doğu Akdeniz’de Antakya ve güneyindeki Kuzey Suriye, Beyrut, Sayda sahillerinde bulunduğunu, yaklaşık aynı tarihlerde veya daha sonraları ve Mısır, Mezopotam’ya da camın keşfedildiğini anlatırlar. Yaklaşık 5000 yıl önce bulunan bu parıltı madde aslında ateşin keşfinin bir sonucudur. Cam denilen sihirli madde insan eliyle pek çok şekle girmiştir. Binlerce yıldan beri Antakya ve civarında imal edilen camlar Anadolu’nun pek çok yerine ve diğer ülkelere gönderilmiştir. Antakya ve çevresinde sıvı ve kuru gıda saklamak amacıyla kullanılan çeşitli formdaki kavanozlar (Katremisler) şişeler damacanalar (elfiler) marteban, yoğurt kapları, cam tabaklar vs. eski camların eritilmesiyle tekrar şekillendirerek elde edilirdi. Kırılan eski cam kaplar ve pencere camları cam ustaları tarafından tekrar, tekrar şişe ve kavanoz haline getirilirdi.
1940’lı yılına kadar bu işleri daha çok gezgin atölyeler yapar imiş. Gezgin cam ustaları Antakya’nın uygun yerlerine kurdukları atölye ve cam ocaklarında Antakya ve civar köylerden topladıkları kırık camları eriterek yeni cam objeler imal etmiş olurlardı.
1940’lı yıllarda rahmetli Babam Asaf Asfuroğlu ve birkaç girişimci kişi Suriyeli cam ustalarından birkaçını Antakya’ya getirmek suretiyle ilk düzenli ve sabit cam atölyesini oluşturmuşlar. Daha sonraları rahmetli amcalarım Ali Asfuroğlu ve Ferit Asfuroğlu bu çalışmalara ortak olmuş hatta Ali amcamız kendini geliştirmek için İstanbul’daki Paşabahçe ve diğer özel cam fabrikalarına çalışmak üzere gitmiş. Antakya’ya döndükten sonra ise babamla birlikte usta-işletmeci olarak yıllarca cam şişe ve kavanoz üretmişler. Babam o zaman ürettikleri kavanozları kendi kamyonuyla Anadolu’ya taşıyarak satmış. Dönüşte aynı kamyonla kırık veya atık camları toplayıp Antakya’ya getirmişler. Dönüşte atık cam bulamadıkları zamanlar da Antakya’ya ihtiyaç duyulan ticari ürünler (pirinç, şeker, buğday vs.) getirmişlerdir. Bu arada cam üretimi Antakya için önemli bir sanayi kolu haline gelmiş ve yeni, yeni işletmeler kurulmuş. Burada üretilen yeşil camlar Türkiye’nin pek çok yerine ulaşmış ve pek çok evin mutfağında, kilerinde yer bulmuştur.
Babamın koşuşturması 1964 yılında ani vefatıyla son bulmuş, cam atölyemiz kapanmıştır. Ali Amcam İskenderun’da kurduğu cam atölyesini bilmediğim nedenlerden dolayı kapatmak zorunda kalmış ve Almanya’ya çalışmak için gidenlerin arasına katılmış fakat Antakya’daki diğer cam atölyeleri sürekli cam üretmeye devam etmişler. Bu güzel çevreci üretim pek çok aile için geçim kaynağı olmuştur. Plastiğin hayatımıza girişiyle birlikte cam daha az kullanılmaya başlanmış ve son Antakya cam fabrikası da maalesef 4 yıl önce plastiğe yenik düşmüş ve kapanmıştır. Binlerce yıllık Antakya cam geleneği bu fabrikanın da kapanmasıyla birlikte son bulmuştur. Asfuroğlu ailesinin öncülüğü yaptığı yeşil Antakya cam örnekleri, cam fabrikaları kapandığı için ve tekrar üretilme ihtimali olmadığından müzelik hale gelmiştir. Bu çok özel cam koleksiyonumuzu cam evinin “müze” bölümünde ücretsiz olarak görmeniz mümkündür. Ben ise ailemin geliştirdiği yeşil Antakya cam geleneğini minik şişeler, cam yüzükler, cam sikkeler ve cam rölyeflerle ayakta tutmaya çalışıyorum. Antik cam evinde oluşturduğum üfleme ve rölyef cam atölyesinde sevgili hocam Sami Coşkun’dan öğrendiğim tekniklerle Roma, Bizans, Fenike döneminde yapılmış ve Arkeoloji müzelerinde mevcut olan gözyaşı şişesi, koku şişeleri ve ilaç, zehir saklama kapları, sıvı saklama kapları, cam bilezik ve yüzükleri ile cam sikkelerin Röprodüksiyonlarını yapmaya çalışıyorum.
1996 yılından beri T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı Dösim mağazalarında satılan ürünlerimizi artık Antik Cam Evi’mize gelen misafirlerimizin beğenisine sunuyoruz. Antakya Camları Müzesi, Antik Cam Atölyesi ve Yöresel Kültürel Hediyelik ürün satış merkezi haline getirdiğimiz bu tarihi evde gelen tarih ve cam dostu konuklarımız dinlenip çayımız ve Türk kahvemizi içebiliyorlar.” -Mehmet ÖZGÜN-

Exit mobile version