Şiddet

Bir olaylar silsilesiyle karşılaştığımız anda yüzümüze sırnaşan o tepki… O yüreğimize savrulan ve üst üste yıkıntılardan oluşan felaket… Kızımı teşhis edemedim diye inleyen çığlık, çocuğum diye düğümlenen ses… Çünkü hüzün anlatılanın aksine, tedirginliğin ve yalnızlaşmanın hikâyesiyle ilgilenmez. Adı konmayan bir his, bir yakarış, acının sesine ortak olmak… Evlerdeki hayatlara, işyerindeki koşullara, kadınlara, çocuklara, doğaya ve […]

Bir olaylar silsilesiyle karşılaştığımız anda yüzümüze sırnaşan o tepki…

O yüreğimize savrulan ve üst üste yıkıntılardan oluşan felaket…

Kızımı teşhis edemedim diye inleyen çığlık, çocuğum diye düğümlenen ses…

Çünkü hüzün anlatılanın aksine, tedirginliğin ve yalnızlaşmanın hikâyesiyle ilgilenmez.

Adı konmayan bir his, bir yakarış, acının sesine ortak olmak…

Evlerdeki hayatlara, işyerindeki koşullara, kadınlara, çocuklara, doğaya ve öteki olanın sesine odaklanarak, yaşananların yarasına dokunmak…

Şiddet…

Çocuğa, kadına, engelliye, canlıya ve doğaya karşı işlenen en ağır suç…

Sokakta, okulda, aile içinde, medyada…

İçimizi tepetaklak eden ve acıya boğan bir kasvet…

Şiddet olgusunun sıradanlaştığı süreçler en hazin olanı aslında…

Çünkü konuşulamayan şiddet hemen herkesi yokluyor…

Kadın, çocuk, heykel, kedi, ağaç…

Hemen her şeyi…

Güçsüz durumda olanları defalarca…

Yaşamın en kaba hali, en çirkin ve en acımasızı…

Kadınların yarısından fazlası yaşadığı şiddeti anlatamıyor bile…

Çocuklar tanımlayamıyor…

Bedenindeki morluk
Ruhundaki onarılamayan yarayı anlatamıyor…
Çünkü birey olmanın zor bir geçmişi var.

Hemen her şeyin beden üzerinden değerlendirildiği çok zor bir geçmiş…

Yakılan ağıtlardan tutun, yağdırılan lanetlere kadar…

Sorunun en derinine en can alıcı noktasına bakmadıkça çözümü daha da zorlaşan bir sarmal…

Yaşamın ruh halini daha fazla gizleyemeyen kalabalık sözcüklere benziyor yaşananlar…

Nefes almanın zorluğu gibi…
Herkes kendi acısına duyarlı hale gelmiş…
Herkes kendi yalnızlığına…

Bu devasa sorun hepimizi acıtan bir sarmala dönüşmüşken,

Cinsiyetçi bakış açısının konumlandığı kadın olgusuna değinmek gerek…

Şiddetin her türlüsüyle yüzleşmek gerek…

Kadın ile erkek arasındaki temel eşitliği teşvik etmek gerek

Kadın neşesiyle barışmak, özgürlüğüyle büyümek gerek

Sanatında, işinde, hayatında engellenmeyen mutlu bir gelecekte ortaklaşmak

Canlıyı her türlü şiddete karşı korumak

Ve özellikle aile içi şiddeti önlemek,

Şeffaf bir şekilde soruşturmak gerek…

Kalabalık sözcüklere kapılmadan,

Saman alevi öfkeleri bir yana bırakıp,

Sağlıklı bir gezegenin, sağlıklı bireylerini yetiştirmek gerek…

Ötekileştirmeyen

Kadın

Erkek

Canlı cansız ayırımı yapmayan
İnsanca değerlerin ortaklaştığı ve doğaya duyarlı bir kuşak yetiştirmek gerek…

Murad DEMİRKOL

Exit mobile version