Türkiye solunun simge isimlerinden, yazar, öğretmen ve eski milletvekili Yusuf Ziya Bahadınlı 97 yaşında yaşamını yitirdi. Boyun eğmeyen duruşu, yayıncılıktaki ısrarı ve Alevi-sosyalist düşünceyi harmanlayan öncü tavrıyla ardında unutulmaz bir miras bıraktı.
Yusuf Ziya Bahadınlı, 97 yaşında yaşamını yitirdi. Eğitimci, yazar, yayıncı ve milletvekili kimliklerinin ötesinde; devrimci çizgisi, halktan yana duruşu ve inatçı mücadeleci yönüyle tanınan Bahadınlı, 20 Mayıs Pazartesi günü saat 10.30’da Şişli Tiyatrosu’nda düzenlenecek törenle sonsuzluğa uğurlanacak.
Köy Enstitüsü’nden Meclis kürsüsüne uzanan bir yaşam
1927 yılında Yozgat’ın Bahadın köyünde dünyaya gelen Bahadınlı, Türkiye’nin eğitim ve siyasal tarihinde derin izler bıraktı. Köy Enstitülerinde aldığı eğitim, onun ilerici ve halkçı karakterinin temelini oluşturdu. Asıl soyadı Çalışkan’dı; ancak memleketine duyduğu bağlılıkla soyadını Bahadınlı olarak değiştirdi.
Gazi Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümü mezunu olan Bahadınlı, öğretmenliğe İspir’de başladı. Aynı dönemde edebiyatla bağını koparmayan Bahadınlı, ilerleyen yıllarda yayıncılığa yöneldi.
Yayıncılıktaki ısrar: Bakkaldan doğan yayınevi
Bahadınlı’nın yayıncılık hikayesi, İstanbul Kadıköy’de açtığı bir dükkânda başlar. Yayıncılık amacıyla açtığı bu dükkân zamanla bir bakkala dönüşür. Ancak o, Hür Yayınevi’ni kurarak bu alandaki inatçılığını ispatlar. Bu yayınevinden birçok eser ve dergi çıkar; Yeni Dünya ve İlke gibi dergiler kısa sürede ses getirir. Polis baskınları ve toplatmalar karşısında Bahadınlı geri adım atmaz.
“Türkçe Deyimler Sözlüğü” eseri basılmayınca, Aydın Su takma adını kullanarak eserlerini okullara ulaştırmayı başarır.
Meclis’te işçi sınıfının sesi
1965 seçimlerinde Türkiye İşçi Partisi (TİP)’nin Yozgat milletvekili olarak Meclis’e giren Bahadınlı, Türkiye’de işçi sınıfının sesi oldu. 15 TİP milletvekilinden biri olarak Meclis’te halkçı söylemleriyle dikkat çekti. Sağcılar tarafından sık sık hedef alınmasına rağmen düşüncelerinden taviz vermedi.
Alevilik ve sosyalizm arasında bir köprü
Bahadınlı, sadece bir solcu değil, aynı zamanda Alevi kültürünü eşitlikçi ve halkçı bir gelenek olarak yorumlayan bir düşünürdü. Onun gözünde Alevilik, dini bir mezhepten öte, sosyal adalet arayışının simgesiydi. Bu bakış açısını en net şekilde “Anadolu Aleviliği ve İslam Fanatizmi” adlı çalışmasında ortaya koydu.
1980 askeri darbesinden önce kısa süreliğine Avrupa’ya giden Bahadınlı, darbe sonrası bu ziyaret mecburi bir sürgüne dönüştü. Tam 12 yıl Avrupa’da kalan Bahadınlı, Türkiye’ye döndüğünde kaldığı yerden mücadeleye devam etti. Sosyalist İktidar Partisi ve sonrasında yeniden kurulan Türkiye Komünist Partisi ile siyasal hayata katkısını sürdürdü.
Eserlerle dolu bir ömür
Yusuf Ziya Bahadınlı, hem kurmaca hem de kuramsal alanda onlarca esere imza attı. “İtin Olayın Ağam”, “Gülleceli Kâzım”, “Gemileri Yakmak”, “Devekuşu Rosa” gibi roman ve hikâye kitaplarının yanı sıra, eğitimi ve dili konu alan kapsamlı sözlük çalışmaları da yaptı. Özellikle “Deyimlerimiz ve Kaynakları” ile “Atasözleri Sözlüğü” gibi eserleri, Türkiye’de eğitim literatürüne önemli katkılar sundu.