Konuya kaldığım yerden devam ediyorum.
Salât aktivitesi, temelde sevgi ile birlik bilinci oluşturma ve sosyal dayanışma şeklinde, bazen toplu halde namazlı olarak da uygulanmıştır diyebiliriz.
Salât toplantıları Hz. Muhammed’e inananların sayısı arttıkça önce evlerde gizli yapılırken, sonraları açıkça ve belirlenen bir binada toplanılarak yapılır olmuştur
Halife Ömer’in 639 yılında Kudüs’teki bir kiliseyi Mescit’e çevirmesi ile birlikte bu binaya Cami, yani toplanma yeri denilmiştir.
Buradaki toplantılar özellikle birlik bilinci oluşturma, sosyal dayanışma ve yardımlaşma, sosyal sorunları tartışıp çözümleme yanında bazen ve şartlar uygunsa bazen Namaz dediğimiz ritüelli şekilsel toplu dua etmeler de eklenmiştir.
Ancak Halife Osman’dan başlamak üzere Salât toplantıları, birlik bilinci oluşturma, sosyal yardımlaşma /dayanışma amaçlarından uzaklaşmış ve sadece Namaz uygulamalarına, Muaviye ile başlamak üzere de sadece Namaz kılınan yerlere dönüşmüş ve temel salât çalışmaları uygulanmaz olmuştur. Halen aynı eksik ve temel amacından uzaklaşılmış uygulama maalesef bu şekilde devam ettirilir durumdadır. İkili toplantılar şeklindeki uygulamanın kısmen sadece Cem evlerinde uygulanmakta olduğunu söyleyebiliriz.
Kur’an’da çoğunlukla salât kelimesi zekât kelimesi ile birlikte kullanılmaktadır ki zekât bir gruba veya topluma fayda sağlamak anlamında olup, sosyal yardımlaşmanın maddî yönü demektir. Bu nedenle de her iki kelime birlikte kullanılmıştır.
Salât kelimesi, Sayın Hakkı Yılmaz ve Mustafa Sağ’ın mealleri dışındaki bütün meallerde her nerede bu kelime geçmişse hemen sadece “namaz” anlamında kullanılmıştır. Bu kullanılış ise, tüm meallerde tek ve dar anlamıyla olan namaz kelimesinin sık sık geçmesine ve namazın sanki ilk ibad ve ibadet etme yöntemi olduğu yanılgısına neden olmaktadır.
Hâlbuki A’raf-55, 205, En’am-42-43, Furkan-64, Hac-26, 77 ve Tövbe-112. ayetlerde namaz kelimesi Tadarrulu dua veya kıyam, rükû ve secde üçlüsünden, ikilinin birlikte kullanılışı şeklinde tanımlanmıştır ve salât ile ibad ve ibadet etme kelimelerinden de ayrı kullanılmıştır.
A’raf-55. İşte böylesine güçlü olan Rabbinize içtenlikle /samimi bir inançla ve tedarruan /gittikçe eğilerek /ritüelli olan namaz şeklinde ve gösterişsiz /gizli ve kısık bir sesle dua edin. Çünkü Allah, gösteriş içinde abartılı söz söyleyenleri /dua ederken bu riyakâr davranışları nedeniyle sevmez.
Furkan-64. Gecenin yalnızlığında Rablerine kıyam ve secde ederler /namaz ile kulluklarını ifade ederler.
Hac-26. Zamanında Biz Kâbe’nin yerini belirlemiş ve İbrahim‘i oraya yerleştirmiştik. Ve ona: “Ya İbrahim! Bana hiçbir şeyi şirk koşma, tavaf edenler, ayakta saygıyla duranlar, rukü edenler /gücüm karşısında eğilenler ve secdeye varanlar /gücüm karşısında artık bir hiç olduklarını yere kapanarak kabul edenler (namaz şeklinde ritüelli dua edenler) için evimi daima temiz tut”.
Çünkü namaz, Nüsuk diye tanımlanan şekilsel dua ritüellerinden biridir ve En’am-162. ayette, salât kelimesinden ayrı yer almıştır (Nüsuklar: Namaz, Oruç ve Hac).
En’am-162. “Salâtım ve nüsukum, yaşamım ve ölümüm, âlemlerin Rabbi olan Allah içindir”.
“Salât-ıl Vusta” ifadesi ise Birlik bilincini oluşturmak ve Sosyal faaliyetlerde bulunmak ve Namaz kılmak şeklinde ikili işlemi bir arada yapmak üzere toplanmak demektir diye düşünüyorum. Sayın Hakkı Yılmaz ve Mustafa Sağ da aynı görüşteler.
Keşke böylesi ikili toplantıları sadece Cuma günleri değil, daha sık ve daha uygun zamanlar olan sabah erken-akşam üstü veya gece vakitlerinde yapsak diyorum. İnşallah!
Salât faaliyetleri sayesinde toplumda olumsuzluklar engellenebilmekte, birlik bilinci oluşturulmakta ve eğitim, sosyal destek ve güvence sağlandığından suç oranı çok aza indirilmektedir. Bu nedenle de SALÂT DİNİN DİREĞİ olmaktadır.
Hatta Hud-87’nci ayette Salât kelimesi “Din” anlamında da kullanılmıştır.
Hud-87. Medyen Kavmi; “Ya Şuayb! Atalarımızın ibad ve ibadet etmiş /kulluk etmiş oldukları ilahları terk etmemizi ve mal-mülkümüzü istediğimiz gibi edinmekten vazgeçmemizi, salâtına /dinine olan inancına dayanarak mı söylüyorsun? Halbuki Sen aslında yumuşak huylu ve aklı başında bir insansın” dediler.
Salât ile ilgili aşağıdaki ayetlerde ayrıca;
- Salât’a, temiz olmak üzere abdest ile başlanılması gerektiği
Maide-6. Ey iman edenler! Salâta /birlik bilinci oluşturma ve sosyal yardımlaşma toplantılarına katılacağınız ve böylesi faaliyetlerde bulunacağınız zaman (namazlı veya namazsız) yüzünüzü ve dirseklere kadar kollarınızı yıkayın. Başınızı ve topuklara kadar ayaklarınızı su ile sıvazlayın /mesh edin. Eğer cünüp iseniz /herhangi bir nedenle dikkatinizi toplayamayacak ve ne konuştuğunuzu bilemeyecek kadar bilinciniz-muhakemeniz karışık veya yanınıza yatacak kadar uyku sersemi iseniz, düzelmeyi (fettahharu) bekleyin. Hasta veya yolcu iseniz yahut tuvaletinizi gaita çıkararak /büyük abdest şeklinde yapmışsanız yahut kadınlarla cinsel ilişkide bulunmuş ve su bulamamışsanız, normal abdest niyetine ellerinizin avuç içlerini temiz bir toprağa dokundurarak, yüzünüzü ve kollarınızı sıvazlayarak teyemmüm edin. Allah size güçlük çıkarmak istemiyor, ancak sizi olumsuzluklardan temizlemek ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak istiyor. Olur ki minnet duyar ve teşekkür edersiniz /şükredersiniz.
- Salât’a engel olunmaması gerektiği (Müzzemmil-20’ye bakınız)
- Sadece Allah rızasını /sevgisini kazanmak için yapılmasının önemli olduğu
Maun-6. Zaten onlar salâtı gösteriş için /başkaları görsünler diye riyakârca ve menfaat sağlamak amacıyla yapmaktadırlar.
Müminun-2. Çünkü onların salâtlarında /yardımlaşma ve dayanışma faaliyetlerinde sadece Allah’ın rızası vardır /şirk ve riya yoktur.
- Aşırılık ve yanlıştan (Fahşa ve münkerden) koruyacağı
Ankebud-45. Ya Muhammed! Kitaptan Sana vahyedileni oku, salâtı yerine getir. Çünkü salât, insanı aşırılıktan ve inkâr ile yanlış amellerden alıkoyar ve her şeyden çok önemli olan Allah’ı her an anmanın /zikretmenin gerekliliğini pekiştirir. Şunu bilin ki, gerek bu konuda, gerekse başka herhangi bir konuda da Allah ne yaptığınızı çok iyi bilir.
Eğer, Salât buyruğunu, sadece namaz kılma şeklinde dar anlamda anlarsak, böyle bir namaz tek başına bize hangi şirki, kötülüğü, yani Kur’an’da geçen kelime ile, hangi “fahşai” hangi “münkeri” engellememizi sağlıyor? Bunları öğrenme bilincini verip, korunmamızı sağlıyor? Bunları ancak hayatımızda sürekli var olan bir birlik ve dayanışma bilincinde olmak ile Kur’an bilgisi bize verebilir.
Bu nedenle tüm Dünya’da bugün namaz kılan insanların azımsanmayacak bir çoğunluğu, ne yazık ki “fahşa” dan, “münker” den ve “şirk” ten kurtulamıyor (M. Sağ. Çağrı, s. 560).
- Salâtın bağırmadan, gösterişe ve riyaya kaçmadan yapılması gerektiği,
İsra-110. Yine insanlara, “İster Allah, isterseniz de Rahman diye dua edin. Hangi isimle dua ederseniz edin fark etmez. Çünkü tüm güzel isimler /Esma-ül Hüsna O’nundur”. Sen de salâtın /sosyal yardımlaşma ve /veya Kur’an eğitimi toplantılarınız sırasında ne çok bağırarak, ne de anlaşılmayacak kadar çok sessiz konuşma, ikisinin arasında bir sesle konuş ki tebliğ ve açıklamalarını herkes duyup anlayabilsin”.
- Salâtın diğer ibad ve ibadet etmekten /kulluğu ifade etmekten ve ruku-secde denilen namazdan ve nüsuklar denilen şekilsel uygulamalardan ayrı olduğunun belirtildiği
Bakara-43. Kitaplarınızda belirttiğimiz gibi siz de salâtı yerine getirin, zekâtı verin ve rükû edenlerle birlikte olun. (En’am-162. ayete de bakınız)
Salât konusunu tam kavrayabilmek için öncelikle Kur’an’ı anlayarak okumak şarttır. Kur’an bilgisinden yoksunsak, ya da onu anlamadan sadece Arapçasını telaffuz etmekle yetiniyorsak, her an şirk batağına düşme tehlikesiyle de karşı karşıya kalınabilir (Rum-31).
Rum-31. Ey insanlar! Tek ilah olarak sadece Allah’a iman edin ve takva sahibi olun. Salâtı, sürekli olması için kurumsallaştırıp uygulayın ve şirk koşanlardan olmayın.
NOT- NÖVAK Vakfımızın kitaplarının gelirleri ile Eskişehir Tıp Öğrencilerine burs veriyoruz. Özel günlerinizde kitaplardan alır veya hediye ederseniz bize destek olur ve öğrenci sayımız inşallah artar: “DİN VE BEYİN”, “SON DAVET KUR’AN”, “KUR’AN KADINI KORUYOR”, “OKU! Konularına göre Kur’an ayetleri”, “KUR’AN’IN KULU KÖLESİ MEVLȂNA”, “TEVRAT VE İNCİL’DE ÖNCEKİ İSLAM”, “KUR’AN VE SON İSLAM”, “ALLAH İLE ANLAŞMAMIZ VAR”, “ALLAH’TAN ALACAKLI OL”, “ÖZDE DİNDAR, SÖZDE DİNDAR”, “ALLAH KİMİ SEVER, KİMİ SEVMEZ”, HADİS VE SÜNNET GERÇEĞİ” VE “KUR’A, İNCİL, TEVRAT. ORTAK OLAN VE OLMAYAN MUHKEM KURALLAR”
YORUMLAR