Sınırdaki Binler ve… Göçmen Kaçakçılığı!

Hatay’a Suriye tarafından bakan sınırın çaresizliğinde birikenlerin bir kısmı, elde tek bir bavulla kaçtı, derme çatma çadırların çamura batmış haline. Kimi de can havliyle! Bavulsuz, çaresiz, aç… Onların ‘çözüm arayan’ bu son travmasında duranlar ise ‘Göçmen Kaçakçıları’! Onlar, sınır boyunca uzanan on binlerin arasında adımlayanlar… Her adımlarında, Avrupa ve Amerika düşü kurdurtanlar… Ölüme davetiye çıkartanlar… […]

Hatay’a Suriye tarafından bakan sınırın çaresizliğinde birikenlerin bir kısmı, elde tek bir bavulla kaçtı, derme çatma çadırların çamura batmış haline. Kimi de can havliyle! Bavulsuz, çaresiz, aç… Onların ‘çözüm arayan’ bu son travmasında duranlar ise ‘Göçmen Kaçakçıları’! Onlar, sınır boyunca uzanan on binlerin arasında adımlayanlar… Her adımlarında, Avrupa ve Amerika düşü kurdurtanlar… Ölüme davetiye çıkartanlar…

“Çadırlar dolu. Öyle her bir çadırda bir aile diye bir şey yok zaten! Bazen bu 2 aile, bazen de 3 aile oluyor. Çünkü çadır eksik, alan eksik, şartlar kötü ve bu durumda herkes iç içe! Bu daha ne kadar böyle devam eder, kimse bilmiyor. İnsanlar, bildikleri, sahip oldukları yaşamdan çok uzaktalar ve hem çaresizliği hem de yokluğu yaşıyorlar. En büyük sıkıntı, ısınmak. Çok fazla çocuk var. Kış şartları ağır ve bebekli kadınlar, bu şartların en büyük kurbanları…”
Bu konuda konuştuğumuz kişi, Hatay’ın Suriye sınırında çalışan gönüllü Suriyelilerden biri. Ama anlatılanlar arasında başka bir şey var ki… Bu, çok da gündeme gelmeyen, ama buradaki tablo içinde sessizce adımlayan bir şey! Göçmen kaçakçıları! Peki, anlatılan mı?
“Sürekli yağan bir yağmur, altyapı eksikliği, çamur içindeki çadır alanlar, yetmeyen yardımlar ve sürekli gelen yen göçmenler… Burada öyle bir durum var ki… Hikaye üstüne hikaye biniyor. Biri bitmeden, diğeri başlıyor. Ama bir çoğunun şikayeti değişmiyor. ‘Gitmek istiyoruz!’ Ama nereye gidebileceklerine dair hiçbir fikirleri yok. Tabi, bu soruların cevapları arasında dolaşanlar da yok değil! Onlar, sınırın bu yakasında ‘umut tacirliği’ yapanlar. Buradaki insanların çaresiz hikayelerine ‘Avrupa’ ve ‘Amerika’ düşünü iliştirenler. Ama bunu da ‘para’ karşılığı yapanlar! Bu yola çıkanların halleri ortada. Yine de, buna rağmen o umudun yolculuğuna çıkışlar bitmiyor. Zaten birçok aile ‘çocuklarım için’ diyor. Yanlarında getirdikleri bir şeyler olmasa da, kadın, kulağındaki küpeyi ya da kolundaki son bileziğini bu yola harcıyor. Son, mutlu mu? Değil! Çokça ölüm.”
-KAÇAKÇILAR!-
Hatay’ın Suriye sınırında biriken bu hikâyenin ‘umut tacirleri’ kısmını gündeme taşıyan ve aslında Türkiye’deki tüm sığınmacılar bağlamında yaşanan bu trajediyi hep canlı tutanları haberleştiren isim, Deutsche Welle Türkçe servisinden Burcu Karakaş oldu. Zira bu konu, Türkiye gibi, Avrupa’ya gitmek isteyen düzensiz göçmenlerin en sık uğradığı bir ülkede ciddi kalabalıklara da ev sahipliği yapıyor. Çatışma veya yoksulluk nedeniyle ülkelerini terk edenler, kara ya da deniz yoluyla Türkiye’ye geliyor ve buradan da çoğunlukla Avrupa’ya geçiyor. Göçmen kaçakçılığı, özellikle son yıllarda bir sektöre dönüşmüş durumda. Öyle ki, kaçakçılar, sosyal medyada her türlü bilgiyi açıkça paylaşıyor.
DW Türkçe, sosyal medya üzerinden tanıtım yapan, İran ve Afganistan’daki kaçakçılarla konuşurken, ortaya dikkate değer detaylar çıktı. Anlatılanlar noktasında ilerleyelim mi? Hatay’ın, Suriye sınır hattı boyunca çadırlar içine yerleşmiş benzer bir insani trajedi içinde de sessizce adımlayan umut tacirlerinin nasıl bir yol haritası yarattıklarına şahitlik edelim. O zaman, bundan sonrası Burcu Karakaş’ın kelimeleri ile devam etsin…
-SOSYAL MEDYA!-
Instagram’da, göçmen kaçakçıların onlarca hesabı var. Bu hesaplarda, sahte pasaport yanı sıra Türkiye için sahte ikamet de düzenlenebildiği belirtiliyor. İran’da yaşayan H.R.’nin hesabı, bunlardan biri… 2019 Temmuz’unda yaptığı bir paylaşımda, dağlık alanda bekleyen bir grup insanın fotoğrafı var. Bin 500 takipçili H.R.’nin profilindeki telefon numarasını arayarak, İran’da askerliğini yapmamış ve pasaportu bulunmayan 20 yaşındaki erkek kardeşinin Türkiye’ye gelmek istediğini belirten bir “müşteri” olarak ulaşıyoruz. Başımızın belaya girip girmeyeceğini sorunc,a gayet sakin, “Her iki tarafta polisler cebimizde, sorun yok” diyor.
-GÖÇ VE PARA!-
H.R., kaçak geçiş için üç farklı yol sunuyor. Beş kişiyle bineceğimiz arabayla sınırı geçmek istersek 4 bin TL, 1,5 saat yürüyüşü göze alırsak 3 bin TL, 4 saatlik yürüyüş sonucu sınırı geçmek istersek 2 bin 500 TL. “Dün, Tahran’dan, sınırı geçmek isteyen birine yardım ettik. Sekiz saat sonra Van’daydı. Daha çok para, daha güvenli ve daha çabuk yolculuk demek!”
H.R., sınırı geçtikten sonra, Van merkezde ve Doğubayazıt’ta kalacak yer de ayarladıklarını, yaklaşık 50 kişinin İstanbul’a geçmeden önce 80 metrekarelik koğuşa benzer yerlerde yattığını söyleyerek, “Ama isterseniz, ev de ayarlarız” deyip, paraya bağlı olduğunu ima ediyor.
Babasının da kaçakçı olduğunu anlatan H.R., bu işi 14 yıldır yapıyor. İran’ın Tahran, İsfahan ve Meşhed şehirlerinden yaşayanları, sorunsuz bir şekilde Van üzerinden İstanbul’a getirdiğini iddia ediyor. “İran’dan Van’a vardıktan sonra, Türkiye kimliği veriyoruz! İstanbul’a varınca ise kimlikleri geri alıyoruz. Avrupa’ya gitmek isterlerse, onu da ayarlıyoruz” diyor.
-RİSK YOK!-
H.R.’ye göre, sınırı geçmekte herhangi bir risk yok. Tek risk, geri gönderilme olabilir. “Bakkaldan ekmek almak gibi bir şey, benim için sınırı geçirtmek” derken, kendine güvenli. Kardeşimizi istediği zaman geçirebileceğini söyleyerek, “Mesela iki saat sonra bir Afgan’la buluşacağım. İsterse o da gelsin” diyor.
-VERİLER!-
Göç İdaresi verileri, 2013’ten bu yana Türkiye’de yakalanan düzensiz göçmen sayısında artış olduğunu gösteriyor. 2013’te 39 bin 890 olan sayı, 2019’da 454 bin 662’ye çıktı. Diğer yandan, göçmen sayısı arttıkça, göçmen kaçakçısı sayısı da artıyor. Resmi verilere göre, 2016’da 3 bin 314 olan sayı, 2019’da 8 bin 996 oldu.
Instagram’da denk geldiğimiz bir diğer kaçakçı hesabına, yine telefonla ulaşıyoruz. Türkiye-İran sınırındaki bir kentin ismini taşıyan hesabın profilinde, “Garanti veriyoruz, yüzde 100 güvenli” yazısının altında numaralar var. Bir başka paylaşımda görülen haritada, Tebriz’den İstanbul’a ve Tahran’dan İstanbul’a giderken geçilen yollar gösterilmiş. Botta görülen bir grup Afganın yer aldığı videoda ise bir kişinin “Sınırda asker çayla bekliyor” dediği duyuluyor. Üç bin 500 takipçili hesapta, “Bir günde İran’dan Türkiye’ye: Ödeme Türkiye’ye vardıktan sonra”, “Her yere en düşük fiyat ve en çabuk şekilde götürüyoruz”, “Avrupa’ya geçiş garanti” gibi paylaşımlar var.
-POLİS ANLAMIYOR!-
WhatsApp üzerinden aradığımız H.A., Tahran’dan İstanbul’a, 4 bin lira karşılığında sınırı geçirebileceğini söylüyor. “Sınırdakileri tanıyanları tanıyoruz. Tahran’dan İstanbul’a iki gün, garanti veriyorum” diyor. H.A. da, Türkiye’ye vardıktan sonra ödeme alıyor. Orijinalinden ayırt etmesi zor, sahte pasaport hazırladıklarını anlatıyor. Telefonu kapattıktan sonra, sahte İran pasaportunun gerçeği gibi durduğunu kanıtlamak için BİR video gönderiyor. “Bak bu pasaporta, polis sahte olduğunu anlamıyor” diyor. “Türkiye’den Yunanistan’a geçmek istersen de, 15 bin TL” diyor.
-SEKTÖR OLDU-
Bir başka kaçakçının Instagram profilinde, Farsça, “Türkiye, Almanya, Yunanistan, Avusturya, İtalya, Fransa’ya kaçak” yazıyor. Instagram hikayesinde, “Bir gün içinde İstanbul için kimlik kartı, oturma izni” ifadelerine rastlıyoruz. Paylaşımlarda ise, “Avrupa’ya kaçak, uçakla yüzde 100 garantili”, “Almanya, Fransa’ya göç, Türkiye’den direkt uçuş”, “Yunanistan’a giden işte bu deniz yolu”, “Değerli yolcularımız Türkiye’de bir yatakhanede”, “Göçmenler için Türkiye’ye özel bir yol, yarım saatten az yürüyüş ile yüzde yüz garantili, stressiz”, “Yolcular için pasaport ve Türkiye kimlik kartı sağlıyoruz” ifadeleri var.
WhatsApp üzerinden aradığımız N.’ye, pasaportu olmayan Afgan bir arkadaşımızın Avrupa’ya geçmek istediğini söylüyoruz. “Pasaport olsaydı, 5 bin dolara alacağımız vizeyle uçağa binip Türkiye’ye geçerdi” diyor.
Fiyatlar şöyle: Afganistan’dan Türkiye’ye arabayla bin dolar, uçakla 5 bin dolar; Türkiye’den Yunanistan ise 2 bin euro… Türkiye’den Yunanistan’dan her hafta yolculuk düzenlediklerini, Kaş’tan Meis adasına geçildiğini, burada göçmenlerle Türkiye’den bir kaçakçının ilgileneceğini, üç gün kampta kaldıktan sonra Yunan polisinin Atina’ya göndereceğini iddia ediyor. DW Türkçe’nin aldığı bilgiye göre, şu anda Atina’ya gönderilen göçmen yok.
Kaçakçı N., pasaport ayarlayabileceğini, orijinali gibi hazırladıklarını söyledikten sonra, “Türkiye’de nüfus müdürlüğünde tanıdık var. Bir senelik oturma izni alabiliriz. Onun da fiyatı 3 bin lira” diyor. Arkadaşımız yüzme bilmiyor, denizde risk var mı?
“Risk her zaman var. Araba kazasında da ölebilirsiniz. Geçenlerde sınırdan arabayla geçenler kaza yapıp öldü. Teknenin batma riski için yüzde 2 diyebilirim. Bir şeyin olacağı varsa olur.”
-ÖZETLE!-
“Anlatılanların Hatay adresinde dururken, sınırda biriken yüz binler içinden kaç kişinin bu yol haritasına dahil olacağını düşünüyorsunuz, ister istemez. Umut Tacirleri tarafından yönetilen sürecin her bir aşamasına ekli detaylara baktıkça da, çaresiz insan öykülerinin nasıl olup da ticaretin bir metası haline geldiğine bakıp, korkuyorsunuz.”
Bu ifade, Suriye sınırının Hatay noktasında duran bir yardım gönüllüsünden. Sayfaya nokta koyan, ama yaşananların trajedisini de fısıldayan bir ifade. Durumun, salt bir zorunlu göç hikâyesi olmadığının altını çizerken, aynı hikâye içinde kendini saklamayı başarmış adımların karanlık gölgelerini resimleyen de bir ifade. -Tamer Yazar-

Exit mobile version