Sınırda birikmeler sürüyor

Peki ya mevcut göçmenler! “İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi” sınırları içindeki saldırıların yoğunluğu nedeniyle, Hatay’ın Reyhanlı ilçesinin karşısındaki Suriye topraklarında yer alan kamplardaki kalabalıklar her geçen gün artıyor. “İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi” sınırları içindeki Tüh, El Habit ve El Kebine köylerine, Hama’nın kuzey ve batı kırsalındaki Latamine ve Kefer Zita ilçesine, Zeyzun, Şiira Mağra, Meydan Gazal […]

Peki ya mevcut göçmenler!

“İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi” sınırları içindeki saldırıların yoğunluğu nedeniyle, Hatay’ın Reyhanlı ilçesinin karşısındaki Suriye topraklarında yer alan kamplardaki kalabalıklar her geçen gün artıyor.

“İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi” sınırları içindeki Tüh, El Habit ve El Kebine köylerine, Hama’nın kuzey ve batı kırsalındaki Latamine ve Kefer Zita ilçesine, Zeyzun, Şiira Mağra, Meydan Gazal ve Es Sirmaniyye köylerine yoğun hava ve kara saldırıları gerçekleşirken, saldırılara maruz kalan bölgelerde yaşayan siviller, göçe devam ediyor. Çok sayıda sivil, Hatay’ın Reyhanlı ilçesinin karşısındaki Suriye topraklarında yer alan Atme, Deyr Hassan Kah ve Kefer Lusin’deki kamplara sığınıyor. Peki, Hatay gibi, 500 bine yakın bir ‘sığınmacı’ nüfusu barındıran bir kent, sınırdaki  yeni kalabalıklar noktasında biriktirdiği sorulara cevap bulur mu? Özellikle de, ‘Suriyeli Sığınmacı’ olarak ifade edilen kalabalığın yarattığı ekonomik ve sosyal baskılar noktasında!
-YÜK MÜ?-
Göçmen (ve özellikle “Suriyeli”) karşıtlığının beslendiği temel iddialara bakıldığında, önemli bir kısmının ekonomik argümanlar olduğu görülüyor. Peki, göçmenlerin Türkiye’ye ve Türk vatandaşlarına ekonomik olarak “zarar” verdiğine ilişkin iddialarda ne kadar gerçeklik payı var? Maalesef, yaygın olarak kullanılan ekonomik argümanların tamamı yanlış ve hiçbir bilimsel bulguya dayanmıyor. Bunların birçoğu salt propaganda amacıyla yayılmaya çalışılan iddialar. Göçmenlerin, yerli işçilerin çalışmak istemediği iş kollarında istihdam edilmeleri ve ülke içindeki tüketimi artırmaları sonucu yarattıkları ilave talep gibi nedenlerle olumlu etkilerde bulundukları da bilinmektedir. Bununla beraber, resmî açıklamalara göre, son yıllarda Türkiye’de kurulan Suriye sermayeli firma sayısı 10 bin ve bu firmalarda istihdam edilen kişi sayısı ise 100 bin civarında.
-BEKLENEN-
Çoğunluğunu Suriyelilerin oluşturduğu Türkiye’de yaşayan yabancıların, oldukça zorlu bir süreç sonunda çalışma izni alabildikleri biliniyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Uluslararası İşgücü Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, 2018 itibariyle yaklaşık 105 bin yabancıya çalışma izni verilmiştir. Bu sayının ülkemizde bulunan toplam göçmen sayısıyla kıyaslandığında çok küçük kaldığı, bu nedenle göçmenlerin önemli bir kısmının kayıt dışı sektörlere yöneldiği görülüyor. Göçmenlerin, ekonomiye yaptıkları katkının artırılabilmesi için, öncelikle yetişmiş nitelikli işgücü sınıfında olan üniversite mezunlarından başlamak üzere, çalışma izni verilen yabancıların sayısının artırılması ve çalışma izni başvuru sürecinin kısaltılması gerekiyor.
-YARDIMLAR-
Göçmen karşıtı söylemlerin önemli bir parçası da, Suriyeli göçmenlere devlet tarafından yapılan yardımlardır. Bu yardımları bir sorun olarak görmenin etik olarak sorunlu olması bir yana, Suriyeli göçmenlere yapılan yardımlar, ekonomide toplam talebi artırıcı bir katkı olarak görülmelidir. Suriyeli göçmenlere yapılan çeşitli yardımlar ve barınma merkezlerindeki harcamalar, aslında bölgesel istihdama bir katkı ve iç talebi artıran bir maliye politikasından farklı değildir. İktisadi açıdan bakıldığında, bu harcamaların tamamı genişletici maliye politikası olarak değerlendirilebilir ve milli geliri artırıcı etkisi vardır. Tamer Yazar-AA

Exit mobile version