Sosyal mesafeleri de yok…

Maskeleri İse Hiç Yok! Onlar, Antakya’nın her yerindeler. Sokağa çıkma yasağının olduğu günler hariç, her gün yollardalar. Ne sosyal mesafeleri ne de maskeleri var. Bir çoğu, boyundan büyük el arabasıyla, plastik ve kağıt atık topluyor. Salgın değil, ama açlık daha çok korkutuyor! “Arkasında koca bir çuval olan, boyunun üç katı büyüklüğünde bir el arabasıyla sokakları, […]

Maskeleri İse Hiç Yok!

Onlar, Antakya’nın her yerindeler. Sokağa çıkma yasağının olduğu günler hariç, her gün yollardalar. Ne sosyal mesafeleri ne de maskeleri var. Bir çoğu, boyundan büyük el arabasıyla, plastik ve kağıt atık topluyor. Salgın değil, ama açlık daha çok korkutuyor!

“Arkasında koca bir çuval olan, boyunun üç katı büyüklüğünde bir el arabasıyla sokakları, caddeleri gezerek, plastik ve kağıt atık topluyor. Hiç okula gitmemiş. Okuma-yazması dahi yok…” Bu hikâyelerin benzerlerinin yüzlercesi ve hatta binlercesi, hayatını sokaklarda kazanıyor. Sokağa çıkma yasağının olduğu günler hariç, her gün yollardalar. Salgın kelimesinden değil, ama ‘açlık’ kelimesinden daha çok korkuyorlar.
Onlardan biri, Antakya’nın sokaklarını ve caddelerini turlayanlardan… Yüzünü göstermek istemedi önce, ismini ise hiç vermek istemedi. Dediği mi?
“Bunu yapmadığımı düşün! Evde anam var, babam var, bir de küçük kardeşim! Ne olur? Bize kim bakar? Kapımızı kim çalar da bir tek ekmek verir? Bana ‘git, evinde otur’ diyenler, eksik kalan lokmamı da verecekler mi? Vermeyecekler! Verselerdi, şimdiye kadar verirlerdi. O yüzden kimse bana naval okumasın! Bizimkisi meslek bile değil! Günü birlik, karnımızı doyurmaya çalışıyoruz! Biraz kağıt, biraz plastik, metal, cam… Senin çöpün benim ekmeğim, anlayacağın! Bir de sen soruyorsun, ‘maske’ diye! Normal adam bulamıyor, kaldı ben!”   -Tamer Yazar-

Exit mobile version