Önceki gün, “ 14 Şubat dünya Sevgi Günü” kutlandı.
Bunu okuyanlar şimdi bana belki şöyle diyecekler: “14 Şubat dünya sevgililer günüdür”. Bunu nasıl “dünya sevgi gününe” çeviriyorsunuz?…
Evet bende biliyorum 14 Şubat’ın “sevgililer günü” olduğunu. Ama hiç olmaz ise senede bir gün “sevgi” sözcüğü de hatırlansın, yüreklerimize ve beynimize nakşedilsin diye bu günün “sevgi günü” olarak kutlanmasını ve hatırlanmasını istiyorum. Bu nedenle de bu değişikliği yaptım.
Acaba haksızmıyım?.
Umud ediyorum ki; bu yazımı okuyanların ezici bir çoğunluğu, bana hak vereceklerdir.
Zira “sevgili” sözcüğü dar bir anlamı kapsar. Gerek ülkemizde, gerek dünyanın çeşitli ülkelerinde bu sözcük daha çok iki karşı cins arasındaki duygusal ilişkiyi ve birlikteliği ifade eder.
Ama “sevgi” sözcüğü ise bireyden başlayıp toplumun tüm katmanlarını, ulusları, dünya devletlerini kapsar.
Bugün dünyanın içinde bulunduğu durum, yaşanan zor koşullar, özellikle ülkelerini yönetenlerin, kanaat önderi olma durumunda bulunanların, sözlerine, tutumlarına, davranışlarına, yüzlerindeki hareketlerine, mimiklerine, tavırlarına,tarzlarına şöyle bir baktığımızda, “sevgi” kelimesine ne kadar da çok muhtaç olduğumuzu net bir şekilde görürüz.
Özellikle sorumluluk mevkiinde bulunanların, ülkelerini yönetenlerin, ülkelerinde kanaat önderi konumunda bulunanların tüm sözleri, hareketleri, tutum ve davranışları, bireylerce örnek alınır ve bireylerde buna göre hareket ederler.
Durum böyle olduğuna göre, o konumda bulunanların örnek davranış içerisinde olmaları ve tüm hal ve tavırlarında, tüm sözlerinde, tüm konuşmalarında “sevgi” kelimesinin anlamına uygun bir şekilde hareket etmeleri gerekir.
Ama gerçek böyle midir?
Yani örnek olması, örnek alınması gerekenler, etraflarına ve topluma “sevgi” sözcüğünün gerektirdiği şekilde bir tutum ve davranış içinde olabiliyorlar mı?
Ne yazık ki; bu soruya olumlu bir yanıt vermek mümkün değil.
Çevremize şöyle bir bakalım. Aileden başlamak üzere halkayı giderek genişletelim. O halkanın içerisine girenlerin hemen ezici bir çoğunluğunun, sevgi sözcüğünden uzak bir tutum ve davranış içerisinde olduklarını üzülerek görür ve izleriz.
Sanki “sevgi” sözcüğü unutulmuş, bir yana itilmiş, ötelenmiş vaziyette.
Hoşgörü diye bir kuralın varlığı söz konusu değil.
Ağızdan çıkan sözler, yüzlerdeki hareketler, mimikler, tutum ve davranışlar, sevgi, hoşgörü yerine, sevgisizlik tohumlarını etrafa saçıyor.
İstenildiği kadar sağduyu var, aklıselim var, bu nedenle de etrafa saçılan tohumlar gelişme imkânı bulamazlar, saçıldıkları tarlada çürümeye, yok edilmeye mahkûm olurlar denilsin. Ama içlerinde bazıları bu yok edilme hareketinden kurtulup yeşerme ve topluma kötü örnek olma imkânına kavuşabilirler.
İşte bu nedenle 14 Şubat “dünya sevgililer” gününün, “dünya sevgi günü” olarak kutlanması ve böylece yılın geri kalan günlerinin de sevgi, saygı, hoşgörü, birlik ve beraberlik anlayışı içinde geçmesine imkan sağlamasını istiyor, diliyor ve bekliyoruz.
Bu duygu ve beklentilerle dolu olarak “14 Şubat dünya sevgi gününü”, kutluyor ve nice “sevgi günlerine” diyoruz…. nabiinal@hotmail.com