Salgın Günleri ve Şair Kapısı

Merdivenden taşan ilk adımdı İlhan Berk Bir karıncayı eklemleyen amaç, bitkilere sırnaşan arı, adı konmamış uzunca bir yolculuk… “Büyüme saati bir ormanın Şöyle iyice dinlesem sanırım artık Bütün ormanları büyürken duyarım…” İlkokulda iken okul gazetesiyle başlar şiir maratonu… İlk şiirleri Halkevi’nin çıkardığı Uyanış adlı dergide yayınlanır. Sonraları, İkinci Yeni’nin isim babası olarak anılır… İlhan Berk […]

Merdivenden taşan ilk adımdı İlhan Berk

Bir karıncayı eklemleyen amaç, bitkilere sırnaşan arı, adı konmamış uzunca bir yolculuk…

“Büyüme saati bir ormanın
Şöyle iyice dinlesem sanırım artık
Bütün ormanları büyürken duyarım…”

İlkokulda iken okul gazetesiyle başlar şiir maratonu… İlk şiirleri Halkevi’nin çıkardığı Uyanış adlı dergide yayınlanır.

Sonraları, İkinci Yeni’nin isim babası olarak anılır…

İlhan Berk şiirin yanı sıra resim de yapmaktadır. 1974 senesinde Galeri Baraz’da ilk resim sergisini açar. 1978 senesinde Bedri Rahmi Eyüpoğlu galerisinde ikinci resim sergisini açar. Bunu 1984 senesinde Galeri Nev’deki sergi takip eder.

Can Yücel huysuz bir arayışla yoklar kulağımızı. Alaycı, sevimli ve duygulu…
Ruhum sıkıldıkça ruhum,

Senden ayrı, kendimden ve kentten ayrı
Apayrı bir hava çalıyor vücudum…
Her cümle aynı dilde paylaşılır ya, tam da o… şiir içinde öyle…
Yaşadığın şeyler için yazmak, inandığın değerler için…
Acılar, ayrılıklar… Biraz da gelgit dizilimi…

Tüketmenin çağdaşlıkla bir sayıldığı süreçlere duyulan öfkedir aslında…

Her dizenin içinde büyüyen hasret, kor bir alev…

Çünkü kötülüklerin hakim olduğu bir çağ… Doğanın ve canlılığın hırpalandığı, şiddetin sıradanlaştığı bir çağ…

Edip Cansever daha kaygılı gibi… İnsanı sırtlamak büyük iş sonuçta… Şiirle sırtlamak bilhassa… Mutluluk barındıramayan bir yerkürede, çok çabuk tüketilen zamanın, çok çabuk kanıksanan zikzakları…

“Belki yarın gidecek
Bir anı gelecek bir başka anının yerine
İnsan bazen ağlamaz mı bakıp bakıp kendine…”

Bunca anlamsız algı, bunca acı varken toplumu sırtlamak büyük iş
Herkesin herkese yabancı
Herkesin herkese uzak,

Herkesin herkesten nemalandığı ve herkesin her şey olduğu bir çağda sırtlamak ağır yük…

Eksik yanlarımızı onaran bir solukla, bir masadan hayat çıkaran ses…

Garip akımının sıra dışı şairi Oktay Rıfat…

Anlamla anlamsız arasında gel-gitlerin sürekli didiştiği bir yolculuk…

“Güneşimi arılar yedi gecesiz kaldım
Dört köşe taşların üstünde
Denizin çarşısında yeşil zeytin
Balıklar geçti düdük çala çala…”

Belki sırf bu sebeple, yeni bir düşünce ve yeni hislerle yoğrulan bir metin, yeni renklerden ve yeni gel gitlerden söz eder…
İçindeki çelişkilerden…

Kendi kendini doğurmanın eşiğinden ve çağına çakılıp duramayan kaygılı bir sorumluluk hissinden özellikle…
*
Yaşamımızı tehdit eden enfeksiyonun varlığı ve bireylerde yarattığı travmanın etkileri hemen her gün çeşitli makalelerle ifade ediliyor…

Bu süreçte en önemli yaklaşım, doğru kaynaklardan doğru bir şekilde bilgilenmek ve bu bilimsel veriler ışığında salgınla başa çıkmanın yollarını tanımlamaktan geçiyor…

Elbette aktiviteler önemli…

Kaygıları dağıtacak aktiviteler…

Şiir de bunlardan biri…

Murad DEMİRKOL

Exit mobile version