Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Hüseyin Yıldırım

Siyasetin Sahada Kaybettirdiği Takım: Hatayspor

Hatayspor’un Süper Lig macerası, ne yazık ki bir şehrin değil, bir siyasi organizasyonun hikâyesi olarak sona erdi.
Sahada alınan mağlubiyetlerin, teknik direktör değişikliklerinin ve yanlış transferlerin ardında çok daha derin bir gerçek yatıyordu:
Bu takım uzun süredir şehrin takımı değil; siyasetin vitrin süsüydü.

Hatayspor, profesyonel bir futbol kulübü gibi yönetilmedi. Belediye bünyesinde bir birim gibi ele alındı.
Hayatları boyunca on kişilik bir işletme bile yönetmemiş kişiler, milyon dolarlık bir sektörü yönetmeye kalktı.
Sonuç?
Hayal kırıklığı, vizyonsuzluk ve çöküş.

Spor liyakat ister, yönetim vizyon ister.
Ama bizim yöneticilerimizin tek derdi, Hatayspor üzerinden kendilerine siyasi prim kazandırmaktı:
Parlamak, seçilmek, yükselmek…
Şehir mi? Takım mı? Taraftar mı? Onlar için ikincil konulardı.

6 Şubat depreminin yıkıp geçtiği şehirde, Hatayspor bir umut ışığı olabilirdi.
Ama onu bile elleriyle söndürdüler. Hatayspor yönetimi, kendi halkına sırt çevirdi.
Şehir yerle bir olmuşken, Hatayspor için yapılacak en doğru hamle ligden çekilmek ve toparlanmak olmalıydı.
Ama öyle yapılmadı.

Lütfü Savaş yönetimi, takımı Hatay’dan çıkarıp Mersin’e taşıdı.
Mersin, Hatay’a uzaktı.
Şehrin acısından, halkın nefesinden, tribünlerin nabzından uzaktı.
Taraftarın acısı, varlığı, sadakati hiç önemli değildi.
Mersin’de kendi düzenlerini, kendi iktidar alanlarını sürdürmek çok daha kolaydı.
Kendi küçük oyunlarını kurabilecekleri bir uzaklık, bir rahatlık istediler.

O gün, Hatayspor’un ruhu Mersin yollarında kayboldu.
Sadece şehirden değil, kimliğinden de uzaklaştı.
Taraftarın acısını, varlığını, sadakatini hiçe sayarak…
Bu yanlış karar, kulübün kontrolsüzce sürükleneceği felaketin ilk adımıydı.

Sonrasında seçimler geldi.
Mehmet Öntürk, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi.
Onursal başkanlığı da üstlendi.
Ve hemen bir yönetim oluşturdu.
Ancak kurulan ilk yönetim, Hatayspor’a umut değil; tam anlamıyla yıkım getirdi.
Hayatları boyunca on kişilik bir işletme bile yönetmemiş insanlar, milyon dolarlık bir futbol sektörünün başına getirildi.
Plansız, vizyonsuz ve günü kurtarma telaşıyla yapılan transferler, sahada daha ilk haftalarda felaketin habercisiydi.
Lütfü Savaş’ın yanlışları üzerine, Mehmet Öntürk’ün beceriksiz ilk dönem yönetimi de eklenince, Hatayspor kaçınılmaz sona sürüklendi.

Ve sonunda Hatayspor, Süper Lig’e veda etti.

Şimdi önümüzde yeni bir dönem var.
Takımın başında, şehrin en geniş ve etkili networküne sahip bir isim bulunuyor: Hikmet Çinçin.
Ancak yol uzun ve zorlu.
Hatayspor’un önümüzdeki sezon için transfer yasağı bulunuyor.
Bu şartlar altında, bir üst lige yeniden çıkmak kolay olmayacak.

Fakat Hatayspor’un gerçek gücü, tabelalarda değil; bu şehrin insanının kalbinde saklı.
Bugün yaşanan çöküş bir son değil; doğru adımlar atılırsa, güçlü bir yeniden doğuşun başlangıcı olabilir.

Hikmet Çinçin’den beklentimiz açık ve gerçekçidir:
Öncelikle Hatayspor’u kurumsallaştıracak adımlar atması,
Kulübe düzenli ve sürdürülebilir gelir kaynakları yaratması,
Mevcut kadro ve altyapıyla akılcı bir yapılanma kurması,
Ve en önemlisi, Hatayspor’u halkla yeniden bütünleştirecek projeler geliştirmesidir.

Hatayspor’un geleceği; günü kurtarma hamlelerinde değil, uzun vadeli planlamada ve şehrin enerjisini doğru yönlendirmede yatıyor.
Bu takım bir kez daha şehrinin sesi olabilir.
Bu kez daha fazla gerçekçilikle, daha sağlam adımlarla.

Çünkü Hatayspor yalnızca bir futbol kulübü değil, Hatay’ın yeniden ayağa kalkma iradesinin bir sembolüdür.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER