Savaşı zenginler çıkarıyor bedelini yoksullar ödüyor

İHD Hatay Şubesi, ‘1 Eylül Dünya Barış Günü’nde alanlara çıktı, tüm dünyada barışın egemen olması temennisini dile getirdi … İnsan Hakları Derneği (İHD) Hatay Şubesi, “1 Eylül Dünya Barış Günü” dolayısıyla alanlara çıktı, köprü başında düzenlenen, geniş katılımlı basın açıklamasıyla da, tüm dünyada barışın egemen olması temennilerini dile getirdi. Geniş Güvenlik önlemleri altında düzenlenen etkinlikte, […]

İHD Hatay Şubesi, ‘1 Eylül Dünya Barış Günü’nde alanlara çıktı, tüm dünyada barışın egemen olması temennisini dile getirdi …

İnsan Hakları Derneği (İHD) Hatay Şubesi, “1 Eylül Dünya Barış Günü” dolayısıyla alanlara çıktı, köprü başında düzenlenen, geniş katılımlı basın açıklamasıyla da, tüm dünyada barışın egemen olması temennilerini dile getirdi.
Geniş Güvenlik önlemleri altında düzenlenen etkinlikte, basın açıklamasını okuyan İHD Hatay Şube Başkanı Servet Üstün Akbaba, emperyalizmin hegemonyasını genişletme adına, halkları savaşlara elet etmeye devam ettiğini söyledi, savaşları zenginlerin çıkardığına, bedelini ise yoksulların ödediğine vurgu yaptı.
Türkiye, 2003’ten bu yana sözleşmenin tarafıdır …
1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle barışın egemen olduğu bir dünyada yaşamak istediklerini dile getiren Akbaba, barış hakkının bir insan hakkı olduğunu, dayanışma haklarından olduğunu ifade etti. Birleşmiş Milletlerin, 1945 yılında kabul ve ilan edilen BM Şartı ile kurulduğunu, Birleşmiş Milletlerde barış ve insan hak ve özgürlüklerine saygıyı güçlendirme amacı vurgulandığını söyleyen Akbaba, açıklamasında şunlara yer verdi: “BM İnsan Hakları Komisyonu tarafından hazırlanan ,10 Aralık 1948 tarihinde kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin başlangıç maddesi ile 28. Maddesinde, barış ve barışın temellendirileceği uluslararası ve ulusal sosyal düzenlerin, bu bildiride yer alan haklara ve özgürlüklere dayanması gerekliliği vurgulanır. BM Genel Kurulu, Halkların Barış Hakkına Dair Bildiriyi Genel Kurul’un 12 Kasım 1984 tarihli oturumunda 39/41 sayılı kararıyla kabul ve ilan etmiştir. Bildiride barış hakkının kutsallığı, bu hakkı korumanın ve uygulanmasını sağlamanın da devletler için bir yükümlülük olduğu vurgulanır.
Barış talebinin, medeni ve siyasi haklarla (yaşam hakkı, işkence yasağı, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, adil yargılanma hakkı, din ve vicdan özgürlüğü, ifade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü vb.) olduğu kadar; ekonomik, sosyal ve kültürel haklar (çalışma hakkı, konut hakkı, sağlık hakkı, eğitim hakkı, dil hakları) ile de ilişkisi bulunmaktadır. İHD, insan haklarını evrensel, bütünsel, bölünmez, biri diğerine tercih edilemez, tüm insan haklarının birbiriyle irtibatlı oluşuyla kabul etmektedir. Aynı zamanda BM Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi ile Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesinin 1. Maddeleri, halkların kendi kaderlerini tayin hakkını bir insan hakkı olarak kabul ve ilan eder. Türkiye bu sözleşmelerin 2003 tarihinden beri tarafıdır. İkinci olarak Afrika İnsan ve Halkların Hakkı Şartı da insan haklarını daha geniş çerçevede temellendiren, birey ve vatandaşlık hakları yanında halkların haklarını da ‘insan hakkı’ olarak kabul ve ilan eden bir anlayışa sahiptir. Dolayısıyla insan hakları bireylerin olduğu gibi, halkların da haklarıdır.
Dünyadaki çatışmaların temelinde hak ve özgürlük talepleri yer alıyor …
Bu metinlerde İHD’nin de benimseyip paylaştığı temel yaklaşım, barışın insan hakları ve özgürlüklerine dayalı oluşudur. İnsanlar arasındaki ekonomik, sosyal; her türden eşitsizlikler, hakların ve özgürlüklerin tanınmayışı, savaşların ve çatışmaların temel sebebidir. O nedenle, İHD olarak her şart altında ve dünyanın neresinde olursa olsun, barışın haklara ve özgürlüklere dayalı olarak sağlanabileceği düşüncesindeyiz. Dünyadaki bütün çatışma bölgelerinde çatışmaların temelinde genellikle hak ve özgürlük taleplerinin bulunduğu gözlenmektedir.
Yüzlerce yıldır sahnelenen emperyalist hegemonya alanlarını genişletme projesi halklar arasındaki milliyet, din, dil, etnik kimlik farklılıklarını düşmanlaştırma politikalarına, savaşlara alet etmeye devam etmektedir. 21.yüzyılın dünyasında Ortadoğu’ da sürdürülen savaşta; açlığa, susuzluğa, sefalete sürüklenen milyonlar, tecavüze uğrayan kadınlar, göç yollarında yitip giden yüz binler, ganimet olarak köle pazarlarında satılan kadınlar, cesetleri kıyılara vuran bebekler, ucuz emek gücü olarak çalıştırılan binlerce insan, her gün derinleşen gelir adaletsizliği göstermektedir ki barış hakkı halklarında hakkıdır. Biliyoruz ki, savaşı zenginler çıkarıyor. Bedelini yoksullar ödüyor.” -Mehmet ÖZGÜN-

Exit mobile version