Konuya kaldığım yerden devam ediyorum.
8.Dünya süslerinden olan mal ve çocuk konusunu kullanır.
Kehf-46: Ey insanlar! Şunu iyice bilin ki, servet ve çocuklar, Dünya yaşamının geçici ziynetleridir. Rabbinin yanında daha hayırlı ve olumlu birer çaba olarak kalıcı bir etki bırakacak olan, Allah ile yapılan anlaşmaya sadakat ve salih amellerinizdir).
9.Haksız olduğu halde, insana haklıymış duygusunu empoze ederek başkasına saldırtır.
Şura-42. Ancak haksız yere insanların maddi-manevi-bilgi-huzur gibi imkânlarını gasp ederek onlara zulmedenler ve yeryüzünde haksız yere saldıranlar /terör estirenler mutlaka cezalandırılır.
10.İhtiyacının çok üstünde mal-mülk-para-ziynet eşyası-giyecek-yiyecek almak, depolamak veya çarçur edecek şekilde aşırı harcamak yolu ile İsrafa /aşırılığa veya aşırı ibad etmeyi saptırarak aşırı bencilliğe, tembelliğe ve toplumdan, üretkenlikten koparır.
İsra-27: Zira gereksiz yere saçıp savuranlar /israf edenler şeytanların dostlarıdır /kardeşidirler ve şeytan da Rabbine karşı nankörlük etmiş ve küfre sapmış olandır.
11.Ahde vefalılıktan, verilen sözde durmaktan ve yetimin hakkını gözetmekten uzaklaştırır
İsra-34: Yetimlerin malını, yasal ergenlik çağına ulaşıncaya kadar, kendi yararlarına olacak şekilde koruyun ve değerlendirin. Sözleşmelerinizi /vaat ettiklerinizi yerine getirin. Çünkü, sözleşmeler konusunda kişi sorumlu tutulacaktır.
12.İnsanda doğuştan olan birbirine düşmanlık ve nefret etme duygusunu kışkırtır.
13.Bir başkasının arkasından konuşma (gıybet etme), dedikodu yapma isteğini kullanır. Celaleddin-i Rumi başkasını çekiştirmeyi ve kusur aramayı şöyle açıklar: (Bir insanın başkalarında kusur görmesi, ayıplaması, gerçekte kendi kusurunu görmesi demektir.). Yine Mesnevi’sinde (Kusur ve ayıbın mayası bil ki hasettir) diyerek gıybetin temelinde haset olduğuna dikkati çeker.
14.Riba işlemini kullandırtır.
Bakara-275: Ya Muhammed! Sana ribayı /tefeciliği /muhtaç olan başkasına çok fazla karşılıkla ve borç olarak verileni /başkasını üzen haksız kazancı soruyorlar. Bu işi yapanlar, şeytanın kandırıp yoldan çıkardığı kişi gibi daima şaşkındırlar. Onların bu şaşkın halleri, “tefecilik kazancı, alışveriş kazancı gibidir” deyip kendilerini kandırmalarından dolayıdır…..
15.Aklını işletmeyerek ve sorgulatmayarak davarlaştırır.
Bakara-104: Ey iman edenler! Peygamber de dahil, idarecilerinize “raina /bizi koyun /davar gibi güt /bizi dinleme ve görüşümüze başvurmadan istediğin gibi idare et” demeyin, “unzurna /bizim görüşümüze başvur /bizi dinle ve ondan sonra karar ver” deyin. Şunu da bilin ki, bu emrimizi benimsemeyip inkâr edenlere elem verici bir azap söz konusudur.
16.Allah hakkında konuşmaya teşvik eder
Bakara-169. Şeytan, olumsuz nefsleriniz olan kötülüğü, çirkinliği ve aşırılığı seçmenizi bekler ve seçiminiz üzerine, hemen fısıltılarına başlayıp hakkında kesin bilginiz olmadığı yakıştırmalarla Allah hakkında konuşmanızı ve Allah’ın adına hükümler koymanızı önerir durur ve sizi kandırmaya çalışır.
17.Kibirlenme ve kendini güçlü hissetmeye inandırır
Enfal-48. İşte bu sırada şeytan da kendisini dost edinmiş /şeytanlaşmış birisi aracılığı ile onların bu kibirli düşüncelerini destekleyici olmak üzere; “Siz çok güçlüsünüz ve kimse sizi yenemez, ayrıca ben de sizin yanınızdayım” şeklinde onları ikna edici fısıltılarına da başlamıştı.
Görüldüğü gibi Kur’an, Şeytan’ın vaat ve davet-çağırma prensibi ile yukarıdaki taktikleri uyguladığını bildirmektedir.
İbrahim-22: İnkârcıların hesapları görülüp Cehennem kararı verildikten sonra, olumsuz nefslerini destekleyerek onları kandırmış olan şeytan onlara, “Şüphesiz Allah, size hesap gününün olacağı sözünü vermişti. Ben de size söz vermiştim ama benim sözüm sahteydi. Zaten benim sizin üzerinize gerçekte herhangi bir gücüm de yoktu. Ben sizi istemiş olduğunuz sapıklığınızda /olumsuz nefslerinize uygun niyetlerinizde destekledim, onu size hoş gösterdim, siz de kabul ettiniz. Bu yüzden beni suçlamayın, siz kendinizi suçlayın.
Yine şeytan bu taktikleri sadece biz normal insanlara değil, peygamberlere de uygulamış, fakat Allah hemen müdahale ederek bunu düzelttiğini ve zaman zaman kozmik idarecilere (Melekutu A’la’ya) de uygulamak istediğini, fakat buna müsaade edilmeyip gerekli müdahalelerin yapılmakta olduğunu açıklamaktadır.
Hac-52: Ey Peygamber! Senden önce gönderdiğimiz hiçbir resul ve nebi yoktur ki, bir şeyi gönüllerinden geçirdikleri zaman /düşündükleri zaman, şeytan onların olumsuz nefsleriyle ilgili düşüncelerini benimsemeleri için vesvese vermiş olmasın. Fakat Allah, resul veya nebinin olumlu nefslerini itidal /orta düzeyde kullanma yeteneklerini kuvvetlendirmiş ve şeytanın soktuğu vesvesesini etkisiz kılmış ve sonra olumsuz nefslerden temizlenmiş olan bilinçlerine ayetlerini yerleştirmiştir. Şüpheniz olmasın ki Allah, her şeyi bilen ve her şeye hâkim olandır. Saffat-7: Ve onu asileşmiş /hastalanmış olan şeytanlardan, müdahalelerinden koruduk ve koruyoruz. 8. Bu yüzden şeytanlar ne kadar uğraşsalar da Kur’an’ı bildiren Meleil A’la’ya /ilahî yüce görevlilere yanaşıp onları dinleyemez ve belirlenmiş olan düzene bir zarar da veremezler.
Yine Kur’an’da şeytan gibi insanların da benzer taktikler uygulayarak birbirlerine zarar verebileceklerine değinilmiştir.
Nas-6: “Ki o görünmeyen şeytan /hasta olan Cin ve görünen şeytanlaşmış insanlar, insanların zihinlerinde başlayan olumsuz düşüncelerine musallat olurlar ve vesveselendirip olumsuzluklara iyice sapsınlar diye yönlendirici /kabul ettirici fikirler fısıldayıp kandırmaya çalışırlar” diyerek dua et.
Şeytanlaşmış olan kişi, güçlü ve doğru dinî bir görüşü varmış gibi konuşur ve doğru yolun bu olduğuna ikna etmeye uğraşır, temiz niyetlileri kendilerine uydurur. Aklı zayıf, Kur’an bilgisi yetersiz ve saf olanlar bunların cazibesine kapılırlar. Bu kişi, dinî bilgisi yetersiz olduğu halde, çok bilgiliymiş gibi gözükmeye çalışır.. Sahtekâr olanın merhameti dilinde, gerçek olanın ise davranışındadır.
Celaleddin-i Rumi, vasiyet niteliğindeki şu gazeli ile şeytan’ın tuzağına düşmenin pişmanlık ve “eyvah” denmesi gereken bir durum olduğuna dikkat çekmektedir (Öldüğümde tabutum götürülürken bende bu Dünya derdi var sanma, benim için ağlama, yazık vah vah deme, şeytanın tuzağına düşersen, vah vah’ın sırası o zamandır, yazık yazık o zaman denir.).
Allah, bir insanın şeytan dürtüsünü hissettiği anda bundan kurtulmak için hemen Kendisini anmasını ve “Euzu besmele” önermektedir.
Araf-200: Eğer şeytan Sende uyanacak olumsuz bir düşünceye vesvese vermeye başlarsa hemen Allah’a sığın /”euzubillahi mineşşeytanır reciym” de. Çünkü Allah her şeyi işitendir ve her şeyi bilendir.
Nefs derslerinden başarılı olmamız dileklerimle.
NOT- NÖVAK Vakfımızın kitaplarının gelirleri ile Eskişehir Tıp Öğrencilerine burs veriyoruz. Özel günlerinizde kitaplardan alır veya hediye ederseniz bize destek olur ve öğrenci sayımız artar: “DİN VE BEYİN”, “SON DAVET KUR’AN Tercümesi”, “KUR’AN KADINI KORUYOR”, “OKU! Konularına göre Kur’an ayetleri”, “KUR’AN’IN KULU KÖLESİ MEVLȂNA”, “TEVRAT VE İNCİL’DE ÖNCEKİ İSLAM”, “KUR’AN VE SON İSLAM”, “ALLAH İLE ANLAŞMAMIZ VAR” ve “ALLAH’TAN ALACAKLI OL”
YORUMLAR