Biliyorum bu sabah gözlerini açmış olabilirsin ve depremden 20 ay sonra dünya sana karşı yığılmış gibi hissettin.
İki yıla yakın bu son süreçte zor zamanlar geçirdin, biliyorum.
Bunun tüm hikayeninin olmadığını, sadece bir bölüm olduğunu söylemek için yıkılmış deprem merkezi Antakya’mdayım.
Belki de istediğinden daha uzun sürdü, dayanması zor oldu ve seni kötü hissettirdi, ama kendini dik tut, sevgili kardeşim.
Şafaktan önce her zaman karanlıktır ve sonsuza kadar yağmur yağmayacak – sadece inandığın şeye tutunmalısın, derinden kazmalı ve cesaretini bulmalısın.
Belki yolunu kaybetmişsindir, sesini unutmuşsundur ve eskisi gibi mutluluğunu bulamamışsındır,
Ama, bu da geçecek.
İki yıldır hayat bir durumda seni yere seriyor, başka durumda bir ilişki parçalanıyor ya da sadece üzgün hissediyorsun kendini. Seni anlıyorum.
Birkaç gün önce Fransa’dan geldim memleketime, aranızdayım, tut elimi biraz yürüyelim
Hadi kim olduğun hakkında ne kadar inanılmaz şeyler yapabildiğin hakkında konuşalım… Çünkü öylesin.
Cesaret hemen döndürmek değil, her gün kalkıp elinden gelenin en iyisini yapmaktır.
İyi olmamak normal.
Dinlenmek ya da yardım istemek normaldir.
Düşmek ve yere serilmek sorun değil…
Sadece geri dönmeyi seç, savaşmaya devam et, başını dik tut.
Yaşadıkların seni tanımlamaz ve kendine düşündüğünden daha fazlasısın… şu anda halen yalnız ve çaresiz hissedebilirsin, yolunu pençelemek ya da karanlığın derinliklerine batmak senin elinde.
O zaman bile, seni bulacağım ve kendin hakkında inanmayı bıraktığın her şeyin sen olduğunu hatırlatacağım…
Yeterden fazlasısın.
Sen güçlüsün.
Yeniden yükselebilirsin.
Belki kolay olmayacak, belki bazılarına zarar verecek.
Ama sana söz veriyorum bunu yapabilirsin.
Belki bugün değil, bir hafta ya da bir ay içinde ama adımları atmaya başla.
Kanatlarını tekrardan bulabileceğini bilmeye başla- kendini kafese kapat ve özgür kal.
İki yıl sonra artık sayfayı çevir.
Yeni bir bölüm başlat.
En çok da, sadece inanmaya başla.
Her zaman kendi içinde güce sahiptin…
Şimdi onu kullanma zamanı.
Bunu biliyorsun, sevgili hemşerim…
Şimdi ve her zaman.
İnan.
Prof. Garip Turunç