Metropolitlerden hala ses yok…
Kendini, Havariler Petrus ve Pavlus tarafından Antakya’da oluşturulan Hıristiyan topluluğunun devamı olarak gören Antakya Ortodoks Patrikhanesi’nin 2013 senesinden bu yana yaşadığı ‘kayıp’ konusunda hala bir sonuç yok!
Antakya Ortodoks Patrikhanesi Halep Metropoliti Pavlus Yazıcı ile Halep Süryani Ortodoks Metropoliti Yuhanna İbrahim’in Suriye’de 22 Nisan 2013 senesinde kaçırılmasına ilişkin kısa bir bilgi notu paylaşan AGOS Gazetesi, “Metropolit İbrahim, 22 Nisan’da Türkiye’den Suriye’ye dönen Metropolit Yazıcı’yı Suriye tarafındaki Bab-El-Hawa sınır kapısında karşıladı. Araçlarında, şoför Fathallah Kabud ve Fuad Eliya adlı iki kişi daha vardı. Halep’e doğru giderken, sınırdan 20 km kadar uzakta Özgür Suriye ordusu kontrol noktasından sorunsuzca geçtiler. Kısa bir süre sonra, silahlı adamların bulunduğu bir araç tarafından yolları kesildi. Silahlı 8 kişi, şoförü ve Fuad Eliya’yı araçtan indirdi ve adamlardan ikisi araca binerek Metropolitleri kaçırdı. Metropolitlerin kaçırılmasının ardından, Türkiye’de El Kaide bağlantılı bir grubun önemi isimlerinden biri olan ve Ebu Banat kodunu kullanan Magomed Abdurahmanov yakalandı. Kaçırılma olayının faili olduğu iddia ediliyordu. Aynı günlerde, Banat’ın kafa kesme görüntüleri de ortaya çıktı. Ancak Adalet Bakanlığı, ‘insanlığa karşı suç’ kapsamında yargılanmasına izin vermedi” bilgisini verirken, metropolitlerin kaçırılmasıyla ilgili olarak uzun bir süre araştırma yapan ve Ebu Banat dosyasıyla da yakından ilgilenen Avukat Erkan Metin ise oldukça dikkat çekici bir açıklama yaptı.
Avukat Erkan Metin, iki din adamının kurtarılmalarıyla ilgili girişimlere ve yaşanan sürece işaret ederken şunları söyledi:
“Kurtarılmaları için, kilise yetkilileri, başta Türkiye, Suriye, ABD olmak üzere dünyanın dört bir yanından devlet yetkililerinden yardım istedi. Özgür Suriye Ordusu da dâhil olmak üzere, sahada etkin yapılara ulaşılmaya çalışıldı. Ancak dikkatimi çeken, daha en baştan müthiş dezenformasyonların, spekülasyonların yapılması ve haddinden fazla ‘Nasıl olsa kurtarılırlar’ türünden iyimser bir havanın sergilenmesi oldu. Malum, kilise kurumu, dünyevi gerçeklere karşı rasyonel ve politik olmaktan ziyade dua ve rica yöntemini uygularlar. Ama sert ve acımasız saha koşulları bundan ötesini gerektirir.
O dönem Türkiye’deki kilise yetkilileri de hükümetten bu konuda aktif destek bekliyordu. İki Metropolitin kaçırılması sonrası, başta o dönem Dışişleri Bakanı olan Ahmet Davutoğlu olmak üzere, hükümet yetkilileri defalarca ‘Sağ olduklarını biliyoruz, kurtarılmaları an meselesi’ mealinde umut vadeden açıklamalar yaptı. Oysa gerçekler çok farklıydı.
Bu açıklamalar yapılırken, aslında emniyet, iki metropoliti kaçırdıklarını tespit ettikleri Katibet’ül Muhacirun örgütünün lideri Ebu Banat’ı İstanbul’da yakalamış, sorgulamış ve El Kaide üyeliğinden tutuklamıştı. Fakat bu durum hiçbir kilise yetkilisine bildirilmediği gibi, konu basına bir şekilde yansıyınca da, resmi raporlarına rağmen ‘Bu şahsın sizin kaçırılma olayınızla ilgisi yok’ denilerek konu örtbas ediliyordu. Daha da ötesi, bu şahıs hakkında Metropolitler konusunda da soruşturma açmak isteyen Cumhuriyet Savcısı’na Adalet Bakanlığı soruşturma açma izni vermiyordu. Oysa Ebu Banat, dava dosyasında ‘kaçırma olayının faili’ olarak bu şahıs gösteriliyordu. Bugüne kadar da hükümet bu konuda ne bir açıklama yaptı, ne de olayı aydınlatma çabası sergiledi. Konu soğutularak kapatıldı.
2014 yılı sonlarında Birleşmiş Milletler kara para/terör listesine giren bu şahıs halen İstanbul’da cezaevinde yatıyor.”
-SERBEST KALACAK-
Konuya dair açıklamasında, “Benim ortaya koyduğum kanıtlar, bu şahsın, Metropolitleri kaçırdığı ve kaçırdıktan kısa bir süre sonra muhtemelen iki din adamının üzerlerine bomba bağlayıp patlatarak vahşi bir şekilde öldürdüğü yönündeydi. Ama bu konu Ebu Banat’a bugüne kadar halen sorulmadı” diyen Avukat Erkan Metin, sürecin sorgusuna eklenmeyen bu isme dair şu bilgiyi de paylaştı:
“Yargılama, sıradan bir örgüt üyeliği davası olarak sürdü ve Ebu Banat, sadece El Kaide üyeliğinden ve iyi hal indirimi de uygulanarak 7 yıl 6 ay ceza aldı. Dava şu an Yargıtay’da. Yatacağı fazlaca bir süre kalmadı. Dosyası kesinleştikten sonra serbest kalacak ve eğer hükümet bu konuda bir çaba sergilemezse, kaçırılma olayı, Metropolitlerin akıbeti konusu tamamen karanlıkta kalacak.”
Hatırlanacağı gibi, dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in ifadeleri ise iki Metropolit’in kurtarılması yönünde harcanan çabaya yönelik olmuş, Ergin, Suriye’de kaçırılan Antakya Ortodoks Patrikhanesi Halep Metropoliti Pavlus Yazıcı ile Halep Süryani Ortodoks Metropoliti Yuhanna Ibrahim’in bir an önce kurtarılması için “temas” içerisinde olduklarını söylemişti.
Hatay eski Milletvekili Sadullah Ergin, o dönem şöyle konuşmuştu:
“İnşallah sizleri sevindirecek, sizlerin mutluluğunu daha da arttıracak, dolayısı ile bizi de mutlu edecek, güzel haberleri verebilmenin gayreti içerisinde olduğumu ifade etmek isterim.”
Eski Bakan Ergin’in bu açıklamaları, dönemin BDP Mardin Milletvekili Erol Dora tarafından verilen bir soru önergesine konu olmuş ve o önergede Sadullah Ergin’e yöneltilen sorular içerisinde şu ifade dikkati çekmişti:
“Eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in, 25 Aralık 2013 tarihinde Hatay’da Hıristiyan yurttaşların Noel’ini kutlamak için yaptığı ziyarette, ‘8 ay önce Suriye’de kaçırılan Antakya Ortodoks Patrikhanesi Halep Metropoliti Pavlus Yazıcı ile Halep Süryani Ortodoks Metropoliti Yuhanna İbrahim’in bir an önce, kıllarına zarar gelmeksizin kurtarılması için yakından temas içerisinde olduklarını vurgularken, ‘İnşallah sizleri sevindirecek, sizlerin mutluluğunu daha da arttıracak, dolayısı ile bizi de mutlu edecek, güzel haberleri verebilmenin gayreti içerisinde olduğumu ifade etmek isterim’ ifadelerini kullanmıştı. Bu konuyla ilgili bakanlığınız söz konusu temasları kimlerle yapmaktadır ve temaslarınızdan elde edilen son bilgi ve gelişmeler nedir?”
-5 YIL OLDU!-
Yaşanan bu sürece işaret edenler tarafından, kaçırılmaların ardından 5 yıl geçen her iki din adamının artık hayatta olmadıklarına kesin gözüyle bakılıyor. Ancak soruların cevapsızlığı da rahatsız etmeye devam ediyor. -Tamer Yazar-